3 gün sonra geldi bize Ada "Ve işte burasıda bizim evimiz...
Sana odanı gösteriyim eşyalarını yerleştir sonra aşşağıya in bişeyler atıştıralım""Peki geç kalamam"
"Bekliyoruz"Ada çok şeker,tatlı,soğuk kanlı ama bi o kadarda merhametli biriydi çook iyi anlaşıyorduk üçümüzde...
Bir şeyler yedik , sonra kızlara evde beni beklemelerini ve güneş batmadan döneceğimi söyledim...
Büyük bir AVM ye gidip bir tekerlek salıncak ,7 tane dilek feneri, Odalarımız için üzerinde baş harflerimiz yazan 3 avize ve yandaki manavdan 2 kilo çilekle,1 kilo şeftali aldım.
İyi alış veriş yaptım dahada baya bir param vardı halamlar zenginlerdi bu yüzden aylık 5 bin TL yolluyordu halam.
Eve gider gitmez salıncağı bizim salıncakların yanına astım sonra dilek fenerleini doğum günüm için sakladım kos koca bir ay ama çabuk geçicek yanımda böyle kardeşlerim varken..
Eve gelince kızlar iyice kaynaşmış Ada da artık açılmıştı üçümüzde salondaki büyük tüylü halıya uzandık bir birimize komik şeyler anlatıp tavana bakarak kıkırdarken Ada birden...
"Kızlar ben bu tavanla yakında flört edicem bana tavşamaya başladı bile..."
Kahkahalara boğulurken"Biz ileride isimleri konuşulan asi üç kız olarak akıllara kazınıcağız"
"Kızlar birbirimizi hiç bırakmayalım" dedi Su sesini yumuşatarak.
"Tabikide ayrılmıycaz siz benim kardeşlerimsiniz sizi aslağa bırakmam" dedim be üçümüzde aynı anda"Süüpperrrr Kardeşşlerrr" diye bağırdık sonra "Şimdii herkes mutfağa diyince birden yerden kalkıp mutfağa saldırdık....
Yiyecek bir şey yoktuda zaten hemen en iyi yaptığımız şeyi yaptık pizza sipariş...
15 dakika sonra pizzalarımız geldi ve sıcacık pizzalarımızî yiyip...
"Hadi kalkın , gidiyoruz"
"Nereye be bu saatte"
"Nereyemi , soru yok hemen üzerimize rahat bir şeyler giyip çıkıyoruz,evet dışarıda biraz ayaz var ama bişey olmaz iyi giyinin..."
Dedim ve merdivenlere doğru koştum arkamdan şaşkın şaşkın bakan Su ve Ada ben çıktıktan iki dakika sonra çıktılar yukarıya.
Ben siyah hafif dar eşorfmanımın üzerine siyah uzun kollumu giydim onunda üzerine beyaz kopşonlumu giydim uzun sarı saçlarımı açık bırakıp siyah beyah yazılı yanlarında iki küçük ponponlu beremi geçirdim resmen kışı getirdim ama yapacak bir şey yoktu yazdı ama bu gün hava ayrı bi değişik ayrı bir güzeldi kızlarda hazırlandıktan sonra kapıya yöneldim ayakkabılıktan siyah spor ayakkıbılarımı giydim ve tam çıkıcakken Ada
"Ya biz nereye gidiyoruz acaba ".
"Bakın evde yiyip yiyip oturmaktan bıktım biraz yürüyüş yapıcaz iki sokak arkadaki parktada otururuz her gün saat 10 da sokaktayız artık"
Derken bir aradada tempolu yürüyorduk Su birden"Oha sahilin ordaki parkmı"
"Evet"
"Ya ama oraya gitmek 4 km yolu yürümek demek"
Su nun şikayetlerini duymamak için kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım...Saat22 :30 sokaklar hala nerdeyse kalabalık ara sokaklarda ise tek tük arabalar ve seyyar satıcılar vardı etrafta.
Istanbul huzurlu çok güzel bir şehirdi ama bir o kadarda tehlikeli bizim için hariç...
Dışardan hanım hanımcık gözüksekte içimizde birer canavar yaşıyordu...
Uzun yürüyüşler sonucu parka vardık saat 23:30 biz nefes nefeseyiz tabi...
Oturduk ve okulla ilgili biraz bilgi verdik Ada ya tam o sırada karşı bankta oturan erkek topluluğundan bir çocuğun bana dikkatlice baktığını fark ettim. Kızlarada söyledim gizlice baktılar onlarda
"Gidip ağzını gözünü kırıyımmı seni yiyicek gibi bakıyo???!!!".
"Bekle eğer böyle bakmaya devam edrse ben yapcam onu "
Su uzun süre sustu ve sonra bizi gaza getirip çocukların yanına götürdü.
Başladım...
" Ya sen niye bize öyle bakıyosun".
"Size değil".
"Peki kime".
"Sana". Yanaklarım kızardı kalbim küt küt atıyodu nedenini bilmediğim bi şekilde.
"Yavaş gel be bune hittet bu ne celal kimsin sen be".
Dedi Ada bağırarak Adaya yaklaşıp
"Sakin Ada sakin"
"Bak ben senin gibi binlerce çocukla karşılştım sen onların yanında bir hiçsin.
Hadi kızlar gidiyoruz".Tam giderken arkamdan bağırıp..
"Bu kadar güzelliğin üzerine tabi binlerce çocuk gelir ama ben onların hepsi sayılırım prenses sen hayalimdeki kızsın sen benim PRENSESİMSİN".
Koşarak yanına gittim bağırmdan sesizce
"Bak eğer bana bir daha prenses der-".
"Prenses".
Tokadı yapıştırdım suratına...
"Bana sadece babam prensesim diye bilir ukala şey bir dahakine bu tokatala yetinmem."
Arkamı dönüp hızlıca kızların yanına gittim...
Ada
"Sen doğduğunda annenle baban seni bırakık gitmemişlermiydi nereden biliyosun sana prenses dediğini".
"Halam anlattı doğduğum ilk gün bana prensesimden başka bir şey dememiş".
Suratım asıktı eve yüriyecek halim yoktu eve taksiyle gittik terlemiştim Direk banyo yapıp uyudum ama o çocuk gözümün önünden ayrılmıyordu...
"Saçmalama Kumsal ya kenidini o aşk denen saçma şeye kaptıracaksan hiç deneme". Diye kendi kendime konuşuyordum saçma sapan sonra habersizce uykuya dalmışım....Bende uyudum....