bazen hayat yolunda gitmeyebilir, savsaklar insan. belki akademik hayatı, belki aşk hayatı ve hatta belki de ailevi sorunları olur insanın, kendi ile sorunları. birinden biri elbet tutmaz, tüm dünyanın yükünü taşıyor gibi hisseder.
peki ya, hepsinin bir olduğunu düşünürsek ortaya ne çıkar? hayatı mahvolmuş biri, ama yine de her şeye rağmen çabalayan, ufacık bile olsa umut kırıntıları arayan biri.
işte kerem tam olarak bu rolü üstleniyordu hayatta. daha on beş yaşında ailesini bir yangın sonucu ile kaybetmişti, geriye kalan sadece annesinin anısını yaşatmak istercesine benzeyen bir erkek kardeşi. doğru ya, onu da tutamamıştı ellerinde..
şimdiyse o günlerin ardından tamı tamına yedi yıl geçmişti. hayatının mahvolmaya başlaması tam yedi yılını almıştı.
şimdiyse kollarında ki izleri izliyordu dalmış bir şekilde, kendi eseriydi. bedeninden iğrenircesine her defasında kızarmasını hatta kanamasını umursamadan tırnaklarını geçirirdi derisine. vücuduna bırakılan istemediği izleri bu izlerle kapatmayı amaçlardı.
duşa girmeden önce açık bıraktığı camdan giren soğuk hava üzerini giymiş olmasına rağmen üzülmesine sebep oldu, içi ürpetmişti.
yine de camı kapatmak, vücudunu sıcak tutup iyi hissetmek istemedi. fazla görüyordu bunları kendine.bir kaç dakikanın ardından odasının kapısı çalındığında başını kaldırdı hızla, burnunu çekti istemsizce, gözünden düşen damlaları bu sayede fark etti. ne ara ağlamaya başlamıştı?
hızlı bir hareketle göz yaşlarını da silip içeri giren küçük bedene karşı gülümsedi.
"gelebilir miyim?"
kapının ardında saklanmış bir vaziyette bakan ceylan gözleri görünce bile içini bir umut kaplıyordu.
"tabii ki bebeğim"
aldığı cevap beklediği gibi çıkan küçük beden hızla gülümseyip kapıyı ardından kapatıp hatta kilitlediğinde kerem içinin yandığını hissetti.
neden kilitlediğini bilmek yüreğine büyük bir acının sızmasına sebep oldu.iki eliyle arkasında bir şeyler sakladığı belli olan küçüğü ile anlamsızca baktı gözlerine.
"ne saklıyorsun bakalım sen?"
"biliyorum istemiyorsun ama bu sefer lütfen izin ver"
kerem hala anlamsız bakışlar gönderirken küçük bedenin arkasından çıkardığı ilk yardım kiti ile olduğu yerde kalmasına sebep oldu. yutkunma yetisini kaybetmiş gibiydi, kalbi hızlanırken gözlerinin dolmasına ve hatta o yaşların sicim gibi akmasına engel olamadı.
"arda"
başını yana eğip, sanki yapmamasını ister gibi baktı kendinden küçük çocuğa. buraya geldiği ilk günü hatırlıyordu onun, düştüğü için kanayan dizinde ki yaralarını sarmış, onu bu zamana kadar her anında koruyup kollamıştı bu iğrenç yerde.
"abi lütfen, bir kere de ben sarayım senin yaralarını. hep benim canım yanmasın diye uğraşıyorsun peki ya senin çoktan açılan yaraların ne olacak?"
arda daha on sekiz yaşında bu lanet yere düşmüş masum ruhlu bir bedendi. buraya düşeli sekiz ay olmuştu, kerem onun her seferinde hem bedenini hem ruhunu kurtarmıştı.
"gel"
adeta fısıltı şeklinde yara bere olmuş dudaklarından dökülen sözler ile arda gülümsedi. hemen yatağa büyüğünün yanına oturup önce akan göz yaşlarını sildi parmaklarıyla.
"ağlama, sen çok güçlüsün"
"senin tatlılığına ağlıyorum bir tanem, büyümüşte beni düşünürmüş"
kerem göz yaşları arasından gülerek kardeşi yerine koyduğu çocuğun saçlarını karıştırdı. arda'da göğsünü kabartarak gülümsedi.
"sana zarar veriyorlar mı?"
arda, abisinin kolunu elleri arasına alıp tırnak izi yaralarına tentürdiyot döktüğü gazlı bezi bastırdı. umuyordu ki, o pis adamlar abisine zarar vermiyordu.
veriyorlar.
kerem söylemek istedi, bağıra bağıra ağlamak. ama yapamazdı, küçüğüne umut olmalıydı, onu buradan kurtarmalıydı.
"hayır"
arda acı içinde gülümsedi. biliyordu, abisinin acı dolu seslerini duyuyordu ama bir şey yapamamak onu bitiyordu.
"bir şeyleri saklamana gerek yok biliyorsun değil mi? her seferinde benim yerime-"
"hayır arda, sen çok masumsun. bunu korumak için elimden geleni yapacağım tamam mı? güven bana, kimse sana dokunamaz. korkma ben olduğum sürece asla çıkmayacaksın oraya, ne olursa olsun"
kendi yanalı çok olmuştu, bu küçük çocuğun yanmasına izin vermeyecekti.
kerem bir elini çocuğun çenesine koyup konuştuğunda arda çok kötü hissediyordu kendini. buraya geleli sekiz ay olmuştu ve müşteri diye adlandırılan pislikler onu istemesine rağmen kerem sayesinde nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde çıkmıyordu onların karşısına.
daha bir kaç gün önce öğrenmişti ki, kerem buranın sahibi olan adamla anlaşma yapmıştı. arda'nın yerine o gidiyordu o pisliklerin yanına.
bunun yükü çok fazlaydı arda'nın üstünde ve bir şeyler yapmak istiyordu.
"kurtulacağız abi, nasıl bilmiyorum ama birlikte gideceğiz buradan"
***
ayy çok heyecanlıyım umarım her şey planladığım gibi gider
umarım güzel olmuştur

ŞİMDİ OKUDUĞUN
dilerim ki | alker
Fanfictionevim ol, kurtar beni sonum ol dilerim ki, dilerim ki asla caymazsın benim olmaktan dursun zaman kalsın yerim derinlerinde saklanan kaybolan bir ruh gibi kayıp gidersem de bul beni mahvolur da bitersem, tut elimi altay x kerem