Serin bir havada, kayaya çarpan dalga sesleri oldukça fazla çıkıyordu. Uçurumun kenarındaydı Hyunjin, gökyüzünde ki yıldızlara bakıp bir yerlere dalıyordu hep.
Gözlerini kapatmışken, gelen sesle arkasına baktı.
"Sevgilim.."
Dedi Yongbok ona doğru yürürken. Hyunjin şok olmuş bir şekilde bakıyordu karşıda ki manzaraya.
"Özlemedin beni? Neden sarılmıyorsun bana?"
Hyunjin'in gözleri dolmuştu, ne yapacağını ne düşüneceğini bilmiyordu. Son 1 yıldır sürekli başına böyle şeyler geliyordu. Sürekli Yongbok yanına geliyordu. Bir şeyler söylüyordu, Hyunjin tam ona dokunacağı zaman duman olup kayboluyordu.
Tekrardan öyle olmuştu..
"Yongbok." Dedi Hyunjin sesinin titremesine engel olamazken.
"Neden kurtarmıyorsun beni? Neden gelmiyorsun yanıma? Ne kadar acı çekiyorum biliyor musun?"
Yongbok'un artık ezeberlediği sözleri gene duymaya başladı. Her geldiğinde bu sözleri bu cümleleri aynı şekilde tekrar ederdi.
"Nerdesin Yongbok.. bana 7 yıldır bu acıyı neden sürekli tekrar ediyorsun, acım birazda olsun dinmişken neden son 1 yıldır sürekli seni görüyorum?" Göz yaşlarının arasında konuştu hyunjin.
"Elimi tut sevgilim, seni olduğum yere göndereceğim. Ancak dikkatli ol yoksa beni sonsuza kadar kaybedebilirsin."
1 yılın ardından ilk defa Yongbok yeni bir cümle eklemişti sözlerine. 'Dikkatli mi olması lazımdı? Yoksa onu kayıp mı ederdi?' Hyunjin hiç bir şey anlayamıyordu. Kafası çok karışmıştı.
Ayağa kalkarak yavaşça elini yongbok'un eline uzattı. Dokunduğu gibi Yongbok beyaz bir dumana dönüşüp esen rüzgarla beraber kayboldu.
Hyunjin elini yumruk yapmıştı, yere çöktü. Ne yapacağını bilmiyordu, ne yapması gerektiğini. Yongbok ölmemiş miydi?
Hayır bu saçmalık olurdu, 7 yıl önce evrenler arasında ki savaşa birlikte mücadele etmişlerdi. Ve yongbok o gün beyaz kanatları ile sevgilisini korumak için can yakan zehirli okların önüne geçmişti, zehirli oklardan hiç kimsesinin kurtulma ihtimali yoktu.
Kısacası,Sevgilinin kollarında can vermişti Hava prensi..
Hyunjin ayağa geri kalkarak uçurumun sonuna kadar yaklaşmış daha sonra elini şıklatarak, havaya kalkmış yavaşça ve etrafında dönmeye başlamıştı.
Her elemente özgü sihir vardır. Ateş, hava, toprak ve su..
Ateş elementinden olan varlıklar, volkana yakın yerde yaşar ateşin verdiği sıcaklık ile yaşarlardı.
Hava elementinden olan varlıklar, gökyüzünde, bulutların arasında rüzgarın verdiği huzurlu hava ile yaşarlardı.
Toprak elementinden olan varlıklar, Ormanda, ağaçların arasında. Perili hayvanların arasında avlanarak yaşarlardı.
Ve,Su..
Su elementinden olan varlıklar, Evrenin en güçlü Varlıklarıdır. Yeryüzüne çıkabilirler. Evrenine verdikleri güven ile tanınırlar. Okyanusun derinliklerinde yaşarlar.
Su elementi 'Gerçeğin aynası' diye bilinir..
Suya bakarsan gerçeği görür duyar ve hissedersin. Su sana doğru kapıları açar. Su seni yönlendirir. Su seni hapsetmez, Su sana yeni bir hayat verir.
Su ayna gibidir. Suya bakarsan, kendi yansımanı görürsün. Ama suyun derinliklerine bakarsan,
Gerçeği görürsün, gerçek görüldüğünde, duyulduğunda ve hissedildiğinde.. bütün büyüler bozulur, yalanlar kalkar, kayıp olan her şey geri gelir. Eksik kalmaz anılar, geri gelir hepsi. O zaman anlarsın dolu dolu yaşamadığın geçmiş yılları öldürdüğünü. O zaman anlarsın anılar olmadan bir hiçliğin olduğunu, o zaman anlarsın..
Sevgi olmadanda yaşayabildiğini, mutluluk olmadanda güçlü kalmak için mücadele ettiğini. Yıkılma diye titreyen dizlerinin üzerinde zorla durduğunu..
Her evrende, içe değil dışa bakılır. Tıpkı güzel varlıklara saygı gösterip, kötü ve çirkin varlıkları öldürdükleri gibi.
Hayır, hiç bir varlık çirkin değildir. Hepsi tanrının kuludur. Onları tanrı yaratmıştır. Ancak bu sizin çirkin düşüncenizdir. Bir çiçeceğe bakarsın onu güzel bulursun seversin, sularsın. Ama zamanla ilgin azalır, sevgin azalır. Ona bakmazsın sulamazsın. Ve çiçekte çürür. Çürüyen çiçeğe iğrenç gözlerle bakarsın. Sevmezsin atarsın. Ama o çiçek senin sevginden, ilginden mahrum kaldığı için dışı çürümüştür. O aslında hâlâ aynı çiçektir.
Çirkin değil, sen öyle görüyorsun. Unutma ki neye nasıl bakarsan öyle anılır.
Belkide onca zamandır çirkin, kötü kalpli iğrenç dediğimiz cadılar bile iyi varlıklardır. Hm?
Belkide gerçekten iyi varlıklardır, ama siz onları dış görünüşü yüzünden yargıladığınız için, güzel olan içleri çürümüştür, sevgi kalmamıştır merhamet kalmamıştır. Onları istemediğiniz gibi sizleri istemiyorlardır.
Belkide istiyorlardır, lakin sadece yargıya maruz kalmak istemedikleri için, herkesten uzakta yaşayıp uzakta kalıyorlardır.
Kırdığın kalp eski haline dönemez. Onu birleştirmek için bir sürü parça ararsın. Ama küçük bir parçası hep en derinlikleri düşmüştür. Asla bulamazsın o parçayı asla birleştiremezsin tamamlayamazsın o kalbi. Çok çabalarsın, ilgi verirsin geri düzelmesi için her şeyi yaparsın. Lakin düzelse bile eskisi gibi olamaz, eskisi olmaz. Bambaşka biri olur. Tanıyamadığın birine dönüşür o kalp.
Kırılan bir bardak eski haline dönemez yapıştırırsın, düzeldi sanarsın. Su doldurursun, ama hepsi geri dökülür bardağın içinde. Sağlam bir bardak olsa bile bu sefer üstünden taşardı sabrı bittiğinde, artık kırılmaya gücü kalmadığında.
Ama onu tamamen kırıp yapıştırırsan, kırık olarak kalır. O bardağın kenarından kırık cam parçalarının kenarından akar dışarı doldurdukların. Ve sen o bardağı doldurdukça en sonunda dayanamaz bir daha düşer. Ve asla eskisi gibi olamaz artık yapıştıramazsın bile.
C.Y.R.X gezegeninde sadece 4 element bulunur.
Galakside sayamayacağın kadar evren var. Ve her evrendede kendine ait elementler. M
Yine ben yine bambaşka bir fic, aklımda bir şeyler var okunursa çabucak bölüm atacağım
Okuyup ou verenlere ve yorum yapanlara
Kalp kalp kalpŞUNA BAKIN ÇILDIRMALIK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
}reunion{ /Hyunlix
FantasyC.Y.R.X gezegeninde Su elementin savaşçısı Prens Hwang Hyunjin 7 yıl öncesinden Hava elementinden olan sevgilisi Lee Yongbok'u savaşta kaybetmiştir. bir Kehanete göre; Ölen birisi, ya yıldız olup sonsuza kadar galakside kaybolur. Yada Tekrardan ba...