Selam herkese 🙋♀️ beklettiysem üzgünüm ama hiç yazasım gelmedi o yüzden yazamadım.
Yazım hataları falan varsa belirtirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler.
Oy verip yorum yapın 🔪😡
Medya Chase Atlantic - slow down
İyi okumalar.
...
Endişeli bir şekilde ormanda ilerlemeye devam ediyordum. Cehennemden şanslı bir şekilde zarar görmeden çıkmayı başarmıştım belki ama bu her şeyin çözüldüğü anlamına gelmiyordu. Öncelikle bileğimi incitmiştim ve üstüne basarak ilerlemeye çalıştığım için şişip daha da ağrı vermeye başlamıştı. Ama önemli olan kısım bu değildi. Önemli olan kısım döndüğümde ne olacağıydı.
Kendimi düzgün bir şekilde açıklayamayıp bir de üstüne korkup kaçmamın işleri daha da kötü bir tarafa çevirdiğini düşünüyordum. Belki kaçmasam kendimi düzgün bir şekilde açıklardım ama kaçmam suçlu olduğumu kabullenip kurtulmaya çalışmışım gibi gözüküyordu. Döndüğümdeyse bu sebepten meleklerin beni hoş karşılayacağını düşünmüyordum. Tek umudum beni dinlemeleri ve kendimi açıklamam için bana şans vermeleriydi.
Olacakları düşünür bir şekilde ilerlerken adımın seslenildiğini fark etmemle kafamı kaldırıp etrafa baktım. Uzaktan gelen ses yüzünden sesi tam seçemesem de sesin geldiği tarafa doğru ilerlemeye başladım. Sesin geldiği tarafa ilerlememle, ismimle seslenip beni arayan kişinin Jimin olduğunu anlayıp beklemeden bende bağırmaya başladım.
"Jimin! Jimin bu taraftayım."
Jimin'in sessizliğe gömüldüğünü fark ettiğimde sesin nereden geldiğini seçmeye çalıştığını anlayıp olduğum yerde durarak tekrardan seslendim.
"Jimin buradayım bu tarafa gel."
"Jeongguk olduğun yerde bekle geliyorum."
Seslenmem sonuç verip Jimin'in beni duymasını sağlamıştı. Dediği gibi yerimden kıpırdamadan sadece onu beklemeye başladım. Zaten çok zaman geçmeden çalıların arasından çıkıp beni buldu. Hızlı bir şekilde bana ilerleyip sıkıca sarılmıştı. Bende aynı şekilde karşılık verip kollarımı etrafına doladım. Jimin'in bana sarılması sebebiyle incinen bileğime ağırlık yüklenmiş ve daha da sızlamış tökezlememi sağlamıştı ama bu şuan için önemli değildi. Benim için önemli değildi belki ama Jimin bunu hemen fark edip kollarını hızlıca etrafımdan çekti.
"Jeongguk neyin var yaralandın mı? Yoksa biri sana bir şey mi yaptı?"
Panikten dolayı irice açılmış çekik gözleriyle beni süzüyor, sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Benim için endişelenmesi kalbimde sıcacık bir his oluşturup yüzümde yumuşak bir gülümseme oluşmasını sağladı. Bu sırada da daha fazla paniklememesi için sorularını cevapladım.
"Merak etme kimse bir şey yapmadı. Koşarken ağaç köklerinden birini fark etmediğim için takılıp düştüm sadece. Bu sırada da ayağımı incittim. Endişelenecek bir şey yok." söylediklerimle beraber Jimin yere eğilip pantolonun parçalarını yukarı çekiştirerek bileğime bakmaya çalışmıştı.
Şişen ve moraran bileğimi gördüğü an gözleri biraz daha açılarak bana döndü. "Ne demek bir şey yok Jeongguk! Şu bileğinin haline bak birde hala üstüne basıyorsun. Çabuk şifacı meleğin yanına gidiyoruz. Daha da kötüleşip ağrı artmadan iyileştirsin bileğini." diye beni kısaca ayarlayıp kolumu yakalamış ve omzuna atarak bileğime verdiğim ağırlığı yapabildiği kadar azaltmaya çalışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil's Paradise | TK
FanfictionI fell in love with the devil, And now I'm in trouble. I feel in love with the devil, I'm underneath his spell. Semetae Ukekook