5

46 12 3
                                    

Televizyondan Ezel'in artık ezberlediğim repliklerinin sesi gelirken başımın belalarına  atıştırmalık hazırlıyordum. Bir yandan da yarım saat sonra maç başlayacağından elimi hızlı tutmaya çalışıyordum. Bir Allah'ın kulu da yardıma gelmediği için tepsiye bardakları yerleştirip içeceği de kolumun altına sıkıştırmıştım.

Salona girdiğimde ayağımın dibine düşen yastıkla dengemi korumaya çalıştım. Emir arkama saklandığından yastığın ona fırlatıldığını anlamıştım. Yakup Arda attığı yastığın isabetli bir vuruş olmadığını görünce, arkamdaki iki metre boyuyla saklandığını düşündüğü Emir'e dil çıkardı ve Fahri Kerem'in dizlerine yattı yeniden.

Elimdekileri ortadaki sehpaya koydum ve kumandayı alarak maçın oynatılacağı kanalı çevirdim. Arda'nın ayaklarına vurarak kendime yer açtım. Emir'de sırtını bacaklarıma yasladığında ilerleyen dakikalarda bu kadar sakin olmayacağımız biliyordum.

"İlk 11'e ne diyorsunuz?"

"Hoca yine bir şeyler deniyor ya, hadi hayırlısı."

Her zaman ki maç öncesi kritiği dolanıyordu ortamda. Bacaklarım arasında oturan Emir'i dürtüp bardakları gösterdiğim de iletimi alıp içecekleri bardaklara doldurmaya başladı. Ne de olsa en küçüğümüzdü.

"Hakem yine bizi biçmese bari."

"Amına koyayım, hepsinin garezi bize."

Arda ağzını bozduğunda Kerem, dizlerinde yatan çocuğun ağzına vurmuştu. Arda susup Emir'e elini uzattı ve bardağını aldı. Yatarken içemeyeceğinden biraz doğrulup tek kolunun üzerine verdi ağırlığını.

"Kaç kaç biter diyorsunuz?"

"2-1 biter diyorum abi."

"3'ün 1'ini alırlar."

"Arda!"

"Ne var be? Sen de başımıza hacı hoca kesildin."

Kerem, Arda'nın ağzını kapatıp baskı yaparak eski pozisyonuna geri döndürdüğünde maçı başlatan hakem, düdüğü de çalmıştı.

"Gazamız mübarek olsun beyler."

...

Geçen kırk beş dakikanın sonunda 2-0'lık skordan dolayı rahatlamış bir şekilde ikinci yarıyı izlemeye başladık. Gol sevinçlerimiz yüzünden yerlerimiz değiştiğinden yerde, bir kaç parça cipsin içinde oturuyordum.

Oyuncu değişikliğiyle ekranda gösterilen esmerle ekrana dikkat kesildim. Olduğu yerde birkaç kere zıpladı ve ellerini ovuşturdu. Dudaklarımda beliren tebessümü, çocukların arkamda oturduklarından görmediğini sanmıştım. Ta ki Arda eğilip, iki eliyle yanaklarımı kıstırana kadar.

"Semih'imin favori oyuncusu da çıkmış."

"Onana mı abi?"

"Aynen Onana, Emir saf mısın?"

Arda, Emir'le dalga geçerken ben de yanaklarımı kurtardım ellerinden. Kerem, Emir'i kayırırcasına kolunun altına aldı ve benle uğraşan çocuğun ensesine bir fiske attı.

"Uğraşma Emir'imle."

"Emir'in ha?" dramatik bir şekilde kanepeden yanıma kayarken koluma başını yasladı. İşaret parmağını kaldırarak yan yana oturan ikiliyi gösterdi. "Gördün değil mi Semih'im? Nasıl da pabucum dama atıldı."

"Arda yılışma ya. Kerem en çok senin tamam."

Kolumu çırpıp triplenen Arda'dan kurtulmaya çalıştım çünkü odağım başkaydı. Omzumdan iterek kalkan Arda, eski yerine geri dönerek kollarını önünde birleştirdi asık suratıyla.

Gönül SalıncağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin