O gece yine işim sebebiyle İngiltereye gidecektim. Biletler önceden hazırlanmış, her şey tamamdı. İş süresince İngiltere'nin en iyi otelinde kalacak ve bir çok yardımcım olacaktı. Ama niyeyse herkes böyle bir fırsat yakalamak için can atarken ben içten içe hiç gitmek istemiyordum.
Bunca zaman hep büyük bir firmanın sekreterliğinde çalışmıştım. Paranın beni mutlu edeceğini zannediyordum. Ama param çoğaldıkça mutluluğum o derece azalıyordu. Anlamıyordum. Herkesin sahip olmak istediği şeylere sahiptim ama bir türlü mutlu olamıyordum. Bunları düşünürken trenin düdük sesiyle kendime geldim. Trenin kalkış saatine baktım. Daha yarım saat vardı. Küçük bir banka oturdum. Bank o kadar eskiydi ki biraz daha ağır biri otursa neredeyse kırılacaktı. O sırada önümden yaşlı bir simitçi geçti. Adamcağızın elleri nasırlaşmış , kıyafetleri yırtılmıştı. Kalkıp yavaşça yanına gittim bir tane simit aldım. Uzun zamandır bir şey satamamanın ardından bu onu çok sevindirmişti. Geri banka oturdum. Tam simidimi yarılamışken arkamdan bir inilti geldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Dostluk
ChickLitYağmurlu bir gece karşılaşmıştım onla. Trenlerin gürültülü seslerinden ürkmüş, bir köşede titriyordu. Aldım evime götürdüm. Tabi ben o sırada bunun büyük bir dostluğun başlangıcı olduğunu bilmiyordum. O sırada benim aklımda olan sadece iki kişi vard...