10.bölüm

11 1 0
                                    

Sunghoon'dan

İşim bitmişti. Dosyaları toplarken göz ucuyla koltukta uzanmış, telefonuna bakan Sunoo'ya -eşime- baktım. Böyleyken tatlı oluyordu, yani sakinken. Zaten genelde sakin bir kişiliği vardı. Onu sinirlendiren,geren kişi bendim. Ben ona bakıp, düşüncelere dalmışken o da kafasını çevirip bana baktı. İkimizde gözlerimizi kaçırmadığımız için ortamda garip bir hava oluştu. İkimizde ne bir şey söylebildik, ne de gözlerimizi kaçırdık. Ben en sonunda boğazımı temizledim ve önüme döndüm.

Dosyaları çekmeceme koydum ve ayağa kalktım. Ceketimi ve onun ceketini askılıktan aldım. Ona seslendim ve bana baktığında ceketini ona fırlattım. Teşekkür etti ve ceketini giydi, bende giydim ve o da ayağı kalktığında odamdan çıktık. Tüm çalışanlar aşağıda bizi bekliyordu. Onlara geldiğimizi belli edecek şekilde ıslık çaldım. Hepsi dönüp bize baktılar. Yanlarına vardığımızda ise bir tane çocuk konuştu.

"Efendim, yürüyerek gitmeyi planlıyoruz. Zaten gideceğimiz restorant çok uzak değil."

"Tamam. Siz nasıl planladıysanız öyle olsun. Biz uyarız, değil mi Sunoo?"

"Evet, evet. Bize fark etmez."

Kolumu Sunoo'nun omzuna attım. Yürürken biz ortadaydık. Aslında bana kalsa ben arkadan gitmek isterdim, çünkü böyle hepsi bizi görüyor ve bu beni rahatsız ediyor. İçimi çektim ve yürümeye devam ettim. Sunoo bana baktı ve bir sorun mu var der gibi kaşlarını kaldırdı. Ona olumsuz anlamda kafa salladım ve dudaklarımı oynatarak 'rahatsız oluyorum.' Dedim. Fakat sonra dediğim şeyi yanlış anlamasından korkup ona eğildim ve kulağına fısıldadım.

"Tam ortada yürümek beni rahatsız ediyor."

Bana baktı ve kafa salladı. Tam önüme dönücekken o parmak ucuna çıkıp kulağıma fısıldadı. Şuan boyuma yetişmek için parmak ucuna çıkması nedensizce tatlı gelmişti.

"Aklımda bir fikir var, sadece bekle. Ayağımı burkmuş gibi yapıcam böylece yavaşlamış olucaz ve onlar öne geçicek."

Ona baktı ve tamam der gibi kafa salladım. Gerçekten çok geçmeden takılmış gibi yaptı ve sendeliyormuş taklidi yaptı. Sunoo'nun omzunu hafifçe dürttüm teşekkür olarak. Sonra bende role ayak uydurdum.

"Sunoo! İyi misin!"

"Acıyo... biraz yavaşlayalım aşkım."

"Tamam bebeğim yavaş yürürüz. Acıtma canını."

Tüm çalışanlar dönüp bize baktı. Onlara baktım ve konuştum.

"Biz arkadan gelelim."

Herkes hep bir ağızdan tamam dedi ve önlerine döndü. Biz arkada kalmıştık. Sunoo düzgün yürümeye devam etti, arkada kaldığımız için.
Biraz bu şekilde yürüdükten sonra restoranta vardık. Kapıdaki çalışanlar,bize rezervasyonumuz olup olmadığını sordular. Kimseden ses çıkmadı buda demek oluyordu ki rezervasyonumuz yoktu. Ben hemen öne atıldım.

"Merhaba, ben Park Sunghoo-"

"Biliyorum efendim. Siz geçebilirisiniz içeri."

"Gelin."

Dedim çalışanlarıma. İçeri girdiğimizde bizi en büyük masaya oturturdular. Biz sunoo ile yan yana oturduk. Kısa bir süre sonra garson geldi klasik bir biftek söyledim herkes için artı olarak iki şişe soju, iki şişe bira ve isteyen içinde bir şişe kırmızı şarap söyledim. Garson başıyla onayladı ve gitti. Masadaki herkes konuşuyordu sadece Sunoo ve ben konuşmuyorduk. Bir tane kız konuştu.

"Efendim, siz neden konuşmuyorsunuz?"

"Konuyu bilmiyoruz ki."

Dedi Sunoo. Kız ona tebessüm etti ve hepsinin gündelik hayatlarından bahsettiğini söyledi. Herkes konuşmamız için bize bakıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: a day ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Arranged Marriege | SunsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin