"Ellerimi koyacak yer bulamazken ceplerimden başka.Boyumdan büyük işlere kalkışıyorum.Kolay sanıyorum neşesine ortak olmanın birisinin."yazarın son sözleri derinden etkiledi beni ve derin bir nefes vererek kapattım beni alıp başka diyarlara götüren kitabın kapağını.Hiçbir burukluk bu kadar güzel anlatılamazdı sanırım.Kitabımı çantama koyup rüzgara karşı yürümeye başladım serin rüzgar esti de esti.Kafamı denize çevirip öylece ucsuz bucaksızlığını seyretmeye koyulmuşken karşıdan motoruyla bana doğru yaklaşan Batuhan'ı fark etmem uzun sürmedi.
"Ooo Melisa bende seni görmek istiyordum tatil nasıl gidiyo bakalım?"derken bir yandan da motordan iniyordu.
"İyi gibi,günün tadını çıkartıyorum senin nasıl gidiyo?"
Diyip gözümü kamaştıran güneşi görmemek için kıstım gözlerimi.Ben yavaş adımlarımla yürürken o da bana eşlik ediyordu.
"Valla bildiğin gibi işte baskete devam ediyorum onun dışında da yüzme yarışlarım var şu aralar onlara katılıyorum."diyerek yürümeye devam etti.Batuhan çocukluğumuzdan beri hep hiperaktif biriydi devamlı etrafa zarar verir her yeri yıkıp dökerdi taki beden öğretmenimiz onun basketbol yeteneğini keşfedene kadar şimdiyse sadece sakar biri.
"Hadi bakalım hakkında hayırlısı olsun kardeşim."diyerek elimi omzuna koydum.
"Eee sen neler yapıyorsun?Aysel Teyze'yi çok özledim bayadır uğramayı düşünüyordum da fırsatım olmadı."dedi denizi seyrederek.
"Ya bildiğin gibi işte şu aralar evle uğraşıyor satıyoruz da."dedim üzülerek
"Hadi ya nereye taşınacaksınız peki?"dedi şaşkın şaşkın yüzüme bakarken.
"Henüz net değil ama İzmir'i falan düşünüyoruz içimiz sıkıldı Antalya'dan biraz da egeye gidelim dedik."dedim telefonumu cebimden çıkartıp saate bakarken.
"Yaa üzüldüm uzaklaşıyorsun demek ee biz nasıl görüşücez?özlerim ben seni."diyerek sarıldı boynuma bende fazla zorlanmasın diye parmak uçlarıma yükselip boynuna sarıldım.Baktık laf lafı açıyor oturup bi cafeye sohpet etmeye karar verdik motorunun arkasına oturup sıkıca belini kavradıktan sonra bi kafede durmaya karar verdik.Kafe çok sıradan genellikle liselilerin takıldığı ama aile sıçaklığında bir yere benziyordu.Cam kenarında bir masa seçip oturduk. uzunda bi süre sonra
"Hava kararmak üzere hayatım ben artık eve gidiyim."dedim masadaki eşyalarımı toparlarken.
"Olur kardeşim."Sarılıp birbirimizi öptükten sonra cafenin kapısına yürümeye başladım.Tam dışarı çıkacakken masanın üzerinde unuttuğum telefonumu almak için geri döndüm.Cafenin içindeki klima iliklerime kadar işletken, her yerim buz tutmuştu.Arkama dönmemle birlikte yeni silinmiş parkeyi yalamak üzereyken düşmemi engellemek için soğuk kolumu kavrayan sıcak bir el hissettim.
"İyi misiniz bayan?" tatlı ses kulaklarıma dolarken bende doğrulmaya çalışıyordum.Üstümü başımı düzelterek "İyiyim sağol tuttuğun için."hala gözlerim mavi lakos giyen uzun boylu çocuğun yüzüne bakmamıştı.İyi olduğumu anlaması için yüzüne bakıp gülümsemeyi düşünürken kafamı yukarı kaldırmamla ağızım kucağıma düştü.Gökyüzü gözlerini esir almış olmalıydı daha önce bu kadar anlam dolu bakan birisini hiç görmemiştim.Karnımda uçuşan kelebeklere durmalarını anlatmak için ellerimi karnıma götürdüm.Hemen kendimi toparlayıp gülümsemeye başladım.Ben aptal aptal gülümserken o da gamzeli yanağının sol tarafını hafifçe kaldırıp istiridyenin sakladığı incisine taş çıkaracak şekilde parıldayan çok azıcık da olsa gözüken dişleriyle gözlerimi kamaştırdı.Etrafimda kuşlar uçuyor,kalp emojileri taklalar atıyor,yer ayaklarımın altından kayıyorken
"Yardımcı olduğun için sağol gerisini ben hallederim"diyen Batuhan tüm o mutluluk hormonlarımın tavan yaptığı anın içine etti sağolsun.Yanımda dev gibi kalan çocuk yavaş adımlarıyla masanın yanından bir iki adım geri yürüdü biraz bulunduğu yerden bana bakıp iyi olduğumdan emin olduktan sonra kendi masasına döndü.
Ellerim ayaklarım heyecandan tutmuyorken Batuhan'ı cimciklemeyi başardım.
"Ahhh!Napıyon kızım ya?"diyerek cimciklediğim kolunu eliyle sıkmaya başladı.
"Ya niye öyle diyosun?sorucam bunun hesabını sana"atarlanmama aldırmadan acıyan kolunu öpmeye başladım.
Bu çocuk beni öldürüyor.Gerçek yaşı 17 beyin yaşı 9 anasını satiyim.
***
Gözleri,gülümsemesi,boyu,posu gözümün önünden gitmeyen çocuğun adını bile bilmiyorken onunla ilgili hayaller kurmaya başlamıştım nefessiz kaldığım yorganın altında.Onu bir kez daha görebilmek için dua ederken elinde tepsiyle annem odamın kapısı tıklattı.Yorganın altından sadece kafamı çıkartarak ağızım kulaklarıma varana kadar gülümsedim.Annem bu gülüşüme anlam veremeyerek
"Noldu yoksa Burakla mı karşılaştınız?Geldiğinden beri gülümsüyorsun" diyerek tüm mutluluğumu bi anda soküp attı.Burak'ı unutmam hala tamamen gerçekleşmemişken devamlı onu hatırlatması beni deli ediyordu.Çenemi göğsüme eyip kaşlarımı çatarak gözlerinin içine bakıp
"Hayır anne Burak Bey terk ettikten sonra nasılım diye merak edip bir kere bile arayıp sormadı."diyerek kafamı yorganın altına geri soktum.Üstümdeki yorganı açarak yüzüme baktı.
"Başka ne seni bu kadar mutlu eder bilemediğim için öyle söyledim amacım hatırlatmak değildi."diyerek saçlarımı okşadı.
Biraz daha yumuşayıp gülümsemek için zorladım kendimi.Benden sıkıldığı için giden o sevgiliyi gerçekten çok özlüyordum fakat artık eskisi gibi değilim.Çünkü onun için çarpan bu kalp artık ona çarptığının yarısı kadar olsa da başkasına çarpıyor.Sanırım onu birdaha göremeyeceğim.Olsun o gözlere bir defa baktım ya o bana bir ömür yeter.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARILSAK YA
Teen FictionHerkes sen kendini nasıl tanıttıysan öyle tanır kimisi iyi biri kimisi kötü biri kimisi havalı,kimisi ezik,kimse sana gerçek seni tanıma şansı tanımaz.Herşeyden önce yaptıkları tek şey seni yargılamak olur.Tüm bunları değiştirebilmesine yardım edece...