Barbie Time

4

Evvet taekookun yakınlaşma zamanı gelmedi mi sizce?

Bu bölümde ufak birşeyler yapacağım:)

Yazım yanlışlarım olursa takılmayın pls..

Oy ve yorumlarınızı unutmayınız

Hadi başlayalımm

Jungkook'tan

İşte bu! İzin günümdü, bir haftadır fazla yorulmamıştım aslında. Bayan Yua ve Bay Taehyung her yere birlikte gittikleri için bana pek iş düşmüyordu, spordan gelerek duş aldım güzelce. Üzerime eşofmanla siyah tişörtümü geçirip bacaklarımı uzattım ve dışarıyı dolduran sağanak yağışa bakarak çayımı yudumladım. Yağmuru severdim, özellikle o güzel toprak kokusu.. Telefonum çaldığında açmamla Bayan Yua telaşla konuştu.

"Jungkook, Taehyung'a ulaşamıyorum"

"Ne? Evde değil mi?"

"Hayır! Arabayı alıp çıktı, arkadaşının yanına gideceğini söyledi"

"Ben bakıp size döneceğim Bayan Yua"

"Tamam, teşekkür ederim"

Üzerime deri ceketimi atarak arabama bindim, sikeyim deli gibi yağmur yağıyor! Mira'nın yerine gidene kadar arayıp durdum ama telefonu açmamakta ısrarcıydı belli ki, mekana geldiğimde kapalı olmasıyla kaldım yerimde. Nerede olabilir?.. Tam tekrar arabaya binmiştim ki aramak aklıma geldi, birkaç dakika çaldı ve telefon açıldığında yerimde dikeldim.

"Bay Kim-"

"J-Jeon"

"Neredesiniz?"

"Ben... Ben şeydeyim"

"Sakin olun, neredesiniz? Ben Mira'nın yerindeyim"

"Otopark"

Telefon kapandığında açık otoparka sürdüm arabayı, tanıdık plakayı görerek park edip hızla aşağıya indim. Yağmur daha da şiddetlenmiş, sağanak halini sürdürürken kapıyı açtığımda yutkundum. Hıçkırarak ağlıyor, bedeni zangır zangır titriyordu ki aklıma dank etti. Korkuyor olmalıydı yağmurdan, o kaza travma yaratmış olmalıydı.. Hafifçe eğilip mırıldandım.

"İyi misiniz? Sakin olun"

"Ben ben durmak istemiyorum, s-sadece korkuyorum"

"Tamam sakinleşin"

Ne yapmalıyım ki? Bacaklarını kendine çekerek arka koltukta oturmaya devam ederken yanına binip kapattım kapıyı, hafif tınılı bir şarkı açarak mırıldandım tekrar.

"Birşey olmayacak, korkmanıza gerek yok"

"Ya ya yine-"

"Yanınızdayım, birşey olmayacak eminim"

Kafasını omzuma bırakıp burnunu çekti ve mırıldandı.

"Jeon?"

"Efendim?"

"Özür dilerim"

"Ne için?"

"İzin g-gününü berbat ettiğim için"

"Bu sorun değil"

Biraz daha yaklaştığında dudağımı dişledim, söylesem yanlış anlar mı?

"Kim"

"E-efendim?"

Hala titriyor bedeni..

"İsterseniz sarılabilirs-"