Annemin ısrarları sonucu üzerimi değiştirip salona gittim.Abim koltukta oturmuş televizyon seyrediyordu.Benim odaya girdiğimi görünce başını bulunduğum tarafa çevirdi.Delici mavi gözlerini gözlerime dikti.Benimkinin aksine abimin gözleri koyu maviydi.Gözlerine ne zaman baksam kendimi suçüstü yakalanmış gibi hissederim.Abimin gözleri hep derin bakar derin ve anlamlı.Karşısındaki kişiyi hep gözleriyle yargılar.Özellikle de o kişi bensem.Benim gözlerimse kahverengi aynı saçlarım gibi.Her zaman abimin gözlerini kıskandım ve benimki kahverengi diye yakındım.Abim bakışlarını televizyona geri çevirdi ve ben rahat bir nefes aldım.Usulca ilerleyip koltuğun ucuna rahatsızca oturdum.Fazla kalmak istemiyordum.Daha yazmam gereken bir günlük vardı ve hala bana neden araba çarptı bilmem gerekiyordu.Hastanede aklıma gelen fikirle irkildim.Sanırım çok fazla film izliyordum.En yakın zamanda izlediğim filmlerin sayısını azaltmam gerektiğini aklıma not ettimBu sırada abim bakışlarını yüzüme dikmişti.Sanırım konuşmamı bekliyordu.Ama ben hiç bir zaman ilk konuşan olmazdım.Bu huyumu hiç öğrenememişti.Gerçi hiç birini bilmiyordu ya neyse o başka bir konuydu.Abim bana hafifçe gülümseyip elini dizine koydu.Sonra da parmaklarıyla ritmik bir şekilde dizine vurmaya başladı.Bakışlarımı eline indirdim.Abim gergin görünüyordu.Yüzünden az önceki gülümsemeyi silmişti.Sağ kaşının üzerindeki yara izi belirginleşmişti ki bunu gergin olduğunda yapardı.Kaşlarını garip bir şekle sokar bu da yara izinin belli olmasına neden olurdu.Elim istemsizce yüzüne doğru hareket etti.Yara izine değince gözlerini kapattı.İlk defa abim için endişelendim.Benim tanıdığım ya da görmeme izin verdiği abi bu değildi.Gözlerini açıp "Nasılsın?" diye sordu.Bakışları hala elindeydi.Elimi yüzünden çekip dizime koydum ve cevap verdim;"İyiyim".Abim gözlerimin içine baktı ve ben onun gözlerinde her zamankinden farklı bir şeyler gördüm.Pişmanlık,sevgi,acı.Birbirimize bu kadar yakın hissettiğimiz başka an var mıydı bilmiyorum.Abim beni yavaşça kendine çekti.Bana sarıldı ben de kollarımı beline doladım.Elleriyle saçlarımla oynayıp "Özür dilerim" diye mırıldandı.Bense ne söylediğini duymuyor pembe cam fanusun içinde başka bir dünyada yaşıyordum.Sanırım bu anı hayatım boyunca hayal etmiştim.Salona annemin de gelmesiyle mutluluğumuz katlandı ve annem koşarcasına gelip bize sarıldı.Hem de boğarcasına.Annemin bizden de mutlu olduğu kesindi.Demek annem de bu anı yaşamayı hep istemişti.Annem en sonunda bizi bırakıp nemli gözlerle kendini karşımızdaki koltuğa bıraktı.Anneme bakınca abimin anneme çok benzediğini düşündüm.Aynı delici koyu mavi gözler ve siyah saçlar.Bense daha çok babamdım sanırım kahverengi göz ve saç, kalkık bir burun ve küçük bir çene 1.60 boy.Boyum yaşıtlarımın neredeyse hepsinden kısaydı ama bu annemden aldığım bir özellikti.Babam ve abim uzun boyluydu.Bana da okulda 'cüce' diyen sınıf arkadaşlarım kalmıştı.Aslında en yakın arkadaşım Miray bunun çok iyi bir şey olduğunu söyleyerek beni inandırmaya çalışsa da onun boyu 1.70'in üzerindeydi.Onun yanında kendimi daha da kısa hissediyordum ama bu arkadaş olmamıza engel değildi.Annem gözlerinin altını silip ağzı kulaklarında gülümserken abime döndüm.Yüzüme bir gülümseme yerleştirip "Hoşgeldin" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sevimli kaçak
RomanceHira 17 yaşında sıradan bir hayata sahiptir.Bir gün aniden karşısına çıkan kişiyle bütün hayatı altüst olur.Üstelik onu gördüğü zamanı hatırlamamaktadır.Hira ailevi sorunlarıyla uğraşırken geçmişten gelen gizemli yabancıyla yüzleşebilecek midir?