0.4

50 14 57
                                    

Zar zor kazandığımız zeferimizi kutlarken hava canlandırıcı bir enerjiyle doluydu ve hepimiz tatlıcıya doğru yol aldık. Kaybeden takım söz verildiği üzere Kerem abinin elinde baklava tepsilerinin parasını birleştirmişti. Kerem abinin parayı uzatırken eli titriyordu. Sırıtarak üçüncü baklavasını afiyetle yiyen Kenan'ı dürtükleyip, başımla işaret ederek Semih'i gösterdim.

Kenan lokmalar arasında, Barış abinin onun için özel aldığı tatlı tabağını nefessiz yiyen Semih'e bakarak "Semih patlıcan olmus," dedi. Semih'in yanında oturan Barış abi, haksız hakem kararlarıyla ilgili bir şeyler mırıldanırken Hakan abiden enseye bir tokat, sonra da Brahim abiden kıs kıs bir gülme kazandı.

Kenan'ın elinden yemek için elini uzatmakta olduğu baklavayı kapıp, gariban ekmek kemiren köpek gibi tatlısını yiyen Semih'in yanına gittim.

"Al oğlum lan, kurudun. Kesmez seni o."

Elimdeki baklava dilimini Semih'e uzattığımda gözlerinde baklavaya karşı yaldızlı kocaman bi tutku göründü. "Yok bu güzel de, alıyım yine de ben."

"Bok da sürdürmüyorsun kendine he.'

"Valla kendim için değil olm. Bu kesti beni," dedi ve elimden baklava dilimini alıp karşısında oturarak telefonla oynayan Barış abiye doğru uzattı. "Barış, aç ağzını." Barış mı?
Barış abi Semih'in söylediğini ikiletmeden yaparak baklavayı onun elinden tek lokmada yedi ve dolu ağzıyla sarbısızca bir şeyler geveledi. "möthöş böşöy"* (müthiş bi' şey)

Ne ara abileri bir kenara bırakacak kadar samimi olduğunu düşündüğüm ikiliye ağzım açık bakarken "Abi... Afiyet olsun," diyebildim. Barış abi de ağzı dolu olduğu için minnettar bi baş sallamasıyla beni uğurladığında yerime döndüm. Bu ikili bende diyecek söz bırakmıyor.

Semih'in diğer yanında oturan Kerem abi sandalyesinde arkasına yaslanmış, kollarını kavuşturmuş, Kylian abinin golü ofsayt olmasaydı maçın nasıl farklı sonuçlanabileceğine dair bir şeyler söylüyor ama hiç umrumda değil şuan, beşinci baklavamı gömüyorum.

Kazanan tarafta olarak keyfimiz gayet yerindeydi. Kenan ve Jude abinin arasına oturdum, bedava tatlının sefasını sürüyorum. Belki bedava olduğu içindir, bilmiyorum, hayatımda yediğim en güzel baklavaydı ve her ısırıkta memnun bir mırıltı çıkarıyorum. Brahim abi de sandalyesinde arkasına yaslanmış, iyi bir liderin galibiyetimizin sırrı olduğuna dair bir şeyler anlatıyor ama yine, onu da dinlemiyorum.

Önüme yumuşak bir şekilde bırakılan peçetelik yüzünden irkilecek kadar tabağıma dalmışım. Jude dirseğini sandalyesinin kolçağına dayamış, çenesini elinin arasına almış, peçeteliği tekrardan al anlamında bana doğru ittirirken iki kaşını kaldırarak bana bakıyordu.

Çok değil, sadece bir kaç saat içinde olanları hatırlayınca yüzüm yandı ve başımı eğip peçeteyi aldım utançla. Gözlerim, ister istemez onun tabağına kaydı. Bir porsiyon baklava hiç dokunulmadan duruyor, bir tane bile yememişti.

Dudaklarımı silmenin ortasında durdum ve Jude abinin yemediğini başka kimsenin fark etmediğinden emin olmak için etrafına bakındım. Kenan ve Semih, baklavanın mı yoksa künefenin mi daha iyi bir tatlı olduğu konusunda yoğun bir tartışmaya girmişlerdi ve masadan tamamen kopuklardı. Brahim ve Vini abi zaferin tadını çıkarmakla o kadar meşguldü ki başka hiçbir şeyi fark etmemişti.

Son lokmamı da yutup öne doğru eğildim, sesimi sadece Jude abinin duyabileceği kadar kısık ayarlamaya çalıştım. "Abi neden yemiyorsun? Beğenmedin mi?"

Jude abi bana baktı, omuz silkmeden önce ne diyeceğini düşünmek için uzun sayılabilecek bir süre harcadı. "Ben... şerbetli tatlı sevmiyorum ya."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 5 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

5:15 | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin