28. Bölüm FİNAL

147 18 2
                                    

Buraya uzun uzun herşeyi anlatmak isterim ama satırlar az kalır. Biz sona geldik. İlk kitabım,ilk göz ağrım,ilk deneyimim sonu...

Belki yazımı çok acemi hoşunuza gitmeyebilir ama ben büyük zevkle yazıp bitirdim. Her bir karakterim benim ayrı ayrı kıymetlilerim. Hepsi benim evlat kuşlarımmm.

Benimle bu yola baş koyan tüm okuyucularıma kocaman sevgiler öpücükler. Herşeyin sonu olduğu gibi "Gêwramîn"sonu geldi...

..
15 yıl sonra...

"Evet sevgili okurlarım benim ve ailemin hayat hikayesi ise buraya kadardı. Annemin yaşadığı zorluklar, babamın pişmanlıklari ve benim bir tanecik babam Berşan Xiyan'ın anneme ve çocuklarına dinmeyen sevgisi..."

Son noktayı koyup yolladı.

"Abla! Hadi seni bekliyoruz "gelen sese hemen ayaklandı Dicle.

Masanın üzerindeki telefonu alıp odadan çıktı. Merdivenlerden aşağı hızlıca indi.

"Mir oğlum neden derste hocaya "Hocam bizim ailede bi tane hayvan var ben onu araştırır not alırım"diyip merti yazmışsın?"dediği an koca bi kahkaha patladı ortama.

Bu ses Dicle ve İkra'dan geldi.

Mir'de gülmeye başlamıştı.

"Mir canım kardeşim ne istiyorsun sen o çocuktan?"diyen Dicle Berşanin yanına oturdu.
Berşan hemen dicleyi kendine çekip göğsüne yatırdı ve saçlarını koklayıp öptü.

Onun için cennet burasıydı.
Dilan'nin aşkıydı...
Dicle'nin saçlarıydı...
Mir'in gülüşüydü...

Mir elindeki telefonu yana bıraktı. Artık büyümüş yakışıklı ve aynı Berşan gibi delikanlı bi çocuk olmuştu.
Şimdiden çapkınliğa başlamıştı.

Babasına baktı ve eliyle saçlarını yana attı. En hassas noktası saçlarıydı. Kırmızı çizgi diyek biz.

"Şu havalara bak,havalara"diyen İkraya yanındaki yastığı fırlattı.
İkrâ ilede aralarındaki bağ çok güzeldi. Kardeşlik bağıydi.
İkrâ da büyümüş çok güzel genç kız olmuştu. Mir'den büyük olmasına rağmen maşallah mir'in boyu onu geçmiş bulunmaktaydi.

"Şssst! Mir Ağa kızıma bulaşma!"diye ortama düşen Bawer hemen Mir'in yanına oturdu.

İkrâ babasını görür görmez yanına tünedi.
"Bawer Abi bak senin şu kızların varya felâket "diyen Mir illallah etmiş gibi duruyordu.
"Ne var lan benim kızlarımda."
"Maşallahımız var baba. Kıskanıyor bizi boşver "dedi İkrâ ve babasının gövdesine sokuldu.

Berşan ve Dicle ise çok ayrı kafadaydilar.
Şuan Dicle Berşanin göğsüne iyice sokulmuş oradaki huzuru yaşıyordu.
Berşan ise kızına şefkat gösteriyordu.

Bawer onlara gözünü kısıp baktı.
"Diclem banada mi sarılsan kızım? Hani bende babanım? "dedi Bawer. Her ne kadar böyle dese de bu durumdan şikayetçi değildi.
Aksine Berşana minnet duyuyordu.
Çünkü onun kızı olmamasına rağmen yaptıkları tüm Mardin halkının dilinde iken Bawer görmemezlikten gelemezdi.

Dicle, başını kaldırdı. İlk önce bawere sonra Berşana baktı. Berşan saçlarından öpünce anladı. Bu gidebilirsin demekti.
Her ne kadar bawer onun öz babası olsa dahi Berşan onun için çok ayrıydı. Kendi babasından çok onu görüyordu.
Her ikisini çok seviyordu tabi ki.

Ayaklanıp bawerin yanına gitti ve bawerin açtığı kollara attı kendini.
Belki şuan her iki adam arasında oluşu tuhaf gelsede onun için hiçbir tuhaflık bulundurmuyordu.

Gêwram'în (KUMRALIM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin