GECENİN SONU - PART1

36 4 0
                                    

Bu gece sözcüklerime dökülmemiş gerçekler su yüzeyine çıkıcaktı belki. Belki bu gece gerçekler beni felaketim olucaktı. Belki bu gerçekler beni bir kasırga gibi Egemen'in sığınağına atıcaktı.

"Gece" Egemen'in bu seslenişi beni birden ana döndürdü ve bakışlarımı şeritlerdeki çizgilerden çekip Egemen'in yeni çıkan sakallarından tırmanıp gözleriyle buluşturdum.

"Efendim" dedim içime kaçmış pürüzlü çıkan sesimle.

"Bu gece her ne olursa olsun, babamın seni tanıdığına dair, en ufak bir açık yakaladığımda bunun üzerine gidiceğime söz veriyorum." ona anlamamış gözlerle bakarken devam etti."Belki bunun üzerine gitmem sana o kaybettiğin iki ayı vermeye yetmez ama bundan emin olmak istiyorum. Aksi olurda açık vermezse; bu gecenin sonuda başından geçenleri umursamadan cezanı çeken sen olursun."

Son cümlesini söylerken bakışlarını bakışlarımdan kesip yola bakarak devam etti. Bana tam olarak inanmıyordu öyle değil mi? Ama haklıydı da kimse hata yapan bir babayı kendine yakıştıramaz, hak ettiğini düşünmezdi. Ancak Egemen'in yanında oturuken artık eskisi gibi kendimden emin değildim.

"Cezamı sen mi vericeksin? Ne yapıcaksın peki? Öldürcek misin? Yada babanın yarım bıraktığı işi tamamlamayı mı düşünüyorsun? Imm.. yoksa"

"Sus!"

"Yoksa şuan beni oraya babana teslim etmek için götürüyorsun dimi?"

"SANA SUS DEDİM!" birden bağırmasıyla büyüyen gözlerimi ona çevirdim.

Direksiyonu kırıp yoldan çıkmıştı. Yaptığı ani fren ile kafamı önde ki torpidoya sert bir şekide çarpınca canımın yanmasıyla ağzımdan inilti kopuverdi. "Ah!"

Emniyet kemerinden sıyrılıp dışarı çıkmıştı. Ama şuan kafamı çarptığım yerden çıkan kan, kırmızı bir şerit şeklinde yanağımdan aşşağı süzüldüğüne emindim. Birden kapım açılınca elime sürülen kanı fark edip avucumu sıktım.

"İyi misin?" sesindeki telaşın tınısını hissetmiştim. O gece ormanda da o tınıyı kullanmıştı. Ama beni kurtardıktan sonra defalarca zarara uğratmıştı. Umursamaz gibi görünmeye çalışıyordu ama beni merak ediyordu. Gözlerini ne kadar koyulaştırırsa koyulaştırsan kendini daha çok ele veriyordu.

"Değilim..." dedim kafamı sallarken."LANET OLSUN Kİ hayatımda hiç bir şey iyi gitmiyor. O geceden beri ben ben değilim! Her gece acı çeken ruhumun içindeki kız KAN KAYBEDİYOR!" Ellerimi yumruk yapıp koltuğa vurmaya başladım. Ruhum, kalbim, her hücrem acı çekiyordu.

Ne yaşamak istiyordum, ne de ölmek! Hiç var olmamış gibi istiyordum. Öldükten sonra ailemin bile sahip çıkmayacağı bir cesedin içindeki ruha sahip olan kızdım BEN! Yada belki arafa sürgün edilmeyi hak eden bir hiç. Her geçen gün beni besleyen şeylerin elimden kayıp gitmesini izliyordum sadece.

Artık tamamen kontrolden çıkmıştım. Beni sahiplenen kolların arasından sıyrılıp beni yasladığı omuzlara vuruyordum. "Değilim." dedim hıçkırıklarımın arasından.

"Gece, hadi ama kendine gel güzelim." dedi beni kollarını bana sarıp kalkan gibi yaparken.

Sıcak nefesi boynumdan kulağıma yol çizerken gözlerimi kapattım. Sadece birkaç saniye güvende hissetmek istedim. " Sen, karanlığın idare ettiği masumiyetsin." Sözleri beynimdeki diğer kelimelerle buluştuğunda bende birkaç kelime fısıldadım birbirine karışan nefeslerimizin arasından; "Sende... sende beni idare eden karanlığın ta kendisisin. Beni yok etmeye hazırlanan karanlığın..."

Kelimelerimiz nefeslerimizin arasına karışırken buluşan gözlerimiz olucak felaketleri haber veriyordu.

" Yaranı temizlememiz gerek. Bagajda ilk yardım çantası olucaktı alıp geliyorum." diye homurdandı. Sanki kafamın bu hale gelmesi benim yüzümden olmuş gibi homurtuydu bu.





KİRLİ KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin