Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
görmek istediğin o adam olmayı deniyorum.
Yalnız kalmak istediğim için evden çıkmıştım ben yarım saat önce. Kafamı dinlemek için, iyi hissetmek için kendimi dışarı atmıştım ama geldiğim yer neden Kang Taehyun'un evinin sokağıydı?
Derin bir nefes aldım, sessizce verdim.
Dün akşam Çakmak'ta konuştuktan sonra arka kapıdan gizlice kendimi dışarı atıp sarhoş Soobin'i ona bıraktığım için Huening baya bir söylenmişti bana. Onlara henüz bahsetmemiştim bir şey. Fırsatım olmamıştı. Anlatasım da yoktu ya gerçi. Kimseyle bu konuda konuşmak istemiyordum. Çünkü duyacağım şey kesinlikle benim hatalı oluşumdu.
Öğlendi, henüz üç civarıydı saat ve hava oldukça kapalıydı. Yağmur her an yağmaya başlayacak gibiydi. Üzerimde koyu mavi ceketim ve gri eşofmanımla onun evine bakan sokağın köşesindeydim. Evde olduğunu biliyordum. Günün bu saatlerinde dışarıda olmazdı. Akşama doğru çıkar, gece geç saatlerde dönerdi eve. Alışkanlıklarını değiştirmeye başlamıştı ama. Bu hoşuma gitmemişti. Sigaraya yeniden başladığını aklımdan çıkartamıyordum. Çünkü ben hayatına girdiğimde bırakmıştı o sigarayı. Yeniden başladıysa sigaraya, ben çıktım mı hayatından yani?
Gürültülü bir kapı sesiyle tüm sokak irkildi, sokağın başından kafamı uzattım hemen. Kaldırım kenarında dizili olan evlerden biriydi Kangların evi. Güzel bir evdi. İçini en çok beğenirdim ben. İki katlıydı, merdivenleri vardı. Hep temiz olurdu bu ev. Arka bahçesinde güzel bir salıncak vardı hatta. Taehyun beni o salıncakta sallardı sürekli.
Evin kapısının açıldığını gördüm. Dışarı inen üç basamağa doğru adımlayan küçük bir çocuk çıktı evin içinden. Kapıyı arkasından kapatırken ayağına ayakkabılarını bile giymemişti. Bu mesafeden görebildiğim kadarıyla, ben bu çocuğu Taehyun'un telefonunda fotoğraflarını gördüğüm için tanıyordum. Taehyun'un erkek kardeşiydi. Daehyun, evden ayağında ayakkabısı bile olmadan sadece çoraplarıyla koşarak çıktığında arkasından evden biri çıkacak mı diye bekledim ama hayır, küçük çocuk bir başına sokağa çıkmıştı.
Kardeşini sağ salim eve getirdiğim için abisi beni affeder miydi ki?
Neredeyse bir saat sonra hareket ettim duvarın dibinde. Daehyun'un arkasından koşmaya başlamıştım. Arkama bakıp duruyordum ama sokakta kimse yoktu. Daehyun hızlı değildi, ayakkabısız hızlı koşamazdı zaten. Üstelik yerler hep su birikintileriyle doluydu. Aramızda neredeyse hiç mesafe kalmayınca ona seslendim. Annesi Daehyun'u evde bulamayınca endişelenecekti. Bu yüzden vakit kaybetmeden durdurdum onu.
Omuzlarını tutup sokak ortasında vücudunu bana çevirdiğimde ürkerek baktı yüzüme. "Daehyun," Korkmaması için gülümsemeye çalıştım. "Ben abinin arkadaşıyım. Korkma." Ceketimin cebinden çıkardığım telefonumun ekranını açtığımda kilit ekran fotoğrafımı gösterdim ona. "Bak," dedim ön çekim yaptığımız fotoğrafı ona göstererek. "Bu ikimizin fotoğrafı."