İnşallah Düşmezdim

5 0 0
                                    

Canım okuyucularım, iyi okumalar.😊😊

ARAFTAN. . . .
Bir süre odamdan dışarı izledim.Daha sonra masama oturup dosyalarla ilgilendim.Ne kadar süre geçtiğini bilmiyorum ama kapının çalmasıyla kendime gelip gir dedim.Gelen sekreterimdi adını bilmediğim için sekreter demek yeterliydi sanırım.kendi düşüncelerimle boğuşurken sekreterin konuşmasıyla dikkatimi ona verdim.
"Araf Bey, yarın saat 16:30 da Karsen Şirketiyle toplantınız var Araf Bey"
"Tamam, nerde peki toplantı"
"Bağcılar'da Sam Cafe diye bir yer var ordaymış Araf Bey"
Toplantının neden cafe de yapıldığı dikkatimi çekmişti.
"Neden cafe'de yapılıyor toplantı?"
"Karşı taraf toplantı yerini bizim ayarlamamızı istedi onun için Araf Bey"
"Peki neden Cafe de yapılıyor bu toplantı, amacınız bizi rezil etmek mi? Toplantıyı cafe de yapıyorlar diye dedikodu çıkmasını mı istiyorsunuz"
sinirden sesimin yüksek çıkmasına mani olamamıştım.Karşımdaki sekretere baktığımda korkudan titrediğini farkettim.
"Araf Bey toplantı yerini Çağla Hanım ayarladı o yüzden bimiyorum"
yaktım seni çağla.Hemen ayağa kalktım ve Çağlanın odasına doğru yürümeye başladım.Kapıyı çalmadan direk girince,odadaki tüm gözler bana çevrilmişti
"Çıkın dışarı"
diye kükreyince hepsi dışarı çıkmaya başladılar.Çağla bağırınca birden zıplamıştı ama, onu tanırım bana gene kafa tutacaktı.Öfkem geçmeden bağırmaya başladım;
"Sen ne yaptığını sanıyorsun, toplantıyı cafede yapmakta nerden çıktı, sen bizi rezil mi atmek istiyorsun"
oturduğu yerden kalkıp.Oda bana bağırmaya başladı.
"Asıl sen ne yaptığını zannediyorsun, odama girip çalışanlarımı kovmak da ne demek"
"Çalışanların ha" deyip gülmeye başladım. Cidden çok değişmiştim yüzümdeki gülümsemeyi silip.
"Onlar benim çalışanlarım buşirket benim çağla unutma" oda benim gibi güldü ve gülümsemesini silip bana meydan okur gibi bakmaya başladı.
"Yanılıyorsun Araf Tancıoğlu, bende bir Tancıoğluyum bunu unutma" diyip kollarını göğsünde birleştirdi.
"İnşallah rezil olacağımız bir yer değildir Tancıoğlu, yoksa seni benim elimden babam bile alamaz"
diyip hızla odadan çıktım.Arkamdan söylediklerini duydum ama cevap verme gereği duymadım kardeşim beni iyi tanır çünkü.
*****************************************
Şuan arabamla Sam Cafe'ye doğru gidiyorum.Dün Çağlanın odasına geldiğimden beri konuşmuyorduk. Yaşadıklarım dolayı üzerime fazla gelmiyordu ama heran patlayabilecek durumdaydı.
Sam Cafeye geldiğimde arabayı parkedip, cafeye doğru yürümeye başladım.Cafeye girince bizimkilerin oturduğu masayı gözlerimle aradım, görüncede o yöne doğru yürümeye başladım.Masanın önüne geldiğimde herkes ayağa kalkmıştı ve selamlaştık oturduk.İşte başlıyordu sıkıcı iş toplantısı.
Güneşten......
Sabah erkenden kalkıp, hazırlanmaya başladım.Üzerime siyah bir gömlek, bordo pantolon ve siyah converselerimi giymiştim.İşyeri evime uzak olduğu için otobüsle gitmeye karar verdim.
İşyerine geldiğimde hemen işe başladım.Öğrendiğim kadarıyla cafe'de büyük bir toplantı olacağı ama ben yeni olduğum için onlara servis yapmayacakmışım hıh çok meraklıydım zeten bende.Dışarıdan gelen araba sesleriyle kafamı cama doğru çevirdim.Gelenlerin yanında izbandut gibi adamları görünce içeri geçtim.İçeriye girdiklerini seslerden anladım aynı zamanda diğer garsonların koşuşturmasından ve patronumun alnından akan terden.Bende içerde boşboş durmamak için bulaşıkları makineye dizmeye başladım.Arkamdan bana seslenince arkama döndüm.
"Efendim" gelen kişi garsonlardan biriydi
"Gelen kişilere yetişemiyoruz şu tabaklarıda sen götür"
"Ama, Sedat bey benim servis yapmamamı söylemişti." İnşallah içeri gitmem elimden tabaklar kayar falan.
"Tamam ben sedat abiyle konuşurum sen git." elindeki tabakları aldım ve içeri geçmeye başladım, inşallah düşmezdim.

Araf Ve GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin