Laura ve Sierra Hogwarts Ekspresi'nin önünde heyecanla bekliyorlardı.
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük okulunda kızlar için altıncı yıl başlıyordu.
Hayatlarında hiçbir değişiklik olmasa da her dönem başı trene binmeden önce ne yapacaklarını konuşurlardı.
Sierra “Ben bundan sonra binada olan bütün partilere katılacağım.”
İkisi de bunun asla gerçekleşmeyeceğini biliyordu. İlk olarak okul başladığı anda kitaplara gömülecek dış dünyayla iletişimi keseceklerdi. İkincisi ise abileri partilere girmelerine izin vermezdi.
“Bunu başarabileceğimizi sanmıyorum Sierra daha kolay bir hedef bulmalıyız.”
“Her neyse hadi oturacak bir yer bulalım.” Kızlar zor olsa da bir yer bulmuşlardı.
“İnanamıyorum ya yan kompartımanda Çapulcular var, yolculuğu zehir edecekler.”
“Çok ses çıkarırlarsa Lupine söyleriz. Kafana takma otur hadi."
“Black evden kaçmış duydun mu?”
“Duydum, o evden kaçmak büyük cesaret ister biliyorsun buna rağmen hiç tereddüt etmedi.”
“Benim annemde Walburga olsa bende tereddüt etmem. Bazen annelerimize haksızlık ediyoruz biliyorsun değil mi? Bize hak ettiğimizden daha iyi davranıyorlar.”
“Biliyorum ama yine de üzücü bir durum kavga etseler de ben onun evi terk edeceğini asla düşünmezdim. Mezun olunca aramıza tekrar döner diyordum.”
“Ben bizi terk edeceğini hep biliyordum. Artık biz onun arkadaşları değiliz.”
Sirius Black Gryffindor binasına seçildikten sonra eski arkadaşlarıyla bağını koparmıştı. Laura birazda buna mecbur bırakıldığını bilse de ona kırgın olmaktan vazgeçemiyordu. Bazen Sirius ile aynı binada olsa nasıl bir hayat yaşayacaklarını düşünürdü. Büyük ihtimalle Sirius çocukluk arkadaşları gibi olacak safkan olmanın gururunu sonsuza dek yaşayacaktı.
Aslında bundan oldukça emindi Sirius Black Gryffindor binasına seçilmeseydi kan haini asla olmazdı.
“Bunu niye okula getiriyorsun?” Laura düşüncelerinden ayrılarak arkadaşının elindeki küçük kutuya baktı.
“Evde bıraksam ailem kesin bulurdu.” Kutuyu çantasının içine sıkıştırdı.
“Bana hala mektuplardaki üçüncü kişiyi söylemedin.”
“Dedim ya çok uzaktan bir akrabamıza yazdım diye, hem çok küçüktüm onu yazdığımda bilmen bir şey değiştirmez.”
Laura Catherine Bletchley âşık olduğu üç erkeğe aşk mektubu yazmıştı. Aslında bu mektuplar sandığınız gibi yazdığı kişilere vermek için değil, onlara karşı duyduğu sevgiyi bitirmek için yazılmıştı.
İlk başta işe yaramayacağını düşünmüştü ama zamanla duyduğu sevgi bir şapka kutusunda unutulup gitmişti.
Bir kişi dışında Benedict Nott
Laura onu unutamama sebebini çocukluğundan beri yanında olmasına bağlıyordu. Sierra yanlışlıkla kutuyu bulmadan önce bu sırrı bir tek kendisi biliyordu. Arkadaşını ne kadar kandırmak istemese de mektup yazdığı bir çocuk hakkında yalan söylemişti.
Üçüncü sınıfta yüzüne bile bakmaması gereken bir çocuktan hoşlanmıştı.
James Potter
Ona karşı yazdığı mektup hayatını bitirebilirdi. O yüzden en yakın arkadaşına bile kim olduğunu açıklamamıştı.
“Laura benim şu kol saatini abime vermem gerekiyor.” Arkadaşını onayladıktan sonra kompartımandan çıkmışlardı.
Koridor kalabalıktan geçilmiyordu, anlaşılan herkes yazın ayrı kaldığı arkadaşını bulmaya çalışıyordu.
Laura tam ilerleyecekken karşıdan gelen birinin onu itmesiyle yere düştü. Kalkmaya çalışırken ezilmemek içinde çaba gösteriyordu.
“Laura iyi misin?Aptal Potter gittiği yere bakmıyor.”
En azından bir özür beklediği için etrafına baktı, ama anlaşılan James Potter her zamanki gibi kabalığını konuşturarak ortadan kaybolmuştu.
“İnsan bir özür diler ya.”
Saati geri verdikten sonra kompartımana geri dönmüşlerdi. Elini cebine attıktan sonra gelen kâğıt parçasıyla kaşlarını çattı. Daha öncesinde kâğıt olmadığına çok emindi.
Yatma saati geldikten sonra Astronomi kulesine gel
J. P
Umarım güzel yazmışımdır. Beğenmediğiniz bir yer varsa lütfen bana söyleyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felicity | James Potter
Fiksi PenggemarLaura Catherine Bletchley yıllar önce sevdiği üç erkeğe aşk mektubu yazmıştı. Bu mektupların hiç ortaya çıkmayacağını düşünüyordu ama bir gün gizemli bir kişi tarafından mektuplar sahiplerine ulaştırılmıştı. Laura ya kaderine razı gelerek herkese re...