❄️15.Bölüm❄️

21 4 173
                                    

@pile16 @dystinabell @reem133x @Karadenizperisi61 @SelfinazBulut5 @selinhantol @fonfufonfu @hex-hex @vuslat_tuna @user62209598 @aysa366gunduz @elfnr12e4 @diziioneshotss @raBeir @Sude_dgg @trabzon2934 @uranosi @zeysila52 @Betl13128 @askeridizifan @MeryemAkyol145 💚💚

Kürşad gözlerini açtığında cama yansıyan manzarada gökyüzünden birbiri ardına düşen kar tanelerini taşıyan damlalar vardı. Uzanıp komodinin üzerindeki telefonunu alıp baktığında saatin 7'yi geçtiğini görmüştü. Hemen yan tarafında hissettiği kıpırdanmayla elindeki telefonu komodinin üzerine bırakıp sol yanına döndü ve elini başının altına, yanağını avucuna yaslayıp sol tarafında hala uyumakta olan genç kadını izlemeye başlamıştı. Koyu kahverengi saçları omuzlarına oradan da tel tel yastığa dökülmüş, biçimli dudaklarını uykuya ait bir tebessüm sarmıştı. Parmaklarıyla Gülşah'ın yastığa dökülen saçlarının uçlarını okşadı usulca. Yaşadığı 1600 yıllık ömrünün en güzel hediyesi Gülşah olabilirdi. Genç kadın öyle bir anda hayatına girmişti ki, öyle ansızın öyle hesapsız... Gülşah'ın kafasında vazo kırdığı anlar aklına düşünce gülümsemeden edemezken hafifçe eğilip alnıyla saçlarının birleştiği noktaya dudaklarını bastırdı. 

"Günaydın" diye mırıldanmıştı Gülşah, sesi boğuk ve uykulu çıkmıştı, umursamadı. Gördüğü ilk şey karanlık olsa da saniyesinde manzarası değişmiş ve genç adama ait maviler görüş alanına giriş yapmıştı. 

"Günaydın, ben uyandırdım dimi? Öpmesem uyanmaz mıydın?"

Gülşah başını iki yana salladı. "Olsun bir itirazım yok"

Kürşad yüzüne yerleşen tebessümle dudakları kıvrılırken "Hangisine itirazın yok onu anlamadım, öperek uyandırmama mı yoksa sadece uyandırmama mı?" diye sordu.

Gülşah üzerine eğilmiş olsa da aralarında halen mesafe olan Kürşad'ı süzdü bir süre. Niye hiçbir çekince ya da yabancılık emaresi yoktu içinde, yokladı ama bulamadı dün gece buraya genç adamın yanına gelirken de sorgulamış mıydı bunu? Laboratuvardan korkuyla ağlayarak bir hışımla çıktığında onu aramıştı, sorgulamamıştı. Niye sorgulamamıştı, işte bunu bile düşünmemişti şimdi fark ediyordu. Hayatından giden 57 dakika mı değiştirmişti onu bir anda bu kadar? Yaşamdan kopup giden 57 dakika bu kadarına izin verir miydi sahiden? Elinin tersiyle zihnine dolan düşünceleri savuştururken Kürşad'ı kendine çekmiş ve dudaklarını dudaklarına yaslamıştı. Çok geçmeden genç adamdan aldığı karşılıkla yeniden bir ateş çemberinin içine düşmüşlerdi. Öyle ki iki yanına yaslanan kolların varlığı bile rahatsız etmemişti. Ateşe düşen çıra misali yanmaya başlamışlardı ya da yanıp kaybolacağını bile bilmeden ateşe koşar adım giden pervaneler gibi... Tam o esnada göğüs kafesinin içine kaburgalarının altına düşen sancıyı ilk anda umursamamıştı tamda bu yüzden. Ama giderek büyüyordu sancı ve sancının bıraktığı boşluktan iz... Nefessiz kaldıkları ilk an dudaklarının birbirindeki hakimiyetine son veren bu sefer Kürşad olmuştu. 

Bir süre sessizce bakıştıktan sonra burnunu burnuna ardından da usulca yanağını yanağına sürtmüştü. "Bütün gün seni kollarımın arasından çıkarmamam için sebepler sunman hiç adil değil" 

"Kulağa çok cazip geliyor ama ikimizin de işe gitmesi gerekiyor"

"Bütün toplantıları Aybars'a kitleyebilirim" dediğinde Gülşah istemsizce gülmüştü. "Ben kimseye kilitleyemem, tez benim tezim sonuçta incelemelerimi tamamlamam ve raporumu yazmam gerek"

"Peki" dedi Kürşad. "Bu akşam seni görebilecek miyim?"

"Bilmem"

"Ne demek bilmem?"

"Arkadaşım Ceylan'ın soruları beni bekliyor, saatlerdir ortada yokum bir mesajla duruyor bir şeyler anlatmam gerek değil mi?"

Kürşad yüzünde beliren çapkın bir gülüşle "Hmm" diye karşılık vermişti. "Ne anlatacaksın ona peki?"

ESKİMEYEN YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin