Silent Hill'e Hoş GeldinizGözlerim tabelaya kayarken yutkunmadan edemedim, bu kasabaya gelmeyeli uzun zaman olmuştu ve beni oldukça huzursuz hissettiriyordu. Normal şartlar altinda gelseydim belki de her şey farklı olurdu, en azından güvende olduğumu bilirdim. Ama buraya geliş amacım anılarımı canlandırmak için veya özlediğim için değildi, onu bulmak içindi. Yaşıyor muydu onu bile bilmiyordum ama o mektup bana ulaştıysa yaşıyor olmalıydı. Bir ölü beni bu kasabaya çağıramazdı.
Sevgilim, Orion beni bu kasabaya çağırmıştı. Mektupta kan izleri vardı, el yazısı Orion'un el yazısıyla aynı olsa da Orion gibi hissettirmemişti. Yine de gelmiştim. Beni çağıran kişi Orion olmasa bile onun hakkında bir iz bulabilirdim. Belki aptallık yapıyordum, tehlikenin kucağına atlıyordum fakat bunu yapmak zorundaymış gibi hissediyordum. O mektup bana ulaştığında zihnim ve bedenim beni bu kasabaya gelmeye zorladı. Bu kasaba beni kendine çekiyordu.
Kasabanın tabelasını arkamda bırakmış ve sonunda kasabanın içine varabilmiştim, arabayı durdurup indim ve etrafa bakındım. Sis her yeri kaplamıştı, hâlâ eskisi gibiydi. Sisli ve sessiz. Tek fark artık insanlar yoktu, sanki kasaba bir an da ölüme terk edilmişti. Kimsenin hatırlamadığı bir kasabayı Orion neden bu kadar seviyordu anlamış değildim, burada yaşarken kaçmak için can atardım. Ama Orion burayı severdi, burayı birlikte terk ederken bile ruhunun hâlâ bu kasabaya takılı kaldığını biliyordum. Bedenen ayrılsa da ruhu buraya hapsolmuştu adeta.
İç çekip yürümeye başladım, sisin içinde yürürken içimi bir huzur kaplamıştı. Burayı sevmesem de bu hali oldukça huzur vericiydi. Yürümeye devam ederken karşıma çıkan yerle duraksadım, Orion'la hep buluştuğumuz yerlerden biriydi eskiden. Burayı görmek bana garip hissettirmişti. Derin bir nefes alırken kalbimin hızlanmasına engel olamadım, hâlâ beni heyecanlandırıyordu bu yer. Ne zaman Orion'la buluşacak olsam heyecanlanırdım. “Ama artık burada buluşamayız,” diye mırıldandım kendi kendime. Korkuluklara yaklaşırken ormanın içinden ses gelmesiyle duraksayıp o tarafa baktım. “Burada hâlâ yaşayan biri mi var?”
Saçımı gözümün önünden çekerken ormana doğru yürüdüm, belki bir insan bulabilirim umudu vardı içimde. Gerçi bu kasaba da hayvan bile yoktu, bir insanın olmasını beklemek aptallıktı. Yine de heyecanlanmıştım. Ormanda ilerlerken etraf gereğinden fazla sessizdi, hayvanlar bile bu kasabayı terk etmişti. Tek bir kuş bile uçmuyordu havada, etrafta kedi ve köpekler dolaşmıyordu. Bu kasaba gerçekten terk edilmişti.
Ormanda yürürken demir bir kapı çıktı karşıma, bu kapıdan geçtiğimde Silent Hill'in tam içine girmiş olacaktım. Kapıyı açmaya çalışsamda sıkışmıştı. Biraz zorladıktan sonra omzumla baskı uygulayıp öyle açtım. Kapının ardına geçerken garip hissediyordum, içimi huzursuzluk kaplamıştı.
Gözüm etrafta gezinirken yıkık dökük binalar ve dükkanlar bana melankolik hissettiriyordu. Ben burada yaşarkenki halleri aklıma geldikçe hüzün kaplıyordu içimi. İç çekip tam bir adım atacaktim ki yer de yatan bir beden fark ettim, dikkatli bakınca kıpırdadığını görebiliyordum. Hemen yanına doğru koştum. Sonunda bir insan görebilecektim. “Hey! İyi misiniz?” dedim yanına geldiğimde.
Ben bir insanın yüzünü görmeyi beklerken yer de yatan bedenin bir insanla hiçbir alakası yoktu. Yüzü yoktu, bedeni çürümüştü, kötü kokuyordu. Korkunç gözüküyordu. Ne olduğunu tanımlayamadığım bir yaratıktı.
Ben düşüncelere dalmışken ani bir hareketle üzerime atladı, daha doğrusu atlamaya çalıştı. Reflekslerim sayesinde kurtulmuştum hamlesinden. Yaratık zar zor ayağa kalkarken kalbim korkuyla çarpıyordu. Üzerime doğru gelirken bir an da kusmaya başladı. “Siktir...”
Geri geri çekilirken tekrar üzerime atlamıştı ama bu sefer kaçmak yerine tekme atmıştım, kaçarak kurtulamayacağım gibi geliyodu. O üzerime geldikçe tekme atıyordum, bu döngü devam ederken gözlerim etrafta dolaşıyordu. Hemen canavarın arkasındaki sopa dikkatimi çekerken ani bir hareketle yanından geçtim ve son anda hamlesinden kurtuldum. Sopayı alıp yaratığa saldırdım.
Biraz sopayla vurduktan sonra en sonunda yaratık yere yığılmış ve ölmüştü, ben ise nefes nefese kalmıştım. Alnımdaki teri elimle silerken derin bir nefes almıştım ki bir an da bu yaratıklardan daha fazlası olduğunu fark etmiştim. Tek bir sopayla hepsini halledemeyeceğimi bildiğim için koşarak oradan uzaklaşsam da sürekli karşıma çıkıp duruyorlardı.
Bir kaçı yer de sürünüyordu, bir kaçı ise kusarak üzerime geliyordu. Yer de ölü olduğunu sandığım bir kaç beden de üzerime atlamaya çalışmıştı ve sadece biri beni yaralamayı başarmıştı. Bu yüzden topallayarak koşuyordum.
En sonunda biraz dinlenmek için yıkılmış binalardan birine girdim ve kapıyı kapattım, bir süre burada saklanabilirdim. Gözlerim merdivene kayarken yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başladım. Merdivenlerden çıktıkça kulağıma bir kaç mırıldanma sesi geliyordu, yine bir canavar olduğunu düşünerek elimdeki sopayı iyice kavramıştım. Derin nefesler alırken yukarı çıkmaya devam ettim, sesin geldiği kapının önünde dururken yutkundum.
Aslında direkt içeri dalacaktım ama bu ses bir insanın sesine benziyordu ve o yaratıkların çıkardığı sesten daha farklıydı. Sanki biri kendi kendine konuşuyor gibiydi. Acaba... Orion olabilir miydi?
Bu düşünceyle heyecanlanırken Tanrı'ya, içerideki kişinin Orion olması için dua ediyordum. Kalbim hızlanırken kapı kolunu tutup indirdim ve içeri girdim. Önümde bir silüet duruyordu lakin ışık odaya pek girmediği için yüzünü göremiyordum, üstelik arkası da dönüktü.
Yanına ilerlerken nefesimi tuttum ve omzuna dokundum. Silüet arkasını döndüğünde yüzünü artık seçebiliyordum. Yumruğumu sıktım ve uzaklaştım.
“Sen Orion değilsin.”
★
Selamm
Düşüncelerinizi merak ediyorum, lütfen yorum yapınn. Bir oy verirseniz de çok mutlu olurumm
Hikaye Silent Hill'de geçiyor ve bir çok yer Silent hill 2'ye benzeyecek.
Silent Hill oyununu gördüğümde ve hikayesini öğrendiğimde aklıma bu kitabı yazmak geldi ve dedim ki neden Silent Hill de geçen bir kitap yazmıyorum?
Umarım okunur ve beğenilirr
Kendinize iyi bakınn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silent Hill ★ BXB
Fiction généraleRowan, sevgilisi Orion'u bulmak için Silent Hill kasabasına gider ve kasabanın her tarafını dolaşmaya başlar. Peşini bırakmayan tuhaf yaratıklarla birlikte yeni kişilerle tanışır, Orion'dan ise hiçbir iz yoktur. ★ BXB