10

49 6 5
                                    

afra.

Zili çaldıktan sonra sessizce açılmasını bekliyordum. Haber de vermemiştim bu yüzden umuyorum ki evdesindir Tuğçe.

Sonunda bekleyişim fazla uzun sürmeden kapı açıldı ve tanıdık sarışın gözüktü. Tuğçe beni ilk gördüğünde şaşırsa da hızlı toparlayarak gülümsedi o arada konuştum. "Üzgünüm buraya gelene kadar haber vermek aklıma gelmedi. İşin yoktu umarım."

Tuğçe konuşmamla birkaç saniye kaşlarını çattı. "Ay saçmalama ne haber vermesi geç içeri yabancı mıyım ben? Alınıyorum ben, sen böyle yaptıkça haberin olsun Afra Hanım. Yüzümüze de bakmaz oldunuz zaten bu aralar."

"Ay ne alaka Tuğçe'm ya ne zaman yüzüne bakmamışım?" Tuğçe bana kinayeli bir bakış attı ve "Yani ben bilmem. Berkan'ı görünce unutuyorsun bizi de." dedi.

Konunun nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde aniden Berkan'a gelmesi ile gözlerimi devirdim. Hala akşam ki saçma sapan sinirine anlam verememiştim. Ya da vermek istemiyordum sanırım bilmiyorum.

"Ay ne Berkan'ı ya. Bana Berkan falan demeyin gerçekten." Tuğçe tepkimle kaşlarını çattı ve gözlerini uzun uzun üzerimde dolaştırdı. "Niye bu kadar sinirlendin sen?" Asayiş şube edasıyla sorduğu soruyla omuz silkerken içeri geçerek cevap vermedim.

Yanından geçerek içeri yönelirken arkamdan gelen adım seslerini duysam da başımı çevirmemiştim. Birkaç saniye sonra sesini duydum. "Pişşt cevap alamadım. Noldu, ben neyi kaçırdım?"

Ona cevap vermek yerine salona girdiğimde birkaç saniye sessizce etrafıma baktım. Görünürde herhangi bir kimse olmasa da yine Tuğçe'ye dönerek sordum. "Yunus falan evde yok değil mi?"

"Yok merak etme antrenmanı vardı ona gitti o. Da sen Berkan diyince bir gerildin otur bakayım şuraya kaçışın yok." Ben zaten onun için gelmiştim ya Tuğçe.

Tuğçe'nin bakışlarıyla işaret ettiği koltuğa itiraz etmeden oturduğumda beklemeden konuştu. "Anlat ne oldu? Hatta en baştan anlat. Ya da dur anlatma bekle." Karşımdaki sarışının ani tepki değişimlerine kaşlarımı çattım. Döneminde falan mıydı acaba?

Tuğçe sorgulamama tercüman olur gibi beklemeden devam etti. "Çay mı kahve mi?" Gözlerimi devirdim, evet olmazsa olmazımızı bulmuştuk. "Çay."

O söylediğimle yüzünü buruştururken yine de yerinden kalkmıştı. "Gerçi Allah'ın Rize'lisine neyi soruyorsam bende. Bekle geliyorum hiçbir yere kaçma." Tuğçe yürürken konuştuğunda sessizce başımı salladım, oturduğum koltukta biraz daha arkama yaslandım.

Kısa bir süre sonra Tuğçe yanıma geri dönerken beklemeden karşımdaki koltuğa oturmuş ve gözlerini bana dikmişti. Bakışları yüzünden baskı altında hissetmeden edemezken yerime biraz daha sindim. "Hadi anlat ne oldu?"

"Hiçbir şey olmadı Tuğçe. Anlatacak bir şey yok ki?"

Tuğçe gözlerini devirdi ve sordu. "E o zaman niye geldin?" "Ya seni görmek istemiş olamaz mıyım? Berkan ne alaka ayrıca?"

"Ben Berkan diye bir şey demedim Afra."

"Dedin ya en başta." Çaresizce kendimi savunduğumda Tuğçe omuz silkti. "Berkan dediğimde şuanki konumuzla bir alakası yoktu. Demek ki aklında onunla ilgili bir şey var anlat hadi. Hadi."

"Ya yok öyle bir şey Tuğçe, gidiyorum ben ya. Anlaşamıyoruz biz seninle galiba. " Konuşurken ayağa kalkmamla Tuğçe yanındaki yastığı hiç çekinmeden bana atmıştı. Ardından söyledi. "Otur oturduğun yere böyle yaparak kaçamazsın. Şimdi dinliyorum."

Yüzüme çarpan yastığı koltukta yanıma bırakırken cevaptan kaçındığımı belli etmemeye çalışarak omuz silktim. "Yani anlatacak bir şey yok aslında. Sadece tuhaf davrandı gece gece benimde sinirlerimi bozdu işte."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 7 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Meyhaneler Sen | Berkan KutluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin