Bölüm 13

1.4K 103 66
                                    

Başım çatlıyordu resmen. Kafamda bir kaç bin davulun sesini duyar gibiydim. Gözlerimi açmaya çalıştım. Yapamıyorum!
Ne olmuştu bana böyle. Bir saniye, bir saniye.
En son ateşlerin arasındaydım. Yoksa ölmüşmüydüm. Hayır ölmüş olsam böyle hissetmezdim. 'Kaç kere öldüysen.' Diye söylenen iç sesime hak verdim.
"Afrah. Uyandın mı?" Bu endişeli ses tabi ki de benim çatlak doktoruma aitti. Bin bir güçle gözlerimi araladım.
"Şükürler olsun. Ben hemen gidip Walter'a haber vereyim." Tam gitmeye yeltenmişti ki arkasından seslendim.
"Kevin su verebilir misin?"
"Ah tabi, susamış olmalısın aklıma gelmedi kusura bakma."
Bir yandan dolaptan küçük bir şişe çıkarırken bir yandan da bana bunları söylüyordu.
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
Uzattığı şişeyi elime aldım
"Yorgun... Çok yorgunum"
"Kaldığın baraka alev almış."
"O yaptı Kevin." Kafasını merakla bana doğru eğdi.
"Kim?"
"Komutan. Beni öldürmeye çalıştı."
Gülümsedi. "Hayır Afrah. Walter asla seni öldürmeye çalışmaz."
"Yaptı diyorum. Neden inanmıyorsun?" Dedim fısıldayarak.
Kapıya doğru bakıp tekrar yüzünü bana döndü.
"Yangın çıktığında Walt benimleydi."
"Ciddi misin?"
Kafasını salladı.
"Belki de askerlere yaptırmıştır."
"Sanmıyorum. Eğer öyle olsaydı seni kurtarmazdı."
"Beni o mu kurtardı?"
"Evet."
"Gerçekten dengesiz." Güldü.
"Neyse gidip haber vereyim ben."
Kevin odadan dışarı çıkınca etrafı incelemeye başladım. Ne çok gelmiştim buraya. Kendi halime güldüm.
Kevin az sonra telaşla içeri girdi. "Kevin ne oldu? İyi misin?"
"İyiyim." Dedi gözlerini kaçırırken.
"Bu halin ne peki?"
"Yok birşey. Walt seni çağırıyor."
"Neden?"
"Gidince öğrenirsin." Dedi kapıyı açarken.
Kevin'ın arkasına takılıp yürümeye başladım. Çok tuhaf davranıyordu. İçimden bir ses beni hiç de iyi şeylerin beklemediğini söylüyordu. Tutsak kaldığım evin önüne gelince durduk. Kevin yüzünü bana döndü.
"Afrah şimdiki olacak şeyler için Walter'ı suçlama olur mu? O şuan ne yapıyorsa senin için yapıyor."
"O mu benim için yapıyor." Dedim gülerek.
Cevap vermeyip içeri girdi. Bende onu takip ettim. Kaldığım odanın hemen yanında ki odaya girdi. Burası ilk geldiğim de beni getirdikleri odaydı. İçeri girdiğimde beni ilk şoka sokan şey arkası dönük bir adamdı. Garip olan ise bu adamın üstünde kandura olmasıydı. Bir sandalyeye bağlı şekilde oturuyordu. Komutan karşısına geçmiş kinle oturan kanduralı adama bakıyordu.
Bizi görünce yapmacık bir şekilde gülümsedi.
"Sevgili Afrah'da katıldı sonunda bize." Adam oturduğu sandalyede debelenmeye başladı. Komutan yanıma gelip omuzumdan tuttu.
"Seni şöyle alalım prenses." Adamın karşısında ki sandalyeyi işaret ediyordu. Şaşkınlıkla gösterdiği sandalyeye doğru yöneldim.
"Bir saniye süpriz olmasını istiyorum." Deyip gözlerimi kapattı.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Şşt! Hadi ama çok eğlenceli olacak."
Sandalyeye oturduğumda yavaşça gözlerimi açtı. İşte ikinci şokumu o zaman yaşadım.
"Amca!" Sandalyeden kalkmaya çalıştım fakat komutan omuzlarıma bastırarak buna izin vermedi.
"Senide bağlamak zorunda bırakma beni." Diye fısıldadı kulağıma.
Amacamın ağzını bantlamışlardı. Gözler dolu doluydu.
"Kevin misafirimizin ağzını açar mısın lütfen."
Kevin amcamın ağzını açtıktan sonra tiksintiyle bantı yere attı.
"Kızım! İyi misin?"
"Emirim lütfen sessiz olun. Bugün ben konuşmak istiyorum."
Komutan ikimizin ortasına doğru bir sandalye çekip ters bir şekilde oturdu.
"Eminim burada çok sıkılmışsınızdır Emirim. Size bir hikaye anlatmamı istermisiniz?"
"Ne hikayesi? Ne saçmalıyorsun sen?"
"Çok beğeneceksiniz. Özellikle Afrah senin çok iyi dinlemeni istiyorum. Bugüne kadar böyle bir hikaye duymadığına bahse girebilirim."
Kevin'a baktım. Ben bakar bakmaz yüzünü başka tarafa çevirdi.
"Bir zamanlar çok zengin bir ülkenin kralı varmış. Hangi ülke olduğunu sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Bu kralın bir de iki tane oğlu varmış. Kral büyük oğlunu çok seviyormuş ve kendisinden sonra başa onun geçmesini istiyormuş. Küçük oğlu da babasının abisini çok sevdiğini bildiği için abisini içten içe çok kıskanırmış. İki prens de bir süre sonra evlenecek yaşa gelmiş. Büyük prens evlenmiş ve dünyalar güzeli bir kızı olmuş." Bana bakıp tekrar hikayeye devam etti. " Kral küçük prensi de evlendirmek istiyormuş ama prens istemiyormuş. Üstelik küçük prensin gençken yaptığı bir hatadan dolayı iki yaşında gayri meşru bir oğlu varmış. Eğer bu öğrenilirse prensin kral olma hayalleri yok olurmuş. Bir gün kral artık kendisinin çok yaşlandığını ve yakında yeni kralı seçeceğini söylemiş. Bunu duyan küçük prens telaşlanmış. Bir gün büyük prens ailesi ile birlikte gezmeye gideceğini ve eşinin arkadaşı ve oğlunu da yanlarında götüreceğini söylemiş kardeşine. Prens çok sevinmiş bu duruma çünkü çocuğunun annesi abisinin eşinin en yakın arkadaşıymış aslında. İki durumdan da kurtulacak hain bir plan yapmış. Kraliyet arabasını sürecek olan şoförü ailesiyle tehdit ederek intihara zorlamış. Şoför mecbur kabul etmiş ailesi için. Hepsi arabaya bindikten bir süre sonra şoför arabayı uçuruma sürmüş. Büyük prens ve eşi feci şekilde ölürken küçük kızları bacağına giren bir demirle atlatmış kazayı. Kral'ın gayri meşru çocuğu annesi sayesinde kurtulmuş fakat kendisi omuriliğindeki hasardan dolayı ömrünü yatalak olarak geçirmiş. Ve küçük prens hayallerine kavuşmuş. Fakat yiğeni hayatı boyunca topal bacağıyla amcasına vicdan azabı olarak kalmış. Tabi hikaye burada bitmiyor. Devamını bende çok merak ediyorum doğrusu." Komutanın anlattıklarını göz yaşlarıyla dinlemişdim.
"Amca..."
"Sen bunları nereden öğrendin?"
Amcam bana bakmıyor komutanla konuşuyordu.
"İstersen bunu nasıl öğrendiğimi bırak da nasıl kurtulacağını düşün."
"Bak eğer bunu kimseye söylemezsen seni paraya boğarım."
"Hadi ben sustum diyelim peki o susacak mı?"
"Sen kabul ettikten sonra onuda halledebiliriz."
Şaşkınlıkla konuşmayı dinliyordum.
"Nasıl halledeceğiz? Öldürerek mi?"
"Sen nasıl istersen."
Hıçkırarak ağlıyordum. Bu bir şaka olmalıydı. Amcam böyle konuşmazdı!
Komutan ayağa kalkıp pencerenin önünde ki masadan bir silah çıkardı. Daha sonra yavaş adımlarla arkama geçti. Silahı başım da hissetmemle ağlamayı bırakıp sustum. Kevin neredeydi? Bırakıp gitmiş miydi?
Hani komutan ne yapıyorsa benim için yapıyordu?

..........
Selamun Aleyküm :) Sakar Yazarınız az önce bölümü yanlışlıkla yayınladı :D Kimler gördü bilmiyorum :)
Bölüm zahraaa nın yoğun ısrarları üzerine erken geldi :)
Whatsapp grubumuzu duymayan kaldım mı katılmak için numaranızı atmanız yeterli:) emin olun pişman olmayacaksınız :)
Bir daha ki bölüme görüşürüz :)

KıtalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin