Bölüm Müziği:
Skyfall-Adele
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Offf bir türlü olmuyor şu kumdan kale. Yardım eder misin bana?
-Ver kovayı. Bak kumu kovaya ağzına kadar dolduracaksın böyle. Sonra biraz kuma baskı uygula ve hızlıca kovayı ters çevir. Kovaya birkaç kez vur veee.. işte oldu. Böyle yapacaksın.
-Çok teşekkür ederim, çok güzel olduuu.
(Kız gülümsedi ve çocuğun yanağına heyecanla ve sevinçle ufak bi öpücük kondurup geri çekildi.)
Affedersin. O anki şeyle yani heyecanla şey pardon üzgünüm.
(Kız yaptığı karşısında afallamıştı, çocuk ise ondan beter haldeydi.)
-(Çocuk kekeleyerek..) Şey sorun değil. (Dedi ve utançla başını eğdi. Kızarmıştı.)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Alarmın sesi ile uyandım. Saate baktığımda ise işe geç kalmıştım! Hemen hazırlanıp ufak bi makyajla hızlı bir şekilde evden çıktım ve işe doğru yol aldım. Ofisime vardığımda rutin işleri tamamladım ve Yaren ile terasa çıkıp kahve içtik. Kendisinden Sancar'ların iletişim numarasını almasını istedim. Neyse ki hemen buldu. İşimize geri döndük ve numaraya yazmaya başladım.
0544... Numarasını Alp Bey olarak kaydettiniz.
-Merhaba Alp Bey, umarım işinizi bölmüyorumdur. Duruşma hakkında konuşmamız gerekiyor. Eğer uygunsanız saat 8 gibi Caselatte'de buluşabilir miyiz?
Alp'in anlatımından;
Telefonuma gelen bildirim sesi ile depodan çıktım ve gelen mesaja odaklandım.
0542..-Merhaba Alp Bey, umarım işinizi bölmüyorumdur. Duruşma hakkında konuşmamız gerekiyor. Eğer uygunsanız saat 8 gibi Caselatte'de buluşabilir miyiz?
Benimle buluşmak istiyordu. Gülümseyerek numarayı kaydettim.
0542... Numarasını Minik olarak kaydettiniz.
-Tabii Almira Hanım saat 8 bana uyar. Ayrıca işimi bölmediniz, size her zaman ayıracak bir vaktim vardır. Sizi ofisinizin önünde bekliyor olacağım.
Minik-Pekii o zaman ofisimin önünde bekliyor olacağım. Kolay gelsin. Hoççakalın.
-Görüşürüz ;)
Almira'nın anlatımından;
Telefonu kapattım ve işime döndüm. Aklıma mesaj gelince, yazdığı mesajı düşündüm. Bundan ne anlam çıkarmalıydım? Birkaç toplantıya daha girdikten sonra ofisten çıktım ve Alp Bey'i beklemeye koyuldum. Bir el omzuma dokununca şaşırarak yan tarafıma döndüm ve Bora ile göz göze geldim. Bora. Platoniğim ve düşmanım diyebilirim sanırım?
Bora-Ne bu haller kulede beyaz atlı prensinin gelmesini bekleyen prensesler gibi dikiliyorsun? Hayırdır?
-Bora yine başlama git başımdan. Kimi beklediğim seni ilgilendirmez.
Bora-Öyle mi diyosun? Bal gibi de ilgilendirir kızım. Kimi bekliyorsun bu saatte cevap ver.
-Vermezsem nolur??
Bora-Peki küçük hanım, sen bilirsin. Sırlarını ortaya dökünce yine böyle konuşabilecek misin görelim.
Bora kolumu tutup çekiştiriyordu. Kolumu ellerinden kurtarmaya çalıştıkça daha fazla baskı uyguluyordu. Canım yanıyordu. Tehditlerden bıkmıştım.
-Bora bırak yoksa kötü olacak çek ellerini üzerimden.
Bora-Çekmezsem ne olur ha? Söyle kimi bekliyorsun.
-Söylemiyorum git başımdan dedim ya.
Bora-Peki gidiyorum. Bak bakalım noluyo yarında herkes böyle yüzüne gülüyor mu.
Bora'yı kolundan tutup...
-Ne yaptığını sanıyorsun sen??! Yeter artık tehdit etmeyi bırak. Geçmişimide, geleceğimide, benide sal artık. Yeter!
Bora tam elini kaldırıp bana tokat atacakken bir el o eli yakaladı. Çok korkmuştum. Hala geçmişime takılıydım. O ipler hala boğazımdaydı...
Gelen Alp Bey'di ve Bora'nın elini tutup yüzüne bi yumruk savurmuştu. Bora yere düştü ve Alp yakasını tutup havaya kaldırdı. Boğazını sıkıyordu. Ben bırakması için yalvarıp elini tutarken o "Almira geri çekil." demişti. Pes etmedim. Şiddet bir çözüm değildi. Alp, Bora'yı tabiri caizse yere fırlatılmıştı. Damarlarından ve seğiren çenesinde öfkeli olduğu ortadaydı. Sonunda Bora'uı bıraktı ve arabaya yöneldi. Kapımı açtı ve arabay bindim. Bu yol Caselatte'ye gitmiyordu. Nereye gittiğimizi sorduğumda ise sadece susmuştu. Elleri direksiyonu o kadar sert kavrıyordu ki. Gevşemesi ve rahatlaması için slow bi şarkı açtım.
"You end I are just like children."
"We are always playing games."
"Even tough we love each other."
"I never said it's much the same."
(You End I- Barış Manço)
Şarkıya eşlik ederek dışarıyı izlemeye başladım. Bir süre sonra oda nakaratta benimle şarkıya eşlik etmeye başladı. Beraber şarkı söylerken araba bir sahil kenarında durmuştu. Aklıma gelen şey ile tebessüm ederek ona baktım. Arabadan indi, kapımı açtı ve nazikçe elimden tutup beni indirdi. Sahil kenarında yürümeye başladık. Bu an bana çocukluğumu hatırlatıyordu. Acı ama güzel olan çocukluğum... Uzun bir sessizlik oldu. Sessizlikten dolayı geriliyordum ki sessizliği ilk bozan o oldu. Bu anlarda geriliyordum. Rahatladım.
"Bilir misin sinirlenince sahilde yürüyüş yapmak ve tuzlu suyun kokusunu içine çekmek insanı sakinleştirir. Küçüklüğümden beri böyle yaparım."
"Bende böyle yapardım. Çok iyi geliyor insana."
Evet anlamında başını salladı.
"O herif neden senin canını sıkıyordu?"
"Kimi beklediğimi sorgulayıp durdu bende cevap vermedim ve sinirlendi."
"Anlıyorum. Sana aşık falan mı? Onu ne ilgilendirir kimi beklediğin."
"Aslında iki yıldır bana aşık olduğunu söyleyip duruyor. Bilmiyorum. Ondan hoşlanmıyorum. Bana birisini anımsatıyor..."
"Derin bir konuya değindim değil mi? Üzgünüm yaşadıklarını hatırlatmak istemezdim"
"Sorun değil alıştım."
Bana baktı ve gülümsedi. Ona baktım ve gülümsedim. Bu acı bir gülümsemeydi.
"Biz önceden karşılaştık mı? Çok tanıdık geliyorsunda."
"Bilmiyorum toplantılarda görmüş olabilirsiniz."
"Haklısınız, sanırım öyle."
Başımı salladım. Biraz daha yürüyüp sohbet ettikten sonra orada oturup dava hakkında konuştuk. İşimiz bitince arabaya bindik. Eve yaklaştık. Arabayı durdurdu ve bana dönerek bir soru sordu.
"Yanlış anlamazsanız Instagramınızı alabilir miyim rica etsem?"
"Tabii"
Instagramımı verdim ve teşekkür ederek arabadan indim. Yorgunluktan ölmüştüm ve kıyafetlerimi giyinip yatağa girmiştim. Bir bildirim geldi.
@alp_sancrr7 sizi takip etmek istiyor.
Gülümseyerek kabul ettim.
@alp_sancrr7 size bir mesaj gönderdi.
@alp_sancrr7: iyi geceler avukatım :)
@almira_krhnn77: iyi geceler müvekkilim :)
Telefonu kapattım ve uykuya daldım.