4

593 20 2
                                        

"Lütfen, beni yeme canavar. Hem benim etim lezzetli değil ki. Git Jimin'i ye o çok yaramaz bir çocuk."

-Taehyung-

"Ama ben seni seçtim, güzel oğlanım."

Ellerimin altında titreyen

beden kendini iyice kasmış, korkusunu açığa çıkartmıştı. Ne yapacağını görmek istediğim için ellerimi gevşekçe sarıyordum beline. Burnuma dolan kokusu iyice saçlarına yaklaşmama neden oluyordu. Gözlerimi kapatmış derince nefes alıp verirken beklemediğim bir şey olmuştu. Hızlıca kollarımın arasından çıkmış, burnuma doğru sert bir yumruk atmıştı. Geriye doğru adımlayıp elimi burnuma götürmüştüm.

"Açıkçası böyle bir hareket beklemiyordum jungkook"

Tepkilerimi dikkatlice izleyen ceylan gözlere hiç hareket etmeden bakıyordum. Ellerini yumruk yapmış benden gelecek atağı bekliyordu. Bu durum hoşuma gitmedi diyemem. Bu dünyadan kendisini az da olsa koruyabiliyor olması hoşuma gitmişti. Adımlarımı onun için hazırladığım yatağa atıp oturdum.

"Bu yaptığınız bir suç. İnsan kaçakcılığı, mafya, pislik, böbrek hırsızı..."

"Hop hop bir dur bakayım jungkook. Burası bir depoya ya da ameliyathaneye benziyor mu?"

Konuşurken aynı zamanda gülmemek için direniyordum. Görünüşü, konuşma tarzı, minimal bedeninin altında güçlü bir karakter vardı.

"Nerden bileceğim aşağıda öyle bir yerlerin olmadığını?"

"Beni takip et"

Oturduğum yerden kalkıp koridora çıktım. Ayak seslerinden beni takip ettiğini anlamıştım. Ellerimle kapıları gösteriyor bana inanması için içlerini bile gösteriyordum. Onun bulunduğu katı bitirdikten sonra merdivenlere doğru ilerleyip aşağıya indim.

"Burası da salon jungkook. Aşağıda spor salonu kütüphane ve küçük bir sinema salonu var. İstersen oralara da gidelim ama acıkmışsındır diye düşünüyorum. Yemek yiyelim."

Jungkook yemek yemeye bayılırdı. Bunu çok iyi biliyorum. Yetimhaneye sürekli çikolatalar gönderirdim. Müdüre hanım da isteğimi kırmaz gönderdiğim yiyecekleri çocuklara dağıtırdı. Hayret gözlerle evi süzerken yemek kelimesini duyunca odak noktası ben olmuştum. Sanki ev ona aitmiş gibi mutfağa ilerlemiş yemek masasına oturmuştu. Ben de onun çaprazına masanın başına oturmuştum. Bizim oturmamızla yardımcılar masayı yavaş yavaş doldurmaya başladı. Jungkook uyumlu gözükse bile yemek konusunda seçici birisiydi ve ben de onun her tadı bilmesi için dünya mutfağından yemekler hazırlatmıştım. Her gencin olduğu gibi onun da ilgisini pizza çekmişti.

"Yemeye başlayabilirsin jungkook. Afiyet olsun."

Elini pizzaya doğru uzatmış daha sonra bana bakmıştı. Gözleri ben ve pizza arasında gidip geliyordu.

"Nerden bileceğim içinde zehir olmadığını."

Sinirle gülüp elindeki pizzaya uzanıp koca bir ısırık aldım. Ağzımdaki pizzayı tamamen çiğneyip ağzımı açarak yuttuğumu gösterdim.

"Kalbim atıyor, hala yanında oturtabiliyorum. Demek ki içinde zehir yok bebeğim."

Kuşkulu ama tatmin olmuş bir şekilde pizzadan ısırık aldı. Onun yediğini görünce ben de tabağımı doldurarak yiyordum. Hala daha beklediğim soru ondan gelmemişti "neden burdayım?" Bunu sorar diye düşünüyordum ama o yemeğini iştahla yiyordu. Daha fazla bekleyememiş çatalımı bırakarak ağzımı peçeteyle temizlemiştim. Yemeğini yerken bir anda göz yaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Olduğum yerde sandalyemi ona doğru yaklaştırıp ellerimle yüzünü avuçladım. Yüzünü ellerim arasından çekmeye çalışsada sıkıca tutuyordum.

"Neden ağlıyorsun çocuğum?"

Sorumu sormamla ağlaması iyice şiddetlendi. Sandalyesini geriye doğru itekleyip masadan kalktı. Bana bakmadan ilerlemeye başlamasıyla arkasından seslendim. Duymamazlıktan geldiği için tekrardan adıyla bağırdım. Görmemezlikten gelinmeye tahammülüm asla yoktu ve jungkook bunu dibine kadar kullanıyordu.

"JUNGKOOK MASAYA GERİ GEL VE İZİN ALARAK KALK"

Daha yeni beni tanımaya başlayacaktı ve onu korkutmak istemiyordum. Derin nefes alarak yerimden kalkıp peşinden ilerledim. Dış kapıyı zorlayıp açmaya çalışıyordu.

"GİTMEK İSTİYORUM. BURASI BENİ KORKUTUYOR EVİME DÖNMEK İSTİYORUM."

"senin evin burası bebeğim."

söylediğim şey onu daha çok korkutmuştu galiba. Ağlamaları çığlıklara dönüşmüş olduğu yerde kafasını iki yana sallıyordu. Kollarımı ona doğru açarak ilerledim. Ne kadar çırpınsa da koltuk altlarından tutup onu kucağıma aldım. Saçlarını okşayarak ilerlemeye başladım.

"Kabullenmesi zor olacak biliyorum ama yeni hayatına alışmaya çalış bebeğim. Sana çok iyi bakacağım istediğin sevgiyi, ilgiyi, tatmin duygusunu sonuna kadar tadacaksın. Baban, abin, öğretmenin, yol arkadaşın olacağım. Şimdi biraz uyu günün stresini üstünden at. Yarın istediğin kadar soru sorabilirsin bana."

Saçlarına öpücük kondurup dikkatli bir şekilde merdivenleri çıkarak odasına girdim. Yorganını kaldırıp ağlaması devam eden bebeğimi yatağa yatırdım. Üstünü örtüp mis kokulu saçlarına öpücüklerimi bıraktım.

"İstediğin bir peluş var mı güzelim benim?"

Jungkook bir eşyaya sarılmadan uyuyamıyordu. Hele ki yumuşak peluşlara bayılırdı. Hıçkırıkları devam ederek eliyle yukarıdaki tavşanı gösterdi. Peluşu alıp ona doğru uzattım. Işıkları kapatmadan odadan çıkıp kapısını aralık bıraktım.

Merhabaaaa aşırı uzun bir zaman geçmiş 😮‍💨 nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Geri geldim (galiba) neden ara verdiğimi bilmiyorum. Aklıma ne zaman eserse giriyorum buraya. Umarım bölüm atmaya devam ederim. Kendinize çok iyi bakın ve olay örgüsünde yanlış bulduğunuz bir şey varsa uyarın lütfen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 07, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Daddy's Little PrinceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin