7.Bölüm

38.9K 409 139
                                    

Korku.

Hayatımda hiç yaşamadığım, kapımı çalmaya cüret edemeyen şey. 

Acı.

Seneler üzerinden geçse de bir hastalık gibi beni bırakmayan illet.

Mutluluk.

Bunun tanımı bile bana karanlık. 

Hayatımda sadece kendi başıma yol almam , her şeyi kendi başıma ilerletmem ve bir sonuca varamamam. Bu da acı. Bakarsam her şey acı. Her şey karanlık. Ama artık ruhum çökmeye başlıyor. Bunu hissedebiliyordum. Bazen diyorum ki, keşke bir hastalığım çıksa. Ya da fiziksel bir acıya maruz kalsam.Fiziksel acı nedir? Bunu bilmiyorum. Sorulsa, bilmek de istemiyorum. Bunları neden düşünüyorum. Onu bile bilmiyorum. Ve ben , ben bilmemekten bilinmezliklerden nefret ediyorum.

Yattığım yataktan bir hışımla kalkarak üzerime hırkamı geçirdim ve aşağı inerek Elçinlerin gelmelerini bekledim. Yanında ikizleri getirecekti. Bu hoşuma gitmeyen bir ayrıntı gibi beni gıdıklasa da iç sesime engel olarak onları evime alacak ve Çağan Çetiner'in kim olduğunu öğrenecektim. 

Sonuçta Dicle Karatepe istediğini her daim alırdı değil mi? 

Her şeye sahip olan Dicle Karatepe tek bir şeye sahip değildi. Mutlu bir aile. Aslında bakarsam , mutlu olmamıza bile gerek yoktu. Mutsuz bir ailem bile olabilirdi. Ama bu gerçek şuan beni seneler önceki zamanla kıyasladığıma oranla pek de sarsmıyordu , acıtmıyordu.

Neden insanlar şansızlardı ki? Dışarıdan bakıldığında her şeye sahip , şanslı kız imajı falan mı veriyordum? Çünkü kimse gerçek hikayemi bilmiyordu. Aslında şuana kadar Elçin bile tamamını bilmiyordu. Ama şuan bana saçma gelen konu kesinlikle Çağan Çetiner'i bilmememdi. 

Dalgın düşüncelerimin arasına balıklama atlamış bir şekildeyken çalan zil sesi ile kafamı kaldırdım ve yönümü kaybetmişcesine etrafıma bakındım. Homurdanarak ayağa kalktım ve aheste aheste kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda Elçin memnun olmadığını belirttiği bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu, ben de ona. 

''Anahtarın yok muydu kızım neden kaldırıyorsun beni? dedim sinirle soluyarak. Abartı bir şekilde gözlerini devirdi ve yanındaki ikizleri gözüme sokmak istercesine:

''Al, ikizler ne soracaksan sor.'' dediğinde bakışlarım o tarafa yöneldi. 2 kız da heyecanlı bakışlarla beni süzerken neden bu derece garip baktıkları merak konusuydu.

''Hayırdır kızlar açıkta bir şey mi var?'' dedim alayla. Bunun üzerine Elçin kahkaha attı ve kolumu kapının pervazından indirerek içeriye geçti.

Kızlara sorar bakışlarla bakarken Elçin:

''Rahat bırak kızları Dicle , büyük ihtimalle seni ilk defa makyajsız, saçları dağınık ve topuklu ayakkabılı olmadığın halinle görüyorlar.'' diyerek uzunca bir açıklamada bulunduğunda:

''Ah, doğru ya. Geçin bakalım içeri.'' dedim ve içeriye girmelerini bekledim. İkizler demek garip duruyordu aslında. Birbirlerine tamamen zıttılar. Birisi sarı saçlı, mavi gözlü ve beyaz tenliyken, diğeri yeşil gözlü , siyah saçlı ve esmer tene sahipti. 

Korkak adımlarla L koltuğa oturduklarında oflayarak:

''Hadi ama, sizi öldürmeyeceğim. Şöyle davranmayı kesin.'' dediğimde birbirlerine baktılar ve tamam anlamında kafalarını salladılar.

Elçin mutfağa doğru gittiğinde ben de kızların karşısında ayakta dikiliyordum , bu halim sanki çocuklarını azarlayan anneyi andırıyordu. Tuhaf bir şekilde bana bakmaya devam ederken ellerimi birbirine çarptım ve:

Sevgi ve İntikam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin