Bölüm-1

0 0 0
                                    

Uyandığımda, gözlerimi yukarı bakarken bulmuştum. Gökyüzünde, pembe ve beyaz tonlarına bulanmış hava ile bulmuştum. Bir yerlerden gül kokusu yükseliyordu, kuşlar cıvıldaşıyordu. Üzerimde, en nefret ettiğim renk olan toz pembe elbise vardı. Yattığımı geçte olsa fark etmiştim. Oturur pozisyona geldim, etrafta pamuk şekere benzeyen pembe ağaçlar, kırmızı güller, yemyeşil çimler vardı.

"Öldüm mü acaba? Cennete mi geldim ki? Ama imkânsız... Dünya'da yaptıklarım-" diye düşündüm kendi kendime. Çalılardan bir hışırtı sesi kulaklarıma doldu, içimi bir ürperti sardı. Kafamı çevirip, gözlerimi kısıp baktım. Aradan bir bayan ve bir erkek çıktı. Oldukça genç gözüküyorlardı... Yani sanırım? Bana doğru gelmeye başladıklarında yutkundum. Bir de yaşlı bir adam duruyordu hemen yanlarında...

Üç kişiydiler, karşıma geçtiler. Anlamsız bir bakış attım, oğlan olan anlamış olmalıydı. Dizinin üstüne çöktü, karşımda durdu. Bana baktı.

"Selam Alesia!"

İsmimle seslenmişti, tanışıyormuyduk yoksa bu beynimin bana oynadığı bir oyun muydu? Şüpheci tavırla baktım.

"Adımı nereden biliyorsun?"

Anında dudaklarımdan dökülüverdi kelimeler. Kaşlarımı çatmış, bakıyordum.

"Ortamdan anlamadın mı? Öldün Alesia..."
"Öldün derken? Ne saçmalıyorsun?"
"Hala anlamadın mı? Dünyadan sonraki hayatını belirleyecek dünyadasın, şu an."
"Bir dakika... Ne!?"
"Evet, doğru duydun."

Kahkaha atmaya başladım, şizofren falan mıyım?

"Hahaha, evet evet... Kesin rüya görüyorum ve gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra uyanacağım, evet evet!"

Yaşlı adam iç çekip, kafasını sağa sola sallamıştı. Gözlerimi sıkıca kapatıp, 10'a kadar saydım. Gözlerimi açtım, fakat hâlâ aynı yerdeydim. Tek bir değişiklik vardı... Az önce ki yaşlı adam, kadın ve erkek yoktu! Gözlerimi kocaman açtım, sağa sola baktım, o an zaman durdu gibi hissettim. Bir ses yükseldi sadece "Hemen karşında olan ormana doğru git!" ses kalın ve çok derin çıkmıştı. Bu tarz seslere güvenemiyordum, bu nedenle uçuruma doğru yürüdüm. Aşağıya baktım, sonsuz bir kuyuyu andırıyordu...

Yutkundum, daha sonra tüm cesaretimi toplayıp geriye doğru yürüdüm ve anında atladım. Korkudan çığlık atıyordum. Gözlerimi sıkı sıkıya kapadım, yumruklarımı sıktım. Kendimi bir anda, peluş oyuncak elliyormuş gibi hissettiren bir şey hissettim. Dondum kaldım, gözlerimi açıp bakmaya cesaret edemedim. Arkamdan bir ses "Hadi ama! Tüm eğlenceyi kaçırıyorsun Alesia!"

∞∞∞

Yaklaşık olarak sanırım 20 saniye boyunca, şok içinde kalmış olabilirim, bu ses olgun bir adam sesine benziyordu. Arkamı döndüm, siyah bir maske takmış, mavi saçlı biriydi bu. Gözleri bir kediyi anımsatıyor. Anlamsızca baktım.

"Kimsin ve ismimi nereden biliyorsun?"
"Ah, cidden mi? Öldüğünün farkında mısın acaba?"
"Gerçekten... Öldüm mü?"
"Yok bacım, hala yaşıyorsun ve bende bir cinim(!)"

Göz devirdim, ciddileşti ses tonum anında. Adam "Fey! Yüksel oğlum!" diye seslendi. Anında ejderha yükseldi.

"Ben Yeonjun, Choi Yeonjun. Bir meleğim, ve senin rehberin olacağım. Tabii, şeytanlar ve melekler okuluna varana kadar!"
"Ne!? Melekler ve Şeytanlar okulu mu!?"
"Evet, uzun bir süre eğitim alacağın bir yer! Burada şeytan veya melek... Eğer hangisi olmak istiyorsan onu seçeceksin. Hem şeytanlık hem meleklik dersi alacaksın, gelecekte hangisi olmak istiyorsan işine yarayacak!"
"Ya hiç biri olmak istemiyorsam?"
"Bu mümkün değil! Bir görev seçmek zorundasın."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 25 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝙏𝙃𝙀 𝙎𝙀𝘾𝙍𝙀𝙏 𝙊𝙁 𝙏𝙃𝙀 𝙃𝙀𝘼𝙑𝙀𝙉𝙎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin