5

304 53 109
                                    

"YİNE Mİ İŞLEK ATTIN AMK ALLAH'IM SANA GELİYORUM"

"Ya abi dur" diyerek masadan kalkıp hızla kaçtı Semih. Emirhan ise onun peşinden kalktı ve tıpkı kedi tutarmış gibi ensesinen yakalayıp çocuğu koltuğa fırlattı. Koltuğa eğilip sarının saçlarını karıştırdıktan sonra da geri masaya geçti.

Malmö'yle olan maçımız için İsviçre'ye gelmiştik ve otele yerleşmiştik. Akşam yemeğinden sonra yapacak bir şey bulamadığımız için de Mustafa ve Semih'in odaya doluşmuştuk.

Emirhan, Semih, Mustafa ve Salih abi okey oynuyodu, kalanlarımız da etraflarına yayılmış laf edip, gülüyordu. Rashica'yla bi koltuğa başlı ayaklı yatmıştık. O pek ortamla alakalı değildi gerçi şuan. Kaşları çatık bir şekilde telefonuna bakıyordu.

Kafamı çevirip geri masaya dönen Semih'e baktım. Emirhan'la takım olmuştu ama büyük ihtimalle hiç olmamış olmayı diliyordu. İkide bir hata yapıyor, hepsinde de Emirhan'dan dayak yiyordu.

Kolumu başımın altına alıp daha rahat bi pozisyona geçtim ve Emirhan'a doğru döndüm. Niyetim Emirhan'a bakmakken, Rashica'nın 42 numara ayağıyla göz göze gelmiştim. Burnumu yakan ve midemi bulandıran ayak kokusuyla hızla ayağa kalktım.

"Ya bu koku ne amına koyayım, kaç aydır giyiyon o çorabı" diye isyan ederek Emirhan'ın arkasına geçtim ve oturduğu sandalyenin sırt kısmına ellerimi dayadım. Herkes bana gülmüş, Türkçe anlamayan takım arkadaşlarım bile hareketlerimden ne demek istediğimi anlamıştı. Rashica ise çatık kaşlarıyla kafasını telefondan kaldırıp bana yandan bakmış, sonra kafasını geri telefona çevirmişti.

Herkes onun hareketiyle daha da kopmuştu. Emirhan gülen yüzüyle arkasına dönüp elini yanağıma doğru uzattı ve iki parmağıyla yanağımı kıstırdı. Kendimi hızla geriye çektim. Çok acıtmıştı.

"Napıyon ya, acıdı"

"Acımışmış" Diyerek gülümsedi ve önüne döndü. Onlar oyununa devam ederken canım sıkıldığı için balkona çıkmaya karar verdim. Hava soğuk olduğu için koltuğun üstüne attığım ceketimi giydim ve çıktım. Çıktığım gibi esen soğuk havayla içim titremişti.

Yine de içime derince bir nefes çekip korkuluklara yaslandım ve en az 10 metre aşağıdaki insanları izledim. Karıncalar gibi küçücük duruyorlardı, bu düşünceyle gülümsedim.

Soğuk içime içime işlerken kapı açılma sesiyle kafamı çevirdim. Üstünde tişörtüyle Emirhan'ı görünce kaşlarımı kaldırdım.

"Hırka falan giysene, aşırı soğuk"

"Yok yavrum, odaya geçelim demek için geldim zaten" diyerek yanımda korkuluğa yaslandı ve bana baktı. Hitabıyla kesik bir nefes aldım ve gözlerimi kaçırdım. Odalara iki kişi olcak şekilde yerleşmiştik ve ben de Emirhan'la aynı odaya düşmüştüm. Şans mıydı yoksa lanet mi emin olamamıştım. Bu aralar onu sevdiğimi çok belli ediyordum, saklayamıyordum.

"Sen geçseydin, ben gelirim yarım saate" Aşağıdaki insanlara bakmak için birazcık sarkarak konuştum. Belimde hissettiğim eliyle geriye doğru çekti beni. Ama elini geri çekmedi, yüzümü ona doğru çevirdim.

"Olmaz, sonradan gelirsen uyanırım. Hem saat geç oldu, maç var yarın"

"Sen mi uyanırsın? Ulan seni uyandırmak için başında top patlatmak lazım" Gülerek konuşmamla belimdeki eliyle beni geriye ittirmişti. Eli belimden ayrılınca bedenime tekrardan soğuk vurmuştu.

"Sus lan gel hadi"

Benim bir şey dememi beklemeden balkondan çıkmak için hareketlendi. Ben de gülümeseyen yüzümle peşinden çıktım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ben hala vazgeçmedim, tayyip talha & emirhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin