Bunları dedikten sonra öylece durdu. Sonra ise katıla katıla gülmeye başladı.
"Ne!? Ahahah Ahahah."
Yüzü ciddi bir ifade aldı. Ama gözlerinden içinden benimle alay ettiğini anlayabiliyordum.
"Genelde odamda tehlikeli şeyler barındırdığımdan bu yazı var. Ayrıca dikkat ette Happy seni ısırmasın."
Onu takmayarak içeri girdim. Oha, içer bir kartal eksikti. Yuh, içeride salamander bile vardı.
"Şu bahsettiğin 'Happy' nerde bakalım?"
"İşte şurda."
Gösterdiği yere bakmamla gülme krizine girmem bir olmuştu. Ah, hadi ama hangi mavi uçan kedi zararlı olabilirdi ki!?
"Gülme bence. Eğer seni sevmezse dev bir kediye dönüşüp seni oyuncak eşyaymış gibi kullanıp öldürebilir."
Kedi yani nağmıdeğer Happy yanımıza uçarak geldi
"Natşşşuu bu kız kimm?"
"Onun adı Luigi, Happy. Babasını biliyorsun yine yaptı yapacağını." Dedi oflayarak.Bende boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım. Daha doğrusu bağırmaya başladım
"İLK OLARAK BENİM ADIM LUİGİ DEĞİL LUCY BE !! İKİNCİ OLARAK O SENİN BABAN ONUN HAKKINDA DÜZGÜN KONUŞ!.."
"Tek kelime: SA-NA-NE!"
Happy gülmeye başladı.
"KOMİK OLAN NE!?"
Aynı anda bağırmıştık. Yanaklarımın ısındığına eminim. Hayatımda ilk defa bu kadar utanmıştım. Nedenini bende bilmiyorum.
"İlk defa Natşu'nın bir kızla kavga ettiğini görüyorum. Sarayda çalışan kızları saymazsak. Senden hoşlandım Luşi. Ayrıca Natşu'nun dediği gibi yapmıyorum. Sadece korkutup kaçırıyorum okadar."
Bunları duyunca üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. Yoksa, ben Happy'den gerçektende korkmuşmuydum? Ay, yok canım bence ben Natsu'dan korkmuşumdur.
"Her neyse ejderlerinde uykuya ihtiyacı vardır. Yani eğer yatağa gelmezsen geceyi soğuk bir betonda uyumaya çalışarak geçirirsin. Sonuç olarak sabah uykusuz bir şekilde bana yar-"
"Tamaaam. Sus yeterki geliyorum."
Tamam, ürkünç olabilirdi ama boş konuşuyordu zaman zaman. Benim için açtığı daracık alana girdim. Acaba yerde mi yatsam diye düşünmedim değil. Çünkü bu daracık yerde yatmaya devam edersem geceleyin ansızın yere düşüp orada yatmaya devam edebilirim.
♤♤♤♤♤ Gece♤♤♤♤♤
Tek cümle: Uyuyamıyorum. Tanrım, bir insan bu kadar mı rahat olur? Resmen üstüme bitmişti. Üstüne üstlük arada sırada garip hırıltılar çıkarıyordu arada. Yerde yatma fikri şuanda bana daha cazip görünüyordu.
Oh, çok şükür sola doğru döndü sonunda. Bekle kendine pozisyon ayarlıyor galiba. Ah, yine sağa döndü. Neyse ki pozisyonunu ayarladığı için üstüme binmedi.
Bana yaklaşan nefesini hissediyorum. N'oluyor yahu? Dudaklarının koluma yaklaştığını nefesinden hissediyorum. Kolumu öpüyor. Nasıl bir rüya görüyor bu çocuk. Ha, bir şeyler mırıldanıyor.
"Et... Et..."
Etlerle ilgili rüya görüyor galiba o yüzden kolumu öptü. Bir dakika... Kolumdaki acı ne? Bir saniye hissettiğim şeyler diş mi?
"RÜYANDAKİ ETİNİ RÜYANDA YE GERİZEKALI. BENİM ETİMİ YEME !! "
Sanırım sesimi fazla yükselttim ki Natsu uyandı.
"Ne var Luce? "
"Kolumu ısırdın Natsu. Salak mısın?"
"Ha,tamam."Gerizekalı ya. Yemin ederim gerizekalı. Hatta katıksız odun. Natsu'ya baktım uykuya dalmış bile.
"Aslında uyurken çok tatlısın. Hem de sessizsin. Belki şuanda seni yanağından sevebilirim..."
Tam elimi uzatıp yanağını okşayacağım sırada gözlerini açtı.
"Normal kızlar fırsatı kaçırmaz dudaklarına yapışır, sen yanağı okşa anca."
"Ş-şey sen u-uyumuyordun? "
"Tam dalmak üzereyken sen konuşmaya başladın."Kulaklarıma kadar kızarmıdım. Ona gözükmesi için başımı öbür tarafa çevirdim ve bana kollarını açmış olan uykuya bıraktım kendimi.
♧♧♧♧♧Sabah♧♧♧♧♧
Uyandığımda Natsu yanımda yoktu. Boşverip uyumaya devam ettim. Tabii bir kere uyanınca bir daha uyuyamayan tiplerden olduğum için ne kadar çalışsamda uyuyamadım. Bir kere daha uyumayı deneyeceğim sırada kapı gürültüyle açıldı.
"Lucy-san uyanma vakti geldi."
Kıza baktım. Beyaz kısa saçları ve mavi gözleri vardı. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Hadi ama herkes mi benden nefret ediyor ? Gerçi bende ondan nefret etmiştim oda ayrı bir konu ama.
"Are~ Lucy-san'a benim bakacağımı sanıyordum Lisanna?"
"Ah, öyle mi? Kahvaltıda buluşuruz ozaman nee-chan."Demek kardeşler. Benzerliklerinden anlamam lazımdı.
♢♢♢Yazar-chan ♢♢♢
Lisanna hızla sarayın koridorlarında yürüyordu. Natşu'nun yanına vardığında kapıyı o hızla açtı. Natsu eski sevgilisinin neden bu kadar sinirli olduğunu anlamamıştı.
"Hey, biraz yavaş ol Liss. Ayrıca neden bu kadar sinirlisin?"
"Birde anlamadım mı, Natsu?"
Alayla sorulan bu soru üzerine Natsu'da sinirlerinin gerilmeye başladığını hissetti. Her an Lisanna'yı ölesiye dövebilirdi. Tıpkı ayrıldıkları zaman gibi...
"Bak Lisanna, neden sinirlendiğini gerçekten anlamadım..."
"Senin şu insan nişanlından bahsediyorum, Natsu. Hani ikimizin ayrılmasına sebep olan. Hatta sen o gün beni öldüresiye dövmüştün."
"Babalığı biliyorsun. Tam bir barışsever. Ve ayrıca son kez söylüyorum ben seni sevmiyorum. Sırf seni kırmamak için senle çıktım. Biliyorsun sen benim çocukluk arkadaşımsın."
"Öyleee miii?"
Bu gıcık ses tonu ve yüzündeki alayla ifade bardağı taşıran son damla oldu Natsu için. Tek bir hamlede Lisanna'yı aldı ve bütün gücüyle onu dövmeye başladı...
Eveet yeni bir bölümün sonu daha. İyi bir yerde bıraktığını düşünüyorum. Aslında kızlara şiddete karşıyım ama konu Lisanna olunca... Umarım beğenmişsinizdir.
Acemi yazarınız♡♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRAGON(NaLu)
RandomHeartfilea Krallığı ve Ejderhalar arasında olan iç savaş... Yaklaşık olarak 500 yıldır devam ediyor.Bu savaşı durdurmanı tek yolu Heartfilea Krallığı'nın biricik prensesi Lucy ile Ejderhaların Kralının oğlu Natsu'nun evlenmesi. Ama birbirlerinden öl...