bölüm on: kıskançlık krizi

1K 144 556
                                    


      selam, bu kısmı okursanız mutlu olurum.
     wattpad kapandığından bu yana doğal olarak
        okunmalar ve oylarda ciddi bir düşüş var.
        bu yüzden sizden tek ricam, lütfen oy ve
     yorumlarınızı eksik etmeyin çünkü tahmin
      edersiniz ki fazlasıyla motive edici oluyor.
     buraya kadar okuduysanız şimdiden teşekkür
        ediyor ve keyifli okumalar diliyorum. <3

artı olarak bölüm duyurularını ve sohbetlerimizi
instagram üzerinden yaptığımızı da hatırlatmak
isterim. —> @kefenlenencicek

                                     ♫
                    Skapova, Sen Bana Aitsin

                                      ᡣ𐭩

Elimdeki içi kahve dolu kupayı yavaşça önümdeki masama bırakırken elime yeniden aldığım kalemle tüm odağımı toplayarak çizimime devam etmeye başladım.

Dün gece yaşananlardan sonra beni her ne kadar istemese de evime bırakmış, yatmadan önce ise arayarak iyi geceler dilemişti.

Fakat ben sabahlamıştım. Bu yüzden de bu içtiğim kaçıncı kahveydi saymayı bırakmış, uzun sayfalarca yazdığım günlüğümü bir kenara bıraktıktan sonra ise kendimi çizimlerime odaklamıştım. Ama kendimden bile beklemeyeceğim bir şey yaparak parmaklarımın onun bedenini çizmesine izin verdiğimde çoktan taslak kısmını tamamlamıştım.

Onu çiziyordum. Motorunun önünde duran bedenini ve dağınık dalgalı saçlarını. Ve belki de keskin bakışlarını.

Derin bir nefes alarak gözlerimi kapattığımda gözümün önünden gitmeyen o büyülü an, dün geceden beri zihnimi terk etmemişti. Sevgilim demişti bana. Sevgilim. Buna hazır mıydım? Hiçbir tecrübemin olmadığı şu boktan hayatta gerçekten ona layık bir kız arkadaş olabilir miydim? Daha bir ay öncesine kadar ondan nefret ettiğime eminken, asıl nefret ettiğim kişinin kendim olduğunu anlamıştım, onun sayesinde. Çünkü o mükemmel birisiydi, ve ben ona bok gibi davranmıştım.

İçimden kendime lanetler yağdırdığım esnada ise parmaklarım istemsizce dudaklarıma çıkmıştı. Tekrardan o ana gitmiştim.

Bir aptaldan farksız şekilde gülümserken ise titreyen telefonum düşüncelerimden sıyrılıp hızla ona dönmeme sebep oldu. Elime alıp ekrana baktığımda ise Melin'in görüntülü aramasıyla karşılaştım. Hiç beklemeden aramayı yanıtlayıp telefonu masada bir yere sabitlediğimde, onun dağılmış haliyle karşılaşmak kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. Hızla saate baktığımda ise sabah 6'ya geliyor olduğunu fark ettim.

Bu saatte uyanık bir Melin Tüzün, inanılmaz derecede şaşırtıcıydı.

Karşımda yarı kapalı yarı açık gözleri ve üzerine giymiş olduğu bordo renk pijamalarıyla uyumlu olan kafasındaki göz bandı istemsizce sırıtmama sebep olmuştu. "Melin?" dedim uyanık olduğuna emin olmak adına. "Orada mısın?" Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Çok kötüyüm Liz. Hayatım kaydı resmen..." diyerek o da telefonunu tahminimce yatağında bir yere sabitlediğinde artık tam anlamıyla karşımda duruyordu. "Ne oldu? Ayrıca saatin farkında mısın? Nasıl uyanıksın sen?" diye sorduğumda ise sesli bir şekilde oflamış ve yatağındaki yastıklardan birisini kucağına alarak bana odaklanmıştı. "Uyandım! Resmen uyandım! Senin sabahladığına emin olduğum için de tereddüt etmeden aradım." dedi inanamıyormuş gibi. "Neden uyandın peki?"

"Rüyamda onu gördüm." diyen sesi bu noktada kısık çıkmış, bakışları ise gözlerimden kaçmıştı. "Kimi?" dedim merakla ona bakarken. "Aras'ı." Bu cevabı beklemediğimden ötürü kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktığında ne diyeceğimi bilememiştim. "Nasıl gördün? Of Melin, tek tek sordurmasana, anlat direkt işte!"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 03, 2024 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

İKİNCİ TESADÜFWhere stories live. Discover now