7

130 17 6
                                    

afra.

"Ooo sonunda teşrif edebildiniz. Sağolun ya gerçekten."

Kapıyı açan Tuğçe'nin ardından içeri girdiğimizde Kerem olması gerekenden 40 dakika kadar geç gelmemiz yüzünden sinirli olduğu belli olan bir yüz ifadesiyle bize bakıyordu. Bakışlar eğer insan öldürebilseydi Kerem'in şuan iki ölü üç yaralısı olabilirdi.

"Bana hiç öyle bakma senin şu arkadaşın saatlerdir hazırlanmayı bitiremedi. Hayır burada kime hazırlandığını da anlamadım ki." Omuz silkerek Barış'a bakarken birkaç saniye sonra ekledim. "Gerçi Kerem'i tavlamak için hazırlanıyorsan bilemiyorum."

"Afra sen bugün benim çok gözüme batıyorsun. Haberin olsun." Bana cevap veren Barış yerine Kerem olurken gözlerimi devirdim ve konuştum. "Allah Allah batıyorsam ne olmuş? Cinlerini mi salarsın yoksa üzerime?"

"Ya benim cinim falan yok. Deli midir nedir ya?" Kerem son noktaya gelmiş gibi yüksek sesle konuştuğunda kollarımı birbirine bağlamıştım. Bu sırada Tuğçe konuşmayı anlamamış gibi sordu. "Cin mevzusu ne ya?"

Kerem gözlerini devirirken bana gözleriyle sus işareti yapıyordu, ardından kendisi konuştu. "Ya geçen ben Ayetel Kürsi okuyordum bu gerizekalı da tutturdu büyü yapıyorsun diye."

"Ben nereden bilebilirim senin büyü mü yaptığını dua mı okuduğunu? Belki yalan söylüyorsun."

"Ya aç bir Kuran oku görürsün dua mı büyü mü." Kerem'in yüksek sesle konuşurken biraz kızarmış yüzüne ciddiyetimi korumaya çalışarak bakarken daha da sinirleneceğini bilerek omuz silkmiştim. Bakışları sanki üzerime atlayıp beni kapı dışarı edecek gibi görünürken sonunda Yunus arkadan kollarını Kerem'e doğru sararak konuştu.

"Kaptanımm, sen bir sakin olsana. Uğraşma şu deliyle. Gel biz seninle içeri geçelim, hadi." Kerem'in bakışları Yunus'un sözleri ile biraz yumuşamıştı. Sonunda o da gülümsedi. "Geçelim tabi kardeşim."

Aniden ikisi kolları birbirine sarılı bir şekilde salona yürürken Tuğçe kaşlarını çatarak arkalarından onları izlemişti. "Noluyor burada ya?"

"Usta yengeye Elif dedi." Berkan arkadan kısık bir sesle Barış'a söylediğinde Barış gülmüştü.

Pes'te ilk oynayacaklar abimin gazlamaları sayesinde ben ve Kerem olurken Kerem kendine çok güvendiğini iddia ederek kol seçimini bana bırakmıştı. Bozuk ve sağlam olan kol arasında gerçekten hangisini seçeceğimi düşünüyorsa gerçi.

Elim otomatik olarak sağlam olan kola giderken ben uzanamadan arkamdaki birisinin koluma dokunduğunu hissettim. Hızla o kişiye dönerken Berkan'ı gördüm. Ne var der gibi başımı sallarken o ise kolumdan nazik bir tutuşla bir iki adım geriye ilerletmişti.

Ardından diğerlerinin duyamayacağı bir şekilde fısıldadı. "Diğer kolu al."

Kaşlarımı çattım. Oradan bakınca salağa mı benziyorum Berkan Kutlu?

"O niyeymiş. Bozuk kolu niye bile bile alayım?"

"Bozuk olan diğeri. Yani seni almak üzere olduğun." Berkan söylediğinde kaşlarımı kaldırarak yüzüne baktım. "Hangisinin bozuk olduğunu biliyorum. Daha önce belli olsun ben sticker yapıştırmıştım."

"Yunus siz gelmeden stickerı değiştirdi. Tabi sen hala kaybetmek istiyorsan karışmıyorum kendin istediğin kolu seçebilirsin." Berkan konuşmasını bitirirken ellerini ceplerine sokarak bir adım geriye gitmiş ve benden biraz uzaklaşmıştı.

Beklemeden konuştum. "Biliyor musun bana Yunus'tan daha güvenilir geliyorsun o yüzden teşekkürler."

"Rica ederim." Berkan küçük bir tebessümle başını salladı ve ekledim. "Ayrıca eğer yalan söylüyorsan ve kaybedersem bittin sen İsmail Kutlu."

Meyhaneler Sen | Berkan KutluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin