4

18 3 0
                                    

Enseme kadar uzanan kıvırcık saçlarım, ağlamaktan şişmiş gözlerim ve bir anda almış olduğum ilgi ile kızarmış yanaklarıma bakıyordum. Yaşanan olayları dedeme nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyordum. Dedemin peşime taktığı şoförün, Mingyu gördüğü için beni takip etmemesi her şeyin daha karmaşık hale gelmesini sağlıyordu. Belki diye düşünüyordum belki şoför beni Mingyu'nun elinden alsaydı dedem bu duruma daha ılımlı olacaktı.

Bana sarılması ile daha çok ağlamıştım. Beni kucaklayarak arabaya binmiş arabada bile sarılmaya devam etmişti. Ne olduğunu, Mingyu'nun kim olduğunu ve bana neden saldırdığını sormadı. Beni arabadan indirdiğinde şiddetli ağlamam kesilmiş yerini iç çekişlere bırakmıştı. Elimi tutarak beni rezidansa yönlendirdi. Uzun alfa arkadaşıyla birlikte gelmiş olduğumuz dairenin önünde kapının açılmasını bekliyorduk. Kapı uzun boylu, kalıplı bir alfanın açması ile kendimi buraya yabancı hissetmeye başlamıştım.

Kapıyı açtığında bağıracak olup beni gördükten sonra susan alfa geri çekilerek eve girmemizi bekledi. İçeri girdikten sonra Soobin'in abisinin eğilip bağcıklarımı çözmesi ile ayakkabılarımı kolayca çıkardım. İlerledikçe görmüş olduğum ev, bir daireye göre kocamandı. Boydan bir camın olduğu salonda krem koltuklar bulunuyordu, biraz ilerde hemen mutfağın olduğunu düşündüğüm bir kapı vardı. Dış kapının olduğu koridorun karşısında ise başka bir koridor vardı. Belimden hafifçe ittirilmem ile salona yürüdüm ve Soobin'in abisinin yanına oturdum.

Yaklaşık on dakika olmuştu. Fakat kimse konuşmuyordu galiba buraya getirilmem yanlıştı. Kalkmam gerekiyordu. Telefonumun nerede olduğunu bulmam ve dedeme haber vermem gerekiyordu.

"Hyung, tuvaleti kullanabilir miyim?"

Ağlamaktan kısılmış sesimle, yanımda oturan Taehyung'a dönmüştüm. Yüzümü inceleyen gözleri bir süre çiçeklerimde dursada koridorda ki ikinci kapının tuvalet olduğunu söylemişti. Şuan ise tüm olaylar gerçekliğini yitirmişti, sadece utanıyordum. Mingyu'u kışkırtmış, bana saldırmasına sebep olmuştum. Bu olay yüzünden kafede karışıklık çıkmış Soobin'in abisi yaralanmıştı belki de. Kapının tıklatılması ile aynada ki gözlerim kapıya döndü.

"Jungkook, iyi misin?"

Galiba uzun bir süredir tuvaletteydim. Her şeyi düşünmek ve kendimi utançtan yerin dibine sokmam uzun bir süremi almıştı demek ki.

"Ah, geliyorum hyung."

Duyduğum ses kurdumu heyecanlandırırken benim telaş yapmama sebep olmuştu. Lavabo tezgahında bulunan sabunluğun yere düşmesine sebep olmuş, onu kaldırmaya çalışırken de kafamı tezgaha çarpmıştım. Bu sırada çıkardığım seslerle, Taehyung kapıya daha çok vurmaya başlamıştı.

Nefes nefese açtığım kapıyla beni baştan aşağıya süzdükten sonra lavaboyu incelemişti. Boyumun ondan en az on santim kısa olmasından dolayı kafamı kaldırarak bakıyordum.

"Şey, hyung bir şey mi oldu? "

"Ah, hayır yemek hazırlayacaktıkta, canının çektiği bir şey var mı diye sormaya geldim. "

Eliyle ensesini kaşırken sorduğu soru ile kurdumun feromon yaymasına daha fazla engel olmadım. Bunu kontrol edemiyordum, sürekli bastırıcılar ile kontrol ettiğim kurdumu ilaç olmadan idare edemiyordum. Bir anda etrafımızı saran hafif şeftali kokusu ile omzundan geriye itilmiş, lavaboya geri sokulmuştum.

"Ne yapıyorsun Jungkook. İçeride iki alfanın daha olduğunu bilmiyor musun? Daha dikkatli olmalısın.

"Hyung, b-ben.."

"Feromonlarını kontrol etmelisin. Odaklanmaya çalış nasıl yapılacağını sana öğreteceğim. Şimdilik odaklan ve feromonlarını geri çektiğini düşün."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Lost - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin