Merhabalar...
Başlangıç Tarihi: 15 Kasım 2024
İyi okumalar:)
***"Anlatabiliyor muyum bilmiyorum ama eşimin benden bir şeyler sakladığını düşünüyorum. Belki bir anlık kuruntu ya da şüphe ama ne yapacağımı bilmiyorum. O yüzden size geldim. Lütfen bana yardım edin."
Son on beş dakikadır aynı kelimeleri hıçkırıkları arasında anlatmaya devam eden kadına kaçıncısını olduğunu sayamadığım peçetelerden birini daha uzattım. Bu kadını sevmemiştim.
"Eskiden eve erkenden gelir benimle uzun uzun konuşurdu. Gözlerimin içine bakardı. Bana kıyamazdı. Şimdi o adamdan eser yok. Beni aldatıyor."
Uzun bir hıçkırığın ve peçeteye sümkürüşün geleceğini bildiğim için yanımda duran ve şu an içinde bulunduğum durumun sorumlusu canım arkadaşıma baktım.
"Seni dinlediğim gün keşke kafama kuş şey etseydi Elif." dedim fısıltıyla. Elimde duran peçete kutusundan bir demet peçeteyi hızla çekerken bana ıslak gözleriyle, ona çok ayıp bir şey söylemişim gibi baktı ve istifini bozmadan ağlayan kadına döndü. Karşısındaki kadını, hayatında duyduğu en yürek parçalayıcı hikayesini anlatıyormuş gibi can kulağıyla dinledi ve yine sayamadığım repliklerinden bir diğerini dudaklarını titreterek sordu.
"Size en son geçen ay mı hayatım dedi Sevil Hanım?"
"Evet" Bir hıçkırık... "Eskiden bana gülüm derdi. Yavrum derdi..." Kadın yeni bir peçeteye hönkürmeye başladığında son dediği kelimenin etkisini görmek için Elif'e baktım. Ağlamaktan kızaran burnu, çirkin bir koku duymuş gibi kırışırken dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım. Bana döndü ve burnunu çekerek konuştu.
"Ay acaba ben boşuna mı ağlıyorum bilemedim. Hadi gülüm de bir yere kadar ama. Yavrum ne be?" Kadınla ağlamaktan büzülen bedenini dikleştirirken devam etti. "Bütün hüznüm, kederim, derin ve acılı duygularım terk edip gidecek şimdi beni. İki dakika ağlayamıyoruz bile şurada"
"Tam tamına on yedi dakikadır salya sümük ağlıyorsun Elif." dedim ve elimdeki peçete kutusunu biten diğer iki kutunun yanına bıraktım. "Sanırım bu denli bir samimiyet kurmak bu seans için bize yeter. Rica etsem Sevil Hanım'ı son aşama için hazırlar mısın?"
Bana ne kadar vicdansız olduğumu haykıran bakışlarını umursamadan önünde duran minik kalplerle süslü ajandamı alıp, açtım ve Elif'in müşterim hakkında not aldığı muhteşem verilere baktım.
-Makyajından dolayı ten rengini ayırt edemiyoruz. Kumral gibi diyebilirim.
-Yaşının otuz beş olduğunu söylüyor ancak kimliği yanında olmadığı için ne yazık ki yaptırdığı estetik ve botoks işlemlerinden dolayı yaşını doğrulayamıyoruz. Ancak tahminlerime göre en az kırk beş belki de elli yaşında.
-Zevkler ve renkler tartışılmaz ama berbat bir renk ve kombin anlayışı var. Bir insan fosfor pembesi saten etek üstüne leopar desenli triko kazak giyer mi? Hem de sarı topuklu ayakkabı giyerken. Olacak iş değil. Acaba ayakkabısını leoparın sarısıyla mı kombinlemeye çalıştı?
-İlginçtir ki parfümü çok güzel kokuyor. Markasını sormayı unutma.
Aşinası olduğum notlara yine ve yine göz devirirken bu kızın hem ağlayıp hem bu notları almasına bir kez daha hayret ettim. Ajandamı kapattım ve birbirlerini teskin etmeye çalışan ikiliye baktım."Daha iyi misiniz Sevil Hanım?" diye sorduğumda kadının gözleri aniden beni buldu ve kelimeler dilinden kolaylıkla akıverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞRULUK MU ADALET Mİ
Fantasyİnsanların yalan söylediklerini anlayabiliyorum. Soru sorduğum insanların yalnızca doğru söylemelerini sağlayabiliyorum. Ancak bu benim için bir lütuf mu yoksa bir kusur mu? Bundan emin değilim. *** İnsanların seçimlerine müdahale ediyorum. İnsanlar...