4. Bölüm

25 5 2
                                    

Selam arkadaşlar bu ilk hikayem olmasına rağmen bu kadar okuma bile iyi alpfyagnd ama inşallah beğenilir. Bölümün ne kadar uzun ne kadar kısa olduğunu tam kestiremiyorum o yüzden kb. Ama elimden geldiğince uzun tutmaya çalışıyorum neyse yorum ve vote'larınızı bekliyorum seviliyorsunuz <3

Hemen telefonumdan taksicinin numarasını buldum ve bi taksi göndermelerini söyledim. Bence bugün bu kadar ekşın yeterdi.

Ben Ada'yı ayıltmaya çalışırken taksi gelmişti. Hemen taksinin kapısını açıp taramalı tüfek gibi konuşmaya başladım
"Şey arkadaşım çok içtiği için kaldırımda sızıp kaldı da bana yardım edermisiniz taksiye taşıyalım?" adam kafasıyla onaylayıp taksiden çıktı. Hızlı adımlarla Ada'nın yanına ilerleyip kaşla göz arasında kucağına aldı
"Çüş yavaş" adam bana küçümseyici bi bakış attı
"İstersen sana vereyim sen taşı" çenemi kapamam gerektiğini anladığımda taksiye bindim. Adam Ada'yı yanıma koyup yerine geçti. Ada'nın kafası otomatik olarak omzuma düşüp üzerime çullandı. Seninle yarın görüşeceğiz Ada hanım. Adama adresi verdikten sonra kafamı geriye atıp şakaklarımı ovdum. Gözlerimi dinlendiriyim derken uyuduğumu anlamadım.
★★★★★★★★★★★★★★★★
Birinin dürtüklemesiyle gözlerimi araladım.
"Hanımefendi geldik kalkın"
"Ha ne? tamam." gözlerim taksimetreye kaydığında 2 hafta okulda aç geziceğim düşüncesiyle Ada'ya tekrardan sövdüm. Ada'ya baktığımda gözlerini aralamış etrafa bakınıyordu. Taksiciye parayı ödeyip teşekkür ettim. Arabadan çıkıp Ada'yı da çıkardım kolunun altına girerek yükünü kendime verdim. Arabanın kapısını kapatıp apartmana doğru yürüdük. Anahtarı zar zor bulup kapıyı açtım. Asansörün önüne gelip çağırma düğmesine ard arda basmaya başladım. Sanki ard arda basınca daha hızlı gelicek. Gözlerimi devirip asansörün kapısını açarak içeri girdikten sonra düğmeye basdım. Yarın kesinlikle Ada'yı fena pataklayacağım. Eve girdiğimizde derin bi oh çekerek Ada'yı yatağıma yatırdım. Annem gil evde yoktu. Bugün olan en güzel şey buydu. Dolaptan pijamalarımı çıkartıp giyindim. Ada öyle yatsın, cezasını çeksin. Hayır 1 saatlik parti için o kadar para ödediğimize mi yanayım, yoksa o 1 saat içinde yaşananlara mı yanayım. Gözlerim yorgunluktan yavaş yavaş kapanmaya başladığında yarının güzel olmasını diledim.
★★★★★★★★★★★★★★★★
Yüzüme dökülen sıvıyla yataktan fırladım. Kahkaha seslerinin geldiği yöne döndüğümde sinirlerim tavan yaptı
"Napıyosun kızım sen!?" ani çıkışım karşısında gülmeyi kesti.
"Sakin ol sadece uyanmamıştın, zorunda kaldım. Birden bu ani sinir neden?" sinirle gülmeye başladım
"Neden mi? Kızım ben dün ne durumdaydım haberin var mı senin?"
"Ne durumdaydın?"
"Seni bıraktıktan sonra yukarı çıktım Tuna Bey'in sevgilisi ve arkadaşını yatakta bastım. Hadi onu geçtim, aşağıya indiğimde öğrendiğim şey yüzünden Tuna'nın sevgilisi beni tehtid etti. Hadi onu da geçtim, seni kaçıncı olduğunu bilmediğim içkini içerken yakaladım. Hadi tamam içebilirsin orası beni ilgilendirmez. Onu da geçtim, seni dışarı çıkarıp kaldırıma otutturduğumda sızdın kaldın. Karanlıkta kız başıma napıcağımı şaşırdım. Hadi taksi çağırdım orasıda tamam. Taksici olmasa seni taşıyamıcaktım. Ta buraya kadar çıkarıp yatağa yatırdım. Yorgunluktan sabah erken kalkamıyım bunun üstüne bide suratıma su dökülsün." Sözüm bittiğinde konuşmasına izin vermeden tuvalete daldım. Sakinleşmeye çalışarak elimi yüzümü yıkadığımda kendime az da olsa geldim. Kafamı kaldırdığımda Ada kapının önüne dikilmiş beni izliyordu.
"Gerçekten bunlar oldu mu?" güldüm
"Hayır, ben her sabah böyle sinir krizleri geçirip, saçma şeyler uydururum. Fantazim böyle."
"Özür dilerim. Cidden sarhoş olmıcak kadar içicektim ama kendimi kaybetmişim. Yağmur, ben cidden özür dilerim." sesi ağlamaklı çıktığında dayanamacağımı anladım. Biraz bekledikten sonra yanına gidip sarıldım. Bu aptal kız ne yaparsa yapsın hep kendini affettiriyordu. Aslında ben çabuk kanıyordum, onun öyle üzgün ve pişman olduğunu görünce dayanamıyordum. Geri çekildiğimde gülerek konuştum
"O zaman mutafağa gidip beraber kahvaltı hazırlayalım açlıktan karnım gurulduyor." Kafasıyla onayladığında mutfağa girip kahvaltılık şeyler çıkardım. Ada krep yapmak için gerekli malzemeleri çıkarıp yapmaya başladı. Telefonumun melodisi diğer odadan duyulduğunda koşarak telefonumu buldum. Arayan kişiye bakmadan açtım.
"Efendim?"
"Yağmur, kızım napıyorsun?" sesinden annem olduğunu anladım
"Napıyım, Ada'yla kahvaltı hazırlıyoruz dün birazcık geç dönünce Ada'yı bırakmadım bizde kaldı.Bu arada hani sen arayıp kontrol edicektin? Geç kalırsam kemiklerimi kırıcaktın?"
"Evet. Arayamadım çünkü fazla yoğunuz farkettiysen babanla eve hiç gelmedik."
"Evet ya ne işiniz var o kadar yoğun?"
"Anlatsam anlamassın ki. Neyse biz öğlene doğru geliriz görüşürüz tatlım. Eğer doymassanız yatak odasındaki çekmecemde az çok para var bişeyler sipariş edersiniz."
"Tamam anne seni seviyorum."
"Bende seni canım" o görmesede gülümseyip kapadım. Annem ve babam aynı şirkette çalışıyordu. Babam müdür yardımcısı annemde onun asistanı. Zaten bu yüzden tanışmışlar ve birbirlerine aşık olmuşlar. Cidden çok güzel anıları var. Umarım bende bi gün babam gibi birini bulurum. Kendi kendime konuşmaya başlamıştım ki burnuma krep kokusu geldi. Hızlı adımlarla mutfağa daldım.
"Oh baya hızlısın kız"
"Tabi oğlum ne sandın" ben buna kız mı demiştim? pardon oğlum diyecektim.
"Aferin sen evde kalmıcan."
"Senin turşunu kurcaz." Kıkırdarken kafasına şaplak attım.
"Aaa acıdı"
"Acısın diye vurdum zaten." gözlerini devirip krepleri tabaklara koydu. Yemeğe başladığımızda aklıma gelenle haykırdım
"Eyvah!"
"Noluyoz lan?"
"Salak senin annenin nerde olduğundan haberi var mı?"
"Yağmur, Allah belanı vermesin bende bişey oldu sandım yüreğime iniyodu"
"Ne kadar rahatsın ya" omuz silktiğinde bu sefer o haykırdı
"Eyvah!"
"Sonunda. Hadi git anneni ara haber ver."
"Ya çantam Kaan'ın evinde kaldı nasıl arıyım?"
"Ada bazen kafanın içinde bişey olmadığını düşünüyorum."
"Aa o zaman duygularımız karşılıklı."
"Hemen lafı yapıştır zaten, eksik kalma. Çabuk zıkkımlanda gidip alalım." Kafasıyla onaylayıp ağzına olan krepi sokmaya çalıştı. Yani anlıyacağınız arkadaşlar millet deliye biz akıllıya. Tabaklarımız bittiğinde bulaşıkları makinaya yerleştirip masayı sildik.
"Yagmur, bana seninkinlerden bi üstle alt ver bunlarla gidecek halim yok deme."
"Yoo bence bişey olmaz" gözlerini kısıp bana bakmaya başlayınca dolaptan ona da pantolon ve tişört çıkardım. Giyindikten sonra normal çanta çıkarıp gerekli şeyleri içine koyduktan sonra ayakkabılarımı giydim. Ada çoktan hazırlanmış aşşağıya inmişti. Öküz. İnsan bi bekler. Ama doğru Ada'dan insanlık beklemek otobüs durağında vapur beklemek gibi bişey. Söylenerek indiğimde Ada çoktan taksiye binmişti bile. Hayır sen taksiyi nerden buldunda oturdun. Bu arada bende taksiye baya alışmıştım ha. Arabaya atladığım an hareket etti ve 45 dakikalık yolculuk başlamış oldu. Anneme gezmeye çıkıyoruz diye iyice şaçmalayarak mesaj attım.
"Kanka bu arada sen Tuna'yla tanıştın mı?"
"Maalesef"
"Oha ne demek maalesef kızım! Ayy şanslı sürtük seni, o nasıldı? Yakışıklımıydı? Senle konuştu mu? Bide sen sevgilisi beni tehdit etti dedin deme? Oha ya ben neler kaçırmışım böyle? Hayır tanışmanızı geçtim öyle bişey olmuş ki kız seni tehtid etmiş. Kız güzel mi? Nolur iğrenç de. Tuna'yı anlat tipi nasıl ne giymişti? Gülü-"
"Ay Ada bi susda motorun soğusun lan"
"Tamam tamam sen sorularımı cevapla."
"Bikere bizi Kaan tanıştırdı. Hiçte sıcak kanlı değil. Tipi iyi yani fena değil."
"O kadar sorudan bu cevapları çıkardın ya helal olsun kardeşim sana"
"Eyvallah kardeşim"
"Lan Allah'ın krosu düzgün anlat şunu!" Ada'nın eline bikere düştük diyip anlatmaya başladım
"Şimdi bikere gözleri kehribar. Böyle bal rengi gibi. Saçları altın sarısı, açık değil yani. Ama koyuda değil gözleriyle mükemmel uyum sağlıyor. Belki inanmıcaksın ama kusursuz yüz hatları var. Karakteri ise berbat yani çok berbat değil ama berbat."
"Hmm anladım çocuk çok yakışıklı ama karakteri berbat yani çok berbat değil ama berbat." Alkış tutup hayranlıkla ona baktım
"Tebrik ederim herşeyi çözmüşsün"
"Ve sen ondan hoşlanmışsın."
Şaşkınlıkla birden bağırmaya başladım.
"Ne!? Saçmalama daha çocukla doğru düzgün konuşmuşluğumuz yok. Tamam çocuk fazlasıyla yakışıklı ama herşey tipte bitmiyo." Ada ağzını açmış konuşacaktı ki önden gelen ses geri kapamasını sağladı
"Ah şu zamane gençleri. Hepsi birbirinden inatçı. Hayır seviyorsan git söyle o da seni seviyorsa evlenip yuva kurun. Ama yok öyle olur mu illa ilk adımı karşı taraf atıcak. Böyle inatlaşmaya devam ederken buruşup öbür tarafa gideceksiniz."
"Ya amca sen önüne baksana." Direk Ada araya girdi
"Yağmur sus. Amcam sonuna kadar haklı. Bikere eskilerde böylemiydi? İki genç birbirine aşık olurdu gizliden görüşürlerdi. Sonunda istemeye giderlerdi. Eğer babası kızı vermezse oğlan kızı kaçırırdı. Ama eninde sonunda kavuşurlardı. Eskiden gerçek aşk vardı. Şimdi herkes kendi çıkarında."
"Helal be kızım kim tutar seni!"
Ben şaşkınlıkla Ada'ya bakakaldım. Pis yağcıya bak sen.
"Teşekkür ederim amcacım gerçekler." Valla bu yağcıya diyecek hiç bi söz bulamıyorum. Gülerek koltuğa iyice yayılıp dışarıyı izlemeye başladım. 10-15 dakika sonra geldiğimizi farkedince çantamdan parayı çıkarıp ödedim. Taksiden indiğimizde Ada amcanın arkasından el salladı. Hey Yarabbim ya. Onu beklemeden yürüyüp kapıyı çaldım. 5 dakika sonra kapıyı bir adet üstsüz Tuna açtı......

2 BROKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin