0.2

88 19 128
                                    

"Adamların suni çimi şimdiye kadar gördüğüm tüm çimlerden daha çim. Bir de bizim halı sahaya bak lan. Sanki Suriye 4. lig de oynuyoruz amına koyayım."

Semih'in sözleriyle yeri kramponumla eşeledim. Suni çim olduğunu yeni fark ediyorum, çok gerçekçi.

Şuan Jude Abi'nin daveti üzerine okulumuzun futbol takımıyla antreman yapmak için ilk kez ayak bastığımız bu sahada bekliyoruz ama onlar henüz gelmedi. Üst sınıflar bizden iki ders saati fazla görüyordu ve onları beklememizin ikinci saatine yavaştan giriş yaptık.

"Abartma olm çim işte. Bizim Deutschland'da çim yapay yoktu."

Gergin olduğum için dudaklarımı dişlemekle meşgul olmasam Kenan ve Semih'in konuşmasına dahil olmak isterdim. Bugün ki performansımız, hakkımızda ki görüşlerini tamamen etkileyecektir bu yüzden hiç uyuyamadığım bir gece geçirdim ama bizimkilerin keyfi benimkinin aksine gayet yerinde görünüyordu. En yakınımda olan Semih'in ensesine bir tane yapıştırdım, o da hiç garipsemeden benim enseme vurdu ve "he?" dedi.

"Oğlum hiç mi gerilmiyorsunuz la? Ben mi abartıyorum?"

"Yok ben kendime güveniyorum. Tayfur'dan el aldım."

İç çekerek ayağımdaki topu itekleyip çim sahaya oturdum. Yüzümü ellerimin arasına alıp dişlerimin arasından gergin bir nefes verdim. Kenan, bacağımı 'kendine gel' manasında dürttü ayağıyla.

"Sen gülmeyince, bünye alışık değil ben geriliyom. Hepimiz buna çalışmıyo muyduk? Firstimiz var işte."

"Fırsat lan o."

"Tamam, firssıtımız var işte."

Başımı kaldırıp onlara baktım, daha doğrusu Kenan'a çünkü Semih üst sınıflar gelmeden yemeğini bitirme derdinde ve yarım ekmek döneri dört koca ısırıkta bitirirken bize bakmıyordu.

Uzunca bir süre çiğnedikten sonra en sonunda lokmasını bitirdi ve oldukça düşünülmemiş ama etkili bir "Hazırız oğlum" geveledi.

"Hazır mıyız? Hocalar da gelecek, Mourinho hoca çok sert biliyorsun. Bir kere beğenmezse buraya son gelişimiz olur."

Sesim neredeyse titreyecekti. Semih ayranını da döneri ile aynı zamanda bitirerek eşsiz bir başarı gösterip kafasını hafif yana eğdi ve göz kırptı.

"Sen rahatta kal yavru kartal. Beğenecek."

Seslerinde ki rahatlık ve kendine güven biraz olsun nefes aldırdı. Yanaklarımı şişirdim ve ayağa kalktım.
"Yok," dedim kendi kendime. "Bu böyle olmayacak. Yüzümü yıkayıp geliyorum."

Semih'in sesi hala kulaklarımda çınlarken, içimde büyüyen stresi atmak için yanlarından sessizce ayrıldım. Adımlarım beni soyunma odasına doğru götürdü. Kalbim hızla çarpıyor ve şu an sakinleşmek için oylanmaya ihtiyacım var.

İçeri girer girmez, lavabonun başına geçip soğuk suyla elime yüzüme su çarptım. Su, ısınan suratımın hararetini bir nebze olsun hafifletirken, aynada kendime baktım. Gözlerimdeki endişeyi ve heyecanı görebiliyorum, çok belirgin. Derin bir nefes alarak omuzlarımı gevşettim ama içimdeki düğüm bir türlü çözülmüyor ve üstesinden nasıl gelirim bilmiyorum.

Gözüm, henüz üzerinde kimsenin adı yazmayan formalara takıldı. Birkaçında öylesine göz gezdirirken 15 numaralı formayı elime aldım ve parmaklarımın arasında dolandırdım. Kumaşın dokusu, daha önce üzerimdeymiş gibi tanıdıktı. Boş soyunma odasında kendime mırıldandım, "Bu benim formam olacak."

Tam o sırada, kapı açıldı ama oraya dönmedim. Üzerimden atamadığım gerginliğim yüzünden bizimkilerin şakalarını algılayacak kadar zihnim açık değildi zaten. Konuşmalarına eşlik edecek gücü kendimde bulamıyorum, bu yüzden kendime gelmek ve stresimle basa çıkmak için iki elimle birden yanaklarıma hafif hafif vurdum ve kendime bir teselli cümlesi atfettim.

5:15 | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin