Kaçış

326 13 1
                                    

   Multi Hakan, kim olduğunu bilin bence yani. (Bilmeyen varsa yine de söyliyim, Matt Ryan) Ayrıca geçen bölümdeki "cool adam" olarak takdim ettiğimiz ve oyuncu olarak Mark Sheppard'ı koyduğumuz karakterin adının da Demir olmasına karar verdik.

-1 Ocak 2000-
   Alya kapıyı ayağıyla iterken dirseğiyle de düğmeyi aşağı itip odayı karanlığa boğdu. Elindeki pastayı düşürmemek için yavaşça yürürken kocasının da minik kızlarının sevinç çığlıkları atmasından hoşnut bir şekilde koltuğa yayıldığını gördü. Kızları, Güneş, daha bir şeyleri anlayabilecek yaşa gelmese de mutlu bir şekilde ellerini çırpıp neşeli bebek homurtuları çıkarıyordu. Alya ve Ümit, Güneş'in doğumu anısına yine tam geri sayım bittiğinde pastayı getirme kararı almışlardı. Güneş'in gözlerinden uyku aksa da heyecanlı bir şeyler olduğunun farkındaymış gibi küçük elleriyle yaptığı yumrukları birbirine çarparak ve koltukta bir ileri bir geri sallanarak ayakta kalmaya direniyordu.

   Alya pastayı masanın üstüne koydu ve pembe üzerine beyaz çizgili "1" şeklindeki mumu pastadan çıkarıp büyük tabağın kenarına koydu. "Hey," dedi. "Sanırım daha pastadan yiyemez?" Ümit gülerek doğruldu ve eline bıçağı alıp pastayı kesmeye başladı. "Hiç sanmıyorum, bu onun için sembolik bir şey olabilir." diyerek çatalını tabağına aldığı çikolatalı pastaya batırdı. Alya da kendine bir tabak aldı ve "Ama bizim için tam yemelik."

   Ümit yılbaşına girdikten sonra yayılan programları görmek için kızı kucağında kanalları geçiştirirken Alya da mutfakta tabakları makineye yerleştirmekle meşguldü. Kalan son tabağı da yerleştirdikten sonra mutfaktan çıktı ve ellerini kurulayarak salona geri geldi. Tam koltuğa yayılmış olan Ümit'in kucağında sevimli bir pozisyonla uyumakta olan Güneş'i kucağına alıyordu ki zilleri hiç durmadan çalmaya başladı. Güneş gözlerini açıp hafif homurtular eşliğinde şaşkınca ve mutsuzca bakarken Alya yerinden fırlayıp salonu geçti ve kapının önünde durup kapıyı açtı. Korku ve şaşkınlıkla karşısındaki adama bakarken adam hiçbir şey demeden içeri daldı ve homurtusu ağlamaya dönüşmüş olan Güneş'in yanına gitti. Onun iyi olduğunu görünce rahat bir şekilde iç çekti ama saniyeler içinde yüzündeki ifade tekrar telaşa dönüştü. Ümit kızını göğsüne doğru çekerken gür sesiyle "Sen de kimsin?! Defol evimden!" diye korkutucu bir sesle bağırdı. Adam telaşla konuşmaya başladı, "Bakın,tehlikedesiniz!" Ümit adamın sözünü kesmek için ağzını açacakken adam "Lütfen, bir dinleyin. Adım Hakan, ve size yardım etmeye geldim. En azından kızınıza..." dedi. Güneş dahil hepsi birden adama şaşkınlıkla ve allak bullak olmuş bir surat ifadesiyle bakarken adam daha da telaşlı bir şekilde saatine baktı. "Hemen gitmemiz lazım, yoksa kızınızı almaya gelecekler. Bugün doğum günü, değil mi? Hatta tam yeniyıla girerken doğmuş olması lazım?.." Ümit biraz gevşemiş ama yine tedirgin bir biçimde "Bunları nereden bildiğini sormayacağım, bize ne için yardım edeceğini -ki bundan emin değilim- anlat." dedi. Hakan işin zor kısmını atlatmış olmanın sevinciyle konuşmaya başladı, "Kızınız doğarken ona süper güçler, tam olarak süper güç diyemesem de şu an anlatacak başka kelime bulamıyorum, bazı yeteneklerin onun bünyesine işlemesini sağlayacak bir formül enjekte edildi. Ona ne gibi şeyler kazandığı hakkında pek bir fikrim yok, ama gelişiminin şu aralar tamamlanmış olması gerektiğinden eminim. Şimdi bunun olmasını sağlayan birlikten insanlar gelecek, onu alacak ve eğitilmesi için götürecekler. Üzgünüm ama söylemek zorundayım, Güneş'in şu ana kadar yaşayabilmiş olması bile bir mucize. Kısaca sizi buradan çıkarmam lazım, hatta eski hayatınızdan çıkarmam lazım. Tamamen yeni kimliklerle yeni bir yere götüreceğim sizi..." Saatine baktı, "...ve çok az zamanımız kaldığından eminim."

   Ümit'in de Alya'nın da aklına Güneş'in doğumu geldi. Ümit'in hiçbir şey hatırlamamasına rağmen bir kriz geçirdiği söylenerek sakinleştirilmesi... Ve Alya'nın sezeryan doğum yapması... Sonuçta o ana kadar böyle bir düşüncesi yoktu, o an sezeryan olmasını gerektiricek bir durum olduğuna da şu an hiç mi hiç inanmıyordu.

Uykunun BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin