Sümer'in numarasının bende olması gerekiyor. Eve gidince ilk işim onunla konuşmak olacak,bu mevzuyu kesinleştirmek tek amacım. Ezgi'nin eriyip bitmesine dayanamıyorum.
Eve gittiğimdeyse bütün sülale toplanmış. Hakan denilen başımın belası kuzenim de orda. Bu çocuk tam bir gerizekalı yemin ediyorum. Onu hiç sevmiyorum,bunu desem de yalan olduğunu da biliyorum. Ona birşey olursa ilk ben koşarım ona. Gittim ona bulaşıyorum tabi,bu benim hoşuma gidiyor. Özellikle de sevgilileri konusunda. Adam gibi bir kızla çıkmaz ki dümdük,illa esmerinden tutar;sarışınıydı,kızılıydı,kumralıydı. Aynı anda 4-5 kızı idare ederdi öküz.
"Hangisiyle kavga ediyorsun?" diye gülerek soruyorum ona.
"Doğa ya şu varya Cemre,onunla. Öğrenirse bittim ben."
Ahh Hakan'ım ahh! Onunla dalga geçmem için ne çok koz veriyorsun be elime. Saftirik kuzenim benim.
Halamların yanına gidiyorum,ellerini öpüp sarılıyorum onlara. Konuşuyoruz öyle havadan sudan. Sonra tekrar Hakan'ı yanıma alıyorum. Odama götürüyorum onu.
Ona kızdığım tek konu her zaman sevgilileri olmuştu. Çünkü arkasından piç,yavşak ne derlerse diyecekleri ve bu benim sinirlerimi hoplatmam için gerekli bir sebepti. O benim için bir kuzenden çok kardeşim gibiydi. Yaşlarımız aynı olmasına rağmen küçüklüğümüzden beri benim sözümü dinlemeye alışmıştı. Taa ki liseye başlayana kadar;arkadaş ortamı yüzünden kızları görünce kaçan onlara bakmamak için başını öne eğip gezen Hakan,bir anda tüm Avrupa yakasındaki kızlarla çıkmış bir Hakan oldu. Burası da beni deli ediyor.
Ama Hakan'la konuşmam gereken bu konu değil,hazır gelmişken Sümer konusunda onunla nasış konuşabilirim diye fikir danışacağım. Sonuçta o bir erkek ve benim düşüncelerimdense onun fikirlerinim daha iyi olacağının kanaatındayım.
"Hakancığım,telefonu bırakıp birkaç dakikanı bana ayırabilirmisin? Önemli bir konu var."
Dediğim gibi sözümden çıkmazdı hiçbir zaman o,telefonu aldı ve çalışma masama koydu. Evet dinliyorum dermişçesine başını salladı.
"Ezgi'yi bilirsin,Sümer'i de ondan biliyoruz. Bu ikisi artık iki yabancılar,konuşmuyorlar Hakan. Ezgi perişan bir halde. Sanki o onun dünyası olmuş,hayatının merkezi olmuş. Öyle bir bağlanmış ki;attığı her adım onun üzerine kurulu. Sümer Ezgi'nin dünyası,evreni. Sümer'de ise Ezgi;yoksulluğun,sefaletin hiç eksik olmadığı bir şehrin kasabası. Aradaki farkı anlıyorsun değil mi? Ben dayanamı..."
Sözümü kesiyor:
"Bu konuyu en iyi benim anlayacağımı biliyorsun. Kendini daha fazla edebiyatçı hissetmeden şöyle demeliyim. Senin onunla daha bacak kadar boyunuz yokken başlamış bir arkadaşlığınız var. Bana kalsa hiç Sümer'e mesaj atmakla uğraşma. Yüzyüze konuş onunla;her zaman karşılıklı oturup konuşmak en güzelidir."
Saat epey geç oldu;halamların yataklarını hazırladıktan sonra iyi geceler dileyip odama doğru çekiliyorum. Hakan benim odamda kalacak;onunla konuşmak isterdim ama uyuyakalmış.
Ertesi gün sabah erkenden kalkıyorum. Yolculuk Sultangazi'ye. Saçımı tarıyorum,her zamanki gibi göz kalemimi rimeli sürerek hafif bir makyaj yapıyorum. Havalarda sıcak olduğu için şort giyip üzerime ince bir bol tişört giyerek çıkıyorum. Otosbüs durağına doğru yürüyorum;orada beklerken çantamdan bir sigara çıkartıp yakıyorum. Günün ilk sigarasının tadı bir başkadır;daha bir sevilesidir ilk sigara.
Sultangazi'nin Malkoçoğlu Mahallesine nihayet varıyorum. Ezgi'nin anlattığı kadarıyla akşamları basketbol sahasında arkadaşıyla basketbol oynarmış. Onu görene kadar bu yerden gitmemekle kararlıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oysaki Hep Benimleymişsin
Non-Fiction17 yaşın aslında her bir saniyesinde farklı duyguları barındırabileceğini 17sine girmeyen bilemez... Kitapta Doğa adındaki bir kızın 17 yaşına girdiği andan itibaren hayatının baştan aşağı değişmesini anlatılıyor. Ve gerçek aşkı hep onun yanından ge...