bölüm iki
İlk bölümün ilk cümlesinden çok şey öğrenebilirsin, örneğin; "Lily Polkin anında online fantastik dünyasına emildi, ve mutfak da gittikçe büyüyen yağ ateşini hızla unuttu." Cümlesi ile başlasaydım hikayeye, mutfakta ocağa göz kulak olsun diye konulmuş online bir oyuncunun farkında olmadan bilgisayar oyununa olan takıntısı yüzünden 5 yıldızlı bir restoranı köküne kadar yaktığını tahmin edebilirim.
Eğer cümle, "Her ne kadar kileri yarı yenmiş kahvaltı gevreği kutularıyla dolup taşsa da, Charles Wakens önündeki dağ gibi ahududu pankekleri yemeye devam etti." İle başlasaydı, yemeğine odaklanan rahat bir adamın bir karara sadık kalamama problemlerini gösterir.
Ve eğer paragraf, "Asia, annesinin apartmanındaki televizyon sehpasının üzerindeki ılık tozları sildi ve pozitif hamilelik testini yeni çıkan Oprah Winfrey TV magazininin üzerine koydu." İle başlıyorsa insanda keder hissi bırakır, belki de hamile olan (olduğunu biliyoruz) bir kadının ebeveyninin dikkatini çekebilmek için gayet güzel bir Oprah Winfrey magazini bozması nedenidir.
Asia, annesinin apartmanındaki televizyon sehpasının üzerindeki ılık tozları sildi ve pozitif hamilelik testini yeni çıkan Oprah Winfrey TV magazininin üzerine koydu. Annesi- kalbi kötü bir insan – okuduğu romantik romandan kafasını kaldırdı ve şimdi mahvolmuş magazinin üzerindeki pembe hamilelik testini görünce daha da kaşları çatıldı.
"Bir çocuk mu? Gerçekten mi Asia? O grup üyesiyle çıkarak kendini yeteri kadar objektifleştirmedin gibi, şimdide hamile mi kaldın?" Barbra Mills 14 yaşında Asia'yı doğurduktan sonra kendini "yeniden doğmuş" feminist diye ilan etti ve hayatını erkeklerden nefret etmeye adadı –Asia da dahil çünkü o da bir erkeğin ürünüydü. Kadın, biraz ikiyüzlü romantik romanlarıyla gayet mutluydu.
"Anne, bu onun çocuğu."
Bu, şimdiye kadar yaptıklarım, Barb'la iyi oturmadı. İğrenmişle yenilmiş arasında bir ses çıkartarak kitabını –ayraç olarak eski kullanılmış pipet çöpünü sayfaların arasına koyduktan sonra masaya bıraktı. "Asia, seni böyle yetiştirmedim."
Asia alnını ovalarken kendini buradan çok uzakta olmayı diledi.
"Oraya gitmem lazım, annesinin apartmanına, oradadır." Diye karşı çıktı Calum, o günkü konser binasının kendilerine adadığı soyunma odasının eskimiş halısında bir ileri bir geri yürürken. "Bana ihtiyacı var."
"Eğer sana ihtiyacı olsaydı, bıraktığı sesli mesajda söylerdi." Diye belirtti Luke en uzakta oturduğu koltuğunda ıslanmış noodle gibi yayılarak. Calum öfkeyle soldu, ama cevap vermedi. Eninde sonunda Luke haklıydı, eğer ona ihtiyacı olsaydı bunu dile getirirdi ve Calum turunu bırakıp ona yardım ederdi –ama bu Asia'ydı. Herkesten daha çok garez tutardı, ve kesinlikle ondan yardım isteyecek kadar düşmezdi.
"Keşke ondan hiç ayrılmasaydım." Diye mırıldandı kendi kendine öfkeyle, yürümeye devam ederek parmaklarını saçlarından geçirdi. "İlişkiyi sürdürebilirdim."
"Kimlerin ilişkilerini sürdürmesi gerekiyordu, biliyor musun? MY CHEMİCAL ROMANCE." Diye feryat etti Michael, sekiz yaşındaki kız çocuğu gibi açınıp kapanan sandalyede bacaklarının üstünde oturarak. Parlak saçlarını gözlerinden iterek eliyle yanağından hayali gözyaşlarını sildi.
"Ben ciddiyim. Etrafta olmasını kendi avantajıma kullandım, tur çıktığımda en iyisinin ayrılmamız olduğunu, sonra da döndüğümde ilişkimize devam ederiz diye düşünmüştüm."
Asia'yla New York'ta dört ay boyunca ikinci albümlerini kayıt ederken Asia'yla bir radyo kanalı sayesinde tanışmışlardı. Annesinin kazandığı bir ödülü –Oprah'lı tüm eşyalarının koleksiyonu ödülü- almaya geldiğinde binanın beklenilmeyen bir elektrik kesilmesinde yirmi dakika boyunca asansörde kilitli kaldıklarında tanışmışlardı. İlk kata ulaştıklarında, çoktan o gün saat 19.15 de randevuları planlanmıştı.
"Açıkçası bir anda evinde 'ortaya çıkman' biraz tuhaf-" diye ekledi Ashton, daha sonra yemek için pantolon ceplerini tuzlu krakerle doldurarak. "-neden onun yanında olduğunu, onu desteklediğini tweet atmıyorsun? Yavaşça ilişkiyi başlatırsın."
Calum bu odadaki görünürde en mantıklı düşünen kişiye baktı ve tek kaşını kaldırdı. "Bunun işe yarayacağından emin misin?"
Ashton sırıttı, "Hamilelik testi kadar pozitifim."
Mills ev halkında her şey kötüye gidiyordu, Barbra çoktan Asia'yı evden kovmuştu, ve rastgele eline gelen her şeyi –TV magazini de dahil- bir kutuya dolduruyordu ki kapı açılarak nefes nefese kalan Mindy göründü.
"Ah, Barb seni yine mi kovuyor? Gelip benle yaşayabilirsin, babam yine boku yiyene kadar koltuğum boş, sonra onunla paylaşman gerekecek." Diye sordu nefes nefese eğilerek yanındaki sahte deri koltuğu tutarken. Bir cevap beklemeden, sırtını dikleştirerek iPhone'unu Asia'nın gözüne soktu.
Calum5sos: @Asialikethecontinent ben buradayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POSI+TIVE || c.h. (Türkçe Çeviri)
FanfictionBir hamilelik testi her şeyi değiştirebilir. THE AUTHOR OF THIS STORY IS @wendystreets. I AM SİMPLY TRANSLATING IT. BU HIKAYENIN YAZARI @wendystreets'DIR. BEN SADECE ÇEVİRİYORUM.