Bu ayrılık bana hiç iyi gelmedi. Sanki ben artık ben gibi değilim. Çok farklılaştım. Önce yaşamayı unuttum. Sanırım hissedemiyorumda. Sadece nefes aldığımın farkındayım. Onun dışında mutluluk, huzur, sevinç, umut gi...bi tüm hisler yerini kocaman bi boşluğa bırakmıştı. Biraz zor oluyordu. Bu boşluk öylesine derindi ki, içine çekiyordu tüm benliğimi. Yıkım sonrası ayakta durmaya çalışan bi bedendim sadece. Yaşamak işlevini yerine getiren bi kalbim vardı sadece. Ama kalbim dayanamıyordu. Her gün o kocaman boşluğun beni yok etmesine dayanamıyordu. Eskisi gibi atmıyordu. Delicesine atmıyordu. Usul usul sudan çıkmış bi balığın yaşadığı şoku yaşar gibi atıyordu. Sahi sen gidince sudan çıkmış balığa dönmüştüm. Önce biraz affalladım, sağa sola saldırdım, ardından yavaşlamaya başladı her şey. Sonrası ise kocaman bir boşluk. Bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. "Her zaman ki gibi, biri geldi ve gidiyor, alıştım buna" demiştim. Ve her zaman ki gibi yıkılmıştım. Göğsüme öyle bi öküz oturmuştu ki, git gide dibe batıyordum. Taşıyamıyordum kendimi, yükümü. O küçücük bedenimle ne de ağır yükler altına girmiş kalbim. Oysa çok erkendi, ölmek için. Yaşanacak onca gün varken, ölmek için çok erkendi be. Ne yapayım işte sende biraz insaf et. Çok seviyordum seni. Çok aşıktım. Kendimi tüm masumiyetimle sana teslim etmiştim. Ama sen, sen bunu reddettin. Neden bilmiyorum ama sana yetemedim. Ya da fazla geldim. Çok sevdiğim için gittin belki de. Hiçbir fikrim yok. Olsun. Yine de teşekkür ediyorum. Seninleyken yaşadığımı hissetmiştim. Şimdi de öldüğümü hissediyorum. Bana yaşarken ölmeyi, ölürken yaşamayı öğrettin.