Semih Kılıçsoy.
Son bir kaç gündür Barış Alper'in aklını meşgul eden tek isim.
Sarı saçları, maviş maviş gözleri, güzel gülüşü, mükemmel ruhu, utanınca gözlerini kaçırması, sıkılınca dudaklarını büzüp oflamasıyla, kısacası her şeyiyle Barış Alper'i etkisi altına almıştı sarışın. Günlerdir bu hissettiklerini anladığı günden bu yana 2 saat geçmişti. İlk başta hoşlantı olarka düşündükleri, yavaşça bir balon gübi büyüyor, çakma sarışını sarıp sarmalıyordu.10 dakika önce Semih'in kendisinden hoşlandığını öğrenmişti. Haberi aldığı gibi telefonunu kapatmış, sarışının evine doğru yola koyulmuştu. Saat geç olduğu için uyumamış olmasını umut ediyordu. Babasının ve annesinin hastanede olduğunu bildiği için belki de bu kadar rahat hareket ediyordu. Şuan ise evin kapısının önünde zili çalmak ve çalmamak arasında gidip geliyordu. Bir anda gelen cesaretle zile bastı ve stresle beklemeye başladı.
Yaklaşık 2 dakika sonra kapı açıldı. Saçları dağılmış, gülümsemesi yüzünde kalmış bir adet Semih şaşkın gözlerle ona bakıyordu. "Abi, napıyorsun burada?" Bir anda gözlerindeki şaşkınlık ifadesi silindi ve yanakları kırmızıya boyandı. Bakışlarını aşağı eğdi. Barış Alper sarışının çenesini kavrayıp gözlerini gözlerine kilitledi. "Bir şeyler duydum Sarı. Sormaya geldim doğruluğunu." Semih mırıldandı. "Bilmem ki. Doğru mu acaba?" Çocuğun safa yatmasına sırıttı. "Test mi etsek acaba?" Küçüğün bakışlarına şaşkınlık yerleşti. Barış Alper çocuğun belini kavrayarak kendine çekti. Yavaşça kapıdan girerken bir anda ellerini kullanmadan ayakkabılarını çıkardı.
Semih'i duvara yasladı ve üzerine eğildi. "Edelim mi?" Sarışın kafasını salladı. Ardından kollarını uzun olanın boynunda kenetledi ve yavaşça dudaklarına kapandı. Hissettiği yoğunlukla mırıldandı. Barış Alper çocuğu öpmeye başladı. Bir süre sonra nefeslenmek için ayrıldılar.
Semih utandığını hissederek kafasını çakma sarışının omzuna yasladı. Barış Alper boşluğa bir kıkırdama bıraktı. Çocuktan yavaşça ayrılarak fısıldadı. "Seni seviyorum. Hayatıma neşe katar mısın? Mutsuzluğuma mutluluk olur musun?" Küçüğün gözleri doldu. Konuşamayacağını hissederek kafasını salladı. Dakikalar sonra tekrar konuştu Semih. "Uyusak mı? Saat geç oldu." Barış Alper kafasını salladı. Sarışın kolundan sürükleyerek odasına getirdi onu. Yavaşça yatağına uzandı ve yanını pat patladı. Çakma sarı küçüğünün yanına uzanıp mırıldandı. "Sarılalım mı?" Sarılarak uyudular. Gece güzel bitti. Birlikte mutlulardı.
...
Sabah yanında hissettiği ağırlıkla gözlerini açtı Barış Alper. Yıllardır hissettiği yalnızlığa merhem olmuştu sanki sarışın. Ne annesi ne babası vardı Barış Alper'in. İkisini de aynı tradik kazasında kaybetmişti 15 yaşındayken. 3 yıl teyzesinde kalmış, 18'ine girince ayrılmıştı. Lise arkadaşlarıyla bir dükkan kurma hayali vardı. Pek parlak bir öğrenci olmadığı ve tek geçim kaynağı bu fikir olacağı için zaten başka seçeneği yoktu. Fakat arkadaşlarının hepsinin farklı geçim kaynakları vardı. Abdülkerim öğretmendi zaten. Altay avukattı, Merih ve Hakan ülkücü ocağı -Merihin zoruyla- işletiyordu. Kenan'ın ise babası zengindi, yani çalışmasa bile bir geçim kaynağı vardı.
Bu yüzden cam kırıldığında çok sinirlenip üzülmüştü. Çünkü diğer arkadaşları için dert olmayan para onun için bulunması gerçekten zordu. Çünkü dükkandan gelen parayı 6 kişi bölüşüyorlardı. Yani aylık 100 bin tl kazansalar bile -ki bu imkansıza yakındı- kişi başına yaklaşık 16 bin tl düşüyordu. 4 bin liraya neredeyse bedava oturmasına rağmen faturalar, yemek masrafları derken elinde bir şey kalmıyordu. Değil 1500 lira, bazen markete girip istediğini alamayacak duruma geliyordu.
İlk başta Semih'e karşı böyle davranmasının sebebi de buydu aslında. Fakat sonradan sarışının büyüsüne kapılmış, kırdığı cam aklından uçup gitmişti. Belki de hızlı davranıyordu, daha ağırdan alması gerekiyordu ama sabrı yoktu. Öyle güzeldi ki küçük olan, normalde sabırlı bir yapısı olmasına rağmen gerçekten çıldırtıyordu.
Yanında bir kıpırtı hissetti. Sonra kafasını göğsünden kaldırmış üstten ona bakan Semih görüş açısına girdi. Bir anda küçük olanı altına aldı ve boynuna minik minik öpücükler kondurmaya başladı. Semih huylandığı için kıkırdamaya başladı. Boş kahkahalı geçen 10 dakikadan somra yataktan kalkıp kahvaltı hazırlamaya başladılar, yani Barış Alper başladı. Semih yemek yapmakla ilgili bir kelime bilmezdi. Beklerken telefonunu alıp gruba yazmaya karar verdi.
Ailemizin bir ferdi
(Kerem, Ferdi, Arda, Semih)Semih: kizlarrr
Bu adama ben baya asigim yaKerem: SEMİH
en son bayılıp vittin hemen anlatıyorsun noldu ne bittiSemih: sakin keremim
Anlatiyorummm
Simdi ben mutluluk krizi gecirirken kapi caldi
Bir baktim baris😱
Kim soyledi ondan hoslandihimi dokulunArda: orası karisik bebegim sonra anlatiriz
Semih: timamamam
Sonra dedi ki
Bir seyler duydum dogrulugunu test etmek icin geldim
Ben de ilk basta baktim ne ogrenmis
Sonra anladım kafami egdim
O da cenemi tutup kendine cevirdi
Test edelim dogru muymus diye dedi
Ben de salaga yattim
Sonra beni kendine cekti
Fısıldayarak edelim mi dedi
Sonra opustuk iste👉👈
Ayyyy
Sonra cikma tekfili etti iste
Ben de kabul ettim
Biraz sarili kaldik
Sonra sarilarak uyuduk iste👉👈
Sabah kalktim bu bana askla bakıyor
Sonra aldi altina gidiklamaya basladi
Baya eglendik orada
Kalktik simdi kahvalti hazirliyor bana iste
OyleArda: duygulandim🥹
Kerem: yalan söylemeyeceğim ben de🥹
Baya aşık bu sana heArda: bu ferdi kasari nerede lan
Kerem: benim bir tahminim var ama
...Semih: abdülkerim diyorsun
Kerem: yess
Arda: aman o da vurdursun
Yakinda semihimizi verecez ellere😭😭😭Kerem: nooo😭😭😭
Arda: sonra seenn
Kasar kerem
Belli zaten senin haller
Altayla bisiker var aranizda degil miiKerem: ne alaka
Allahım affet yalandan çarpılıcam|Arda: Allahım affet yazmadiysa bir sey bilmiyorum
Kerem: ne alaka ya
Semih: baris beni cagiriyor kahvalti hazirmis
İyi gunler size ezikler🤪Arda: sg
Oha neredeyse 1k yuhyuhyuh
Tebrikler banaaa
İyi gecelerr