Güldü. Bu ne anlama geliyordu? Beni duymuş muydu? "Saçmalama Amelia." dedi kendi kendine ve yatak odasına gittik. Peşine takıldım. Üstünü değiştiriyordu. Hemen gözlerimi odanın öbür köşesine çevirdim. O an gözüme abajur takıldı. Abajürün yanına gittim. Kendimi zorladım ancak iki dakika sonra abajürü devirmeyi başarmıştım. Amelia kapısı açık ebeveyn banyosundan kafasını uzatıp baktı. 'İşte şimdi korkmaya başladım.' diye düşündü. Dişini fırçalaması bittikten sonra abajürü yerine koydu ve yattı. Ona kendimi gösterememek beni içten içe yiyip bitiriyordu. "Tanrım." dedim yukarıya bakarak. "Ufacık bir şans bile mi veremezsin?"
AMELIA SOPHIA SMITH
Alarma uyandım ancak hiç acele etmedim. İşimin son günüydü çünkü bugün. Kahvaltımı ederken istifa mektubumu yazmış, yazıcıdan çıkartıp imzalamıştım. Elimde çay dolu kupamla oturma odasına gittim ve kanepenin koluna oturdum. Jonathan'ın portresine baktım. Gözlerini sönük yapmıştım. Bunun nedeni benim beceriksizliğimdi. Ne Jonathan'ın bakışlarının donuk olması, ne de benim öyle olmasını istememdi nedeni. Kupayı havaya kaldırdım ve "Şerefe, Jonathan." diyip çaydan bi yudum aldım. Sağ tarafımdaki boydan boya olan cama döndüm ve insanların koşuşturmalarını izledim. Erkekler tek renk takım elbiselerle, kadınlar ise farklı renkli döpiyesler giyinmişlerdi. "İşte kadınların farkı. Teşekkür ederim Tanrım." dedim bakışlarımı o harika tondaki maviye çevirip. Bu sefer de Tanrı'ya kupa kaldırdım. Kupayı kanepenin kolluğuna koydum ve ceketimi alıp evden çıktım. Taksi aramaya gerek yoktu çünkü öğle yemeği saatiydi ve taksi bulma ihtimaliniz benim Orlando Bloom'la evlenme ihtimalimden bile düşüktü. İşe yürüyerek gittim ve içeri girip müdürün odasına yürümeye başladım. Ben yürürken herkesin gözünü üstümde hissettim. Hiçkimseyle göz teması kurmuyordum sadece karşıma bakıyordum. Sanırım işe ilk defa geç kaldığım için şaşırmışlardı.
Sonunda müdürün odasına ulaşmıştım. Kapıyı tıkladım ve müdürün girmeme izin vermesini beklemeden kapıyı açtım."Amelia hoşgeldin. Hasta oldun sandım. Hiç geç kalmazsın. Gel otur." dedi gülümseyerek. Ah, Tanrım o gülümseme beni öldürebilirdi ama acımasız ve duygusuz olmalıydım. Eliyle koltuğu gösterdi. "Hayır, teşekkürler. Ben bir şey verip gideceğim." dedim ve istifamı uzattım. Kağıdı açtı ve okudu. Yüzündeki şaşkınlık her kelimede biraz daha artıyordu. Bense bundan zevk alıyordum. "Efendim gördüğünüz gibi istifamı verdim. Artık sizin çalışanınız değilim. Umarım benden sonraki editörünüze daha insaflı davranırsınız. İyi günler." dedim ve arkamı döndüm. Tam kapıdan çıkacaktım ki Bay Reynolds durmamı söyledi. "Bak Amelia, sana öyle davranmamın nedenini biliyorsun ancak ne kadar harika bir çalışan olduğunu da biliyorsun. Lütfen şu istifayı yırt ve bana bir şans daha ver." dedi ve bana mektubumu uzattı. Ona ne dediğini anlamadığımı açıkça söyleyen bir şekilde baktım. Nedenini anlamış olacak ki "Yani iş alanında bir şans ver. Aşk alanında değil. O da olur gerçi biliyorsun şikayet etmem." ve işte o bembeyaz dişleri tekrar gözükmüştü. Kendi kendimi çimdikledim. Görmemesini umdum. Onun güzelliğine kapılmamalıydım. O bir playboydu. Bir kadın avcısı... Yine de yıllardır beni yemeğe çıkarmaya çalışıyordu ve ben de her gece o eşsiz gözlerini düşündüğüm halde hem kariyerim hem itibarım açısından onu reddediyordum. Bu lüks müydü? Kesinlikle hayır. Bu bir işkenceydi.
"Amelia? Lütfen.." dedi başını öne eğerken. Gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. Kendimi tekrar çimdikledim. "Tamam, ama bugün evde çalışacağım. Makaleleri bana mailden yollarsınız. Yarın ofise dönerim. Mesai saatlerim dışında çalışmam. Bir editör ne iş yapıyorsa onu yaparım. Ne eksik, ne fazla. Ben ayak işi yapmak için üniversiteye gitmedim. Bir daha yemek tekliflerini reddettiğim için böyle bir işkenceye maruz kalırsam istifamı veririm." dedim ve zafer ışıltıları gözlerine dolmuştu. Yine dişler, gözlerin kısılması ve gözlerin yanındaki çizgiler.. Her detayıyla bir masalın ta kendisiydi. Ona bakmam bile kalbimin bir atışı es geçmesine sebebiyetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakarış
Ficção AdolescenteBir melek küçük bir kızın hayatını şekillendirmek için görevlendirilir ve yıllar geçtikçe aralarında güçlü bir bağ oluşur.