10

524 40 37
                                    


Asi, bir süre duyduklarını idrak etmeye çalıştı. Gerçekmiş gibi gelmiyordu çünkü karşısındakinin söyledikleri. "Neden böyle bir şey yapsın ki?" diye düşündü. Temelli mi gidecekti? Yoksa kısa bir süre mi? Konserine daha süre vardı evet ama hep orada kalacaksa gelemezdi ki. Söz vermişti ama... "Kesinlikle geleceğim. Söz veriyorum şarkıyı söylerken orada olduğumu bileceksin. Beni görmesen de seni alkışlayan kalabalığın arasında ben de olacağım." demişti. O zaman kesin elinde olmayan bir şey var diye düşündü Asi. Her ne kadar onu görmese, yanında olmasa da ona inanıyordu. Asi, onun da başkaları gibi yapıp bırakmayacağını kalbinde hissediyordu. Ona bu yüzden yanımda olmasan da beni güvende hissettiriyorsun demişti zaten. İçinin daraldığını hissetti. Bir şey olmuştu ama ne? Ne olmuş olabilirdi yurt dışına gitmesini gerektirecek?

"Bir bir şey mi oldu neden gidiyorsun?" dedi Asi düzgün konuşmakta zorlanarak.

"Meraklanmanı, endişelenmeni istemiyorum. Her şey yolunda giderse hemen geri geleceğim, gelebileceğim." demişti Alaz. Sanki ölümden bahsetmiyormuşçasına sakin konuşmaya çalışıyordu. Asi'nin korkmasını istemiyordu. Asi'yi bırakıp ölmek de istemiyordu. Tedavinin de riski buydu. Alaz, o yüzden kendisine bu ihtimali hiç hatırlatmamaya çalışıyordu. Kazadan sonra gerçekleşen komplikasyonlar, ameliyatların riskini artırıyordu. Bu yolun riskli ama Asi'ye giden yol olmasının sebebi de buydu. Başka çaresi yoktu. Böyle durduğunda da o riskler, ameliyat anındaki kadar fazla olmasa da hayatında olmaya devam edecekti. Bu yüzden de ailesinin bu tedaviyi duyduğu anda ayarladıkları uçakla Amerika'ya gidecekti. Bu tedavi, Alaz'ın çarpmanın etkisiyle zarar gören organlarının iyileşmesi ve aynı zamanda da tekrar yürüyebilmesi için çok önemliydi. Yani bu tedaviye gitmezse, tek hayatındaki tek eksik şey yürümek olmayacaktı. Eğer gitmezse, hep kazadan sonraki komplikasyonlara göre yaşaması gerekebilecek, çok dikkatli bir yaşam sürmesi zorunlu olabilecekti. En ufak hatasının, hareketinin, belki yorgunluğunun, yiyip içtiklerinin ya da almayı unuttuğu bir ilacın kötü sonuçları ortaya çıkabilecekti. Aslında bu ihtimal gerçekleşirse kendi vücudunun zorunlu kıldığı şekilde yaşaması gerekecekti. Yürümesinin ise bir yolu olmayacaktı. Sadece bu mecburiyetlere ayak uydurarak bir süre yaşayabilecekti. Tabii buna yaşamak denirse.

Ayrıca bu en iyi ihtimaldi. Daha kötü olan ihtimal ise Alaz'ın ilaç almayı unutmaması, yorulmaması gibi doktorların saydığı ilk ihtimaldeki bir sürü zorunluluğa uymayı deneyecek kadar bile devam edemeyebilecek olmasıydı. Bu yüzden bu ihtimaller arasında sıkışmak yerine gitmeliydi. Organlarındaki çarpmanın etkisiyle gerçekleşen travmaların bir şekilde geçmesi gerekiyordu. Tedavi, hayatı için riskli de olsa tek yoldu. En azından bu haldeyken ortada olmayan iyileşme, rahatça yaşama, yürüyebilme gibi güzel ihtimalleri vardı ve Alaz'ın yaşaması gerekiyordu.

"Nasıl meraklanmayayım ya?" dedi Asi. Sesi titriyordu. "Her şey yolunda giderse ne demek? Sağlığınla mı ilgili? Değil mi? Lütfen." Ağlamaya başladı. Ne olmuştu ki? Asi'nin bilmediği ne olmuştu?

"Şş, nolur yapma. Gidemem gerçekten sen böyleyken. Yakarım bileti. Ben gelmiyorum ya derim." Alaz, Asi'yi biraz da olsa güldürebilir belki diye kendince bir şeyler deniyordu.

Asi, çocuğun ne yapmaya çalıştığını anlıyordu. "Sen beni güldürmeye mi çalışıyorsun?" dedi. Ağlaması artmıştı. "Kim bilir ne haldesin, hala beni güldürmeye çalışıyorsun."

"Özür dilerim. Ben ağlama diye yapmıştım. Dur, bak şimdi ben sana hepsini anlatacağım, tamam mı? Sakin ol lütfen."

"Çabuk anlat."

Alaz tereddüt etse de anlatmaya başladı. "Sağlıkla ilgili bir şey, evet." Nefes alıp devam etti. "Benim maalesef bazı riskli ameliyatlar olmam gerekiyor." Konuştuktan sonra Alaz telefonu hoparlöre alıp internetten doktoru araştırmaya başladı.

favorite | aslaz yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin