Arelya'nın rüyası uzun sürmedi. Barış ile binaya girip uzun koridorlardan geçtiler. Asansöre bindiler. Sonunda Elifnaz'ın odasına ulaştılar. Bu sırada hiç konuşmadılar. Arada Arelya ona kaçamak bakışlar attı, onu inceledi. Ekranda gördüğü kadar uzun ve yapılı olduğunu düşündü. Pastayı Elifnaz'a sağ salim teslim edip buzdolabına koydular. Sonra Barış onu Elifnaz'la yalnız bırakmıştı. Arelya onu bir daha görmeyeceğini düşündü. Zaten Barış Alper Yılmaz'la bir daha nasıl denk gelirdi ki?
"Tanıştığıma memnun oldum." Demişti ayrılmadan önce. Kocaman gülümsemiş, bir de göz kırpmıştı.
"Ben de öyle." Hem de çok memnun oldum. Tam o uzaklaşırken yanıtladı Arelya. Sesi kısık ve güçsüz çıkmıştı. Elifnaz'a rezil olmamak için kendini kontrol etti ve Barış uzaklaşırken arkadan ona bakmamaya direndi.
"Arelya!" Elifnaz pastayı inceliyordu. Arelya ve Barış arasındaki bakışmaları ve çekimi görmemişti bile. Heyecanla el çırptı. "Pasta bir harika olmuş. Sen adeta hir sanatçısın."
"Teşekkür ederim Elifnaz."
"Eminim tadı da harikadır." Elifnaz pastadan uzaklaştı ve Arelya'ya döndü. "Zamanın var mı? İstersen bir kahve içelim. O kadar yol geldin."
"Olur."
Arelya Elifnaz'ı sevmişti. Üstelik belki tesiste biraz daha oyalanırsa Barış'ı görebilirdi. Ama görse ne olacaktı ki sanki? Kendini Barış'a kaptırmamaya çalıştı. Elifnaz ile beraber kafeteryaya çıktılar. Kahvelerini alıp cam kenarına oturdular. Kafeterya havadardı, tavandan tabana camla kaplı bir cephesi vardı. Arelya camdan dışarı baktığında çim sahayı ve antrenman yapan oyunları gördü. Aralarında Barış'ı seçmesi zor olmamıştı. Hafif yanmış ve platin sarısına dönmüş saçları güneş ışığının da etkisiyle parlıyordu.
"Burada çalışmanın eğlenceli yanı. Yedi yirmi dört antrenman yapan futbolcuları izlemek." Diye espiri yaptı Elifnaz Arelya'ya doğru eğilerek. Arelya kıkırdadı. "Sen de Galatasaraylı mısın Arelya?" Elifnaz merakla sordu.
"Futboldan hiç anlamam." Arelya dürüstçe konuşmaya karar verdi. "Ama ailem yedi kuşak Fenerbahçeli."
"Ah, anladım. Aileden yani. Seni de Galatasaraylı yapalım." Göz kırptı Elifnaz. Arelya gülümsemekle yetindi.
Sonra sohbete daldılar. Arelya onunla sohbet etmekten çok keyif almıştı. Amerika'da okulu yarım bırakıp bir cesaret pastane açmaya karar verme hikayesini anlattı ona. Elifnaz otuzlarındaydı ve o da ani bir kariyer değişikliği ile burada çalışmaya başlamıştı. Kendisi hep geç kaldığını hissetmiş, Arelya'nın bu genç yaşında yolunu çizmesine karşı hayranlığını gizleyememişti. Sohbet sırasında Arelya'nın birkaç defa telefonu çaldı. Arayanı görünce yüzü düştü. Ama çaktırmadı, telefonu sessize aldı.
"Önemliyse aç lütfen."
"Değil." Dedi Arelya hemen.
"Erkek arkadaşın falan mı?" Elifnaz muzipçe gülümsedi. Arelya kıkırdadı.
"Hayır, sevgilim yok."
"Anladım." Üstelemedi Elifnaz. Sonra kol saatine baktı. "Aa saat kaç olmuş?" Başını bu defa cama çevirdi. Mola vermiş gibi duruyorlardı. Oyuncuların bir kısmı çim sahanın çeşitli köşelerine yayılmış, sohbet ediyorlardı. "Artık kutlama zamanı. Sen de gelsene! Eminim bu mükemmel pastanın yaratıcısıyla tanışmak isteyecekler."
"Şey, bilmem ki?" Arelya kendini çıkıntı gibi hissetmek istemedi. "Siz kendi aranızda olun isterseniz?"
"Canım ne olacak? Gel lütfen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Tarifi | Barış Alper Yılmaz
FanfictionArelya'nın tutkusu her zaman pastacı olmaktı. Sonunda bir gün bu hayalini gerçeğe dönüştürdü ve pastanesini açtı. Ama hayallerini sürdürmek kolay olmayacaktı. Pastanesini geliştirmeye, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışırken planda olmayan bir şe...