2 Hayat Ve Birbiriyle Kesişen Bir Yol

15 2 0
                                    


Arkadaşlar hikayemiz kitap olarak basılacaktır.
Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.
259 gün oldu başağımı kaybedeli. 259 gündür sadece kızımla ilgileniyorum.Ne şirketle ilgilenebiliyorum ne de işlerimle. Resmen ölmeden ölümü yaşıyorum. Bir tarafım eksik sanki kalbim yok, yada gözlerim yok ,ya da işte bir tarafım eksik, başaksız. Artık işlerimin başına dönemem gerekiyor, sürekli toplantıları erteliyorum. Ama artık işlere dönüp kendimi toparlamam gerekiyor.
Bu düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve yataktan kalktım. Gardroptaki aynaya baktığım da gözlerinin altı kızarmış, en az 10 kilo vermiş bir beden, çökmüş bir araf vardı karşımda. Aynanın önünde beklemekten bir yarar olmayacağını anladığımda adımlarımı tuvalete doğru hızlandırdım. Tuvalette elimi yüzümü yıkayıp, rutin işlerimi hallettikten sonra ,gardrobun kapaklarını açıp ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Lacivert takımımı giymeyi düşündüm yakışıyordu ama, sonradan vazgeçip siyah takımlarımı giymeye karar verdim. Üzerimi değişitirdikten sonra aşağı inmeye başladım.Tam merdivenlere adımımı atıyordum ki evlendiğimiz gece geldi aklıma. Kapıda onu korkutarak kucağıma alışım, onun kahkahalarına gülen ben, ne güzel günlerdi. Ama artık eskisi kadar gülmüyorum eğer gülersem sahte gülüşlerimdir haberiniz olsun.
Kafamdaki düşüncelerden gecenin ağlama sesiyle kendime geldim. Yönümü değiştirip gecenin odasına doğru yürümeye başladım. Odanın kapısında biraz soluklandıktan sonra içeri girdim. Annem geceyi susturmayı çalışıyordu. Tabi benim akıllı kızım babasını istiyordu. "Baba" diye seslenerek dikkatimi çekmeye çalışıyordu ama bende bilerek etrafla ilgileniyor gibi yapıyorum.Çünkü o zaman daha tatlı gözüküyordu. Gece ye doğru yürümeye başladım. Onu kucağıma alıp salona doğru adımlarımı hızlandırdım. Annemin arkamdan geldiğini ayak seslerinden anladım. Salonda olan kanepelere oturdum ve gece ile oynamaya başladım.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama annemin"Araf kahvaltı hazırladım, gelin artık" dediğini duyunca cevap verme gereği duymadan mutfağa doğru yürümeye başladım.
GÜNEŞTEN. . .
Şuan dışarıdayım tahmin edin bakalım ne yapıyorum. İş arıyorum çünkü yaklaşık 2 saat 12 dakika önce kovuldum. Neymiş efendim iş gelmiyormuşum hastaydım, üstüne üstelik tazminatımı da vermediler. İş aramak içinde bende yollara düştüm.Yolun karşısına geçip kenardaki büfeden gazete ve su aldım. Etrafıma baktığımda kenarda bankları görünce o tarafa doğru yürümeye başladım. Banka rahat bir şekilde oturduktan sonra gözüm gazetedeki sayfasına takıldı;
ÜNLÜ İŞ ADAMI OLAN ARAF TANCIOĞLU EŞİNİN ÖLÜMÜNE SEBEP OLDU
Bunu okuyunca bile tüylerim diken diken oldu. Ve devamını okumaya başladım
Ünlü İşadamı olan Araf Tancıoğlu, yaklaşık altı ay önce .Eşi Başak Tancıoğlu'nun ölümüne sebep olduğu kazada gerçekler ortaya çıktı. Kazadan önce mobese kameralarına takılan görüntülerde, kavga ettikleri ve trafik kurallarına uyulmadığı görülüyor.
Daha fazla okumadan gazetenin ilanlar kısmına geçtim. Oto elemanı, olmaz, matbaa olmaz,
Cafe"Bar Restaurant garsonluk. Hemen telefonumu cebimden çıkarıp aramaya karar verdim "SAM Cafe, Buyrum"
"Ben iş ilanı için aramıştım ama"
inşallah eleman almamışlardır.
"Evet buyrun iş ilanı vermiştik, ama gazetedeki adrese gelirseniz iyi olur"
"Tamam hemen geliyorum, teşekkürler"
Gazetedeki adresi yuvarlak içine aldım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım. 246'yı beklemeye başladım yani cafenin mevkisine giden otobüslerden biriydi aslında başka giden otobüs vardı, ama buradan geçmiyordu. O kadar çok dalmışım ki otobüsün yanımdan geçtiğini farketmemiştim. Neyse ki 246 değildi. Yola tekrar baktığımda yaklaşan otobüse dikkatle bakmaya başladım. Otobüsün benim bineceğim otobüs olduğunu görünce bindim. Boş yer yoktu o yüzden ayakta beklemeye başladım. Adresteki cafe ye geldiğimde kapıdan girdim ve içeri de bana yardımcı olacak birini aramaya başladı gözlerim.
İş başvurum kabul edildi ve yarın çalışmaya başlayacağımı söylediler. Şuan ise eve doğru yürümeye başladım. Otobüse binmek istemedim çünkü biraz hava almam gerekiyordu. Emre, aşık olduğum insandı. Onu çok seviyordum . Evet seviyordum çünkü artık nefretim sevgimden daha fazla. Güldüğümüz günleri, ağladığımız günleri unutamıyorum. Ama ben yoruldum mücadele etmekten birilerine derdimi anlatmaktan yoruldum. İnsan yaşadıklarıyla büyür çünkü. Babamın ölümü, okulumu bırakmam, emreyle ayrılmamız hepsi üst üste geldi, ama hiçbir zaman isyan etmedim. Düşüncelerimden, korna sesiyle kendime geldim. Kornanın çaldığı arabaya baktığımda araba tanıdık geldi ama nerden hatırladığımı bilmiyorum. Arabadan çıkan kişiye baktığımda o nefret ettiğim yüzü gördüm, emre. . .

Araf Ve GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin