Lütfen hikayeyi okuduktan sonra düşüncelerinizi yoruma yazın çünkü ne düşündüğünüz benim için gerçekten çok önemli şimdiden teşekkürler sizi seviyorum ajtuakfjfo
Tuna'yı öyle üstsüz görünce gözlerim bi an baklavalarına kaydı. Baklava dediğime bakmayın kaya gibi bişey yani hiç dokunmadım ama do- ay ne diyorum ben. Ona gözlerimle taciz ettiğimi fark edip hemen elimle gözlerimi kapattım.
"Bebeğim o kadar baktıktan sonra gözlerini kapatmasanda olurdu." Anan bebeğim.
"Kes ya çekil şurdan" onu iktirip içeri daldım. Etrafa göz gezdirdiğimde kimsenin olmadığını farkettim. Ta ki merdivenlerden şıllık Melis'in indiğini görene kadar. Bana küçümseyici bi bakış atarak yanımdan geçip Tuna'nın yanında durdu.
"Sevgilim bi sorun mu var?" Evet, sen varsın. Şimdi o saçlarını elime dolayıp seni yerlerde sürüklemek vardı ama neyse. Arkamda Ada'nın olduğunu farkettiğimde ona döndüm. O ise Tuna'yı baştan aşşağı süzüyordu. Boğazımı temizlediğimde anında bana döndü
"Ada hadi çantan neredeyse bul gidelim"
"Tamam" Ada gittiğinde hala karşımda mal gibi dikilen çifte döndüm
"Kaan nerede?"
"Gönderdik" şıllık, Tuna'ya fırsat vermeden konuştu. Seninle oturup muhabbet etmek isterdim ama yellozun tekisin. Bunu suratına söylemek isterdim. Ne için geldiğimizi açıklamaya gerek duymayarak onlara kıçımı dönüp bende çantayı aramaya başladım. Ah ev tertemizdi kesin hizmetçi tuttular. Ama nerde bu lanet çanta. Ada oflayarak yanıma geldi
"Bide yukarı bakalım mı?"
"İyide sen hiç yukarı çıkmadın ki."
"Olsun olsun hadi gel" elimden tutup yukarı sürüklediğinde parti günü Deniz'le Melis aklıma geldi. Hakketten ben bu malların ne bok yediklerini Tuna'ya söylesem ne olurdu acaba? Tuna Deniz'i öldürdükten sonra Melis'i, Melis'i öldürdükten sonra bunu ona söylediğim için beni sonrada kendini öldürürdü. Ay toplu katliam. Aslında iki ekşın yaşardık ya. İç sesimin mal olduğu kanısına vararak çantayı aramaya başladık. Saray gibi evde kedi boku gibi çantayı nerde bulalım. Sonunda pes edip aşşağıya indik. Ki inmez olaydık çünkü Tuna ve Melis iğrenç şekilde öpüşüyordu. Tek kelimeyle, midem kalktı.
"Öğğk" ikiside birden ayrılıp bize döndüler. Tuna masanın üzerinden bişey alıp bize döndü elindekine dikkatlı baktığımda Ada'nın çantası olduğunu farkettim.
"Bunu mu arıyordunuz?"
"Ya madem orda olduğunu biliyorsun yiyişceğine söylede alıp gidelim deme. İki saat arattın. Hem sen onu aradığımızı nereden biliyorsun?"
"Kaan söylemişti şimdi alın çantanızı ve beni sevgilimle yalnız bırakın." Bu Tuna Melis'i ciddi ciddi seviyo ha. Ne güzel ama boynuzlandığından haberi yok malın. Ona söylemelimiyim bilmiyorum ama bunu sonra düşünücem. Cevap dahi vermeden çantayı elinden alıp o çok sevdiği sevgilisiyle kendisini yalnız bıraktık.
"Yemin ederim taksi parasının götümüze girmesi haricinde bi bok olduğu yok. Lütfen gidelim şurdan Ada"
"Ay çok yakışıklı. Allahım bide ilk karşılaşmamız üstsüz oldu. Kanka yemede yanında yat valla."
"Tamam sen içeri gir yemede yanında yat o zaman ben gidiyim. Hadi kendine iyi bak." Gözlerini devirip yanaklarını şişirdi.
"Of bu kadar kısa süreceğini bilseydim amcayı yollamazdım ya." Tam bişey diyecekken siyah jeep önümüzde durdu.
"Kızlar galiba çantayı almaya geldiniz." Evet spaydimiz Kaan. Uzanarak ön kapıyı açtı
"Hadi atlayın buraya kadar geldiniz sizi ben geri götüriyim." Ada anında kendini ön koltuğa attı. Oha insan en azından "yok zahmet olmasın" gibi şeyler söyler. Ama yok bizim kız yüzsüz. Bende onun gibi yüzsüzlük yaparak kendimi arka koltuğa attım. Galiba bende yüzsüzüm. Geriye yaslanarak nefesimi dışarıya verdim. Yolculuk başladığında telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. Şarkı listesinde direk Lady Gaga- Dope'u bulup dinlemeye başladım kafamı geriye yasladım ve gözlerimi kapattım.
★★★★★★★★★★★★★★★★
Evin önünde durduğumuzda toparlandım
"Çok ama çok teşekkür ederim Kaan. Acayip torpil geçtin. Bu arada neden o kadar uzaktan ev aldın oğlum sen valla insan gelcek olsa bile o mesafeden dolayı gelmez."
"Biliyorum kanka zaten buralardan ev bakıyoruz haberiniz olsun eğer kiralık görürseniz direk arayın" gülümseyip kafamla onayladım arabadan inecekken Ada durdurdu.
"Yağmur ben anneme gidiyim sanada herşey için teşekkür ederim. Ve pazartesi herşeyi anlatıcaksın ha, anladın sen. Ferhan teyzemide benim yerime öp."
"Emredersiniz abla" gülerek arabadan çıktım ve apartamana ilerledim. Yarın pazar ve ben sabaha kadar How I Met Your Mother (yabancı dizi) izlemeyi düşünüyorum. Eve girdiğimde evin sessiz olduğunu farkettim. Annemle babam gelmiş olmalıydı. Yatak odasına girdiğim zaman ikisininde yorgunluktan uyuduğunu gördüm. Hatta babam yer sallanıcak derece horluyordu. Zaten sesi takip ederek buldum onları. Sessizce gülüp kapıyı kapattım. Akşama kadar yapıcak bişeyler bulamayınca full TV izledim. Akşam ise pizza sipariş ettim. Siparişler geldiğinde annemle babamı uyandırmak için yatağa koşarak atladım. İkiside huysuzlandığında şarkı söylemeye başladım
"Seni anaan benim için doğurmuş canımm. Hamurunu benim için yoğurmuş canım." Annem kafasını yastığın altına soktu babamsa otomatik olarak kulaklarını tıkadı.
"Ya kalkarsınız gençler ya da şarkı söylemeye devam ederim"
"Yağmur inan bana çin işgencesi yapmalarını tercih ederim babacım." İkiside kalkıp içeri yürüdüler, zombi gibi. Kıkırdayıp pizza paketlerini salona getirerek açtım. Bardaklara kola doldurarak yemeye başladık. Mide fesadı geçirmeme ramak kala kalkıp odama gittim. Laptop'umu alarak Face'de dolaşmaya başladım. Arama yerine 'Tuna Savaş' yazarak arattım. Profiline girdiğim zaman fotoğraflarının full Melis'le olduğunu gördüm. Neden hep sevgiyi hak etmeyenler seviliyor da, sevgiyi hak edenler sevilmiyor? Bu ciddi bir soru. Resimleri geçerken bir resimde durdum. Tuna ve Melis'in Selfie'si. Melis kameraya bakıp dudak büzüyor. Tuna'ysa Melis'e bakıyor, aşkla. Sanki o Dünya'nın en güzel şeyiymiş gibi. Açıklamada da "Tek Gerçeğim" yazıyor. O an kalbimin sızladığını hissettim. Neden olduğunu bilmiyorum. Belki kimsenin beni böyle sevmediği, böyle aşkla bakmadığı içindir. Zaten ben birinin bana aşık olabileceğini düşünmüyorum. Sadece hayallerimde gerçekleşen bi olay. Dişlerimi birbirine bastırıp Tuna'nın profiline neden girdiğime anlam veremeyerek Face'den çıktım. Kafamı dağıtmak amacıyla HIMYM (How I Met Your Mother) açarak izlemeye başladım. Ah Barney kesinlikle ruh öküzüm. Ted'de bana benziyor. Herzaman gerçek aşkının peşinde. Ama onu bir türlü bulamıyor. Saatlerin geçtiğini farketmeyerek izlemeye devam ettim....
Hava aydınlandığını yeni farkettiğimde saate baktım. Sabah 11'di, yaşasın şimdi yarın sabaha kadar bile uyuyabilirdim. Evet, yarın sabaha kadar. Laptopu kenara koyduktan sonra kağıda beni rahatsız etmemelerini yazan kağıdı kapının önüne astım. Sonra koşarak yatağıma atladım ve yastığıma sarılarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.
★★★★★★★★★★★★★★★★
Sabah alarmın sesiyle uyandım. Ellerimle yanımı yoklayarak kapattım. Uyanmam çok zor olmadı çünkü cidden dün sabahtan beri uyuyorum. Uyuşuk uyuşuk kalkıp dolabımı açtım. Formalarımı çıkartıp giyindim. Çantamı alıp kapının önüne yürüdüm. Fazla ses çıkarmamaya çalışarak kenidimi asansöre attım. Dışarı adımımı attığımda sıcak hava yüzüme vurdu. Gülümsiyerek yavaş adımlarla okula yürümeye başladım. Etrafa göz gezdirdiğimde bazı insanlar telaşla koşuyor, bazılarıysa benim gibi uyuşuk uyuşuk devam ediyordu. Eminim ki hepsinin de bi derdi vardı. Kalp kırıklıkları, güven kayıpları, hep kaybetme duygusu. Herkesin kendince bir sorunu vardı. Kafamı önüme eğerek devam ettim. Okulun bahçesine girdiğimde herkesin fısır fısır birşeyler konuştuğunu farkettim. Takmayarak sınıfa yürüdüm ve sınıfa girer girmez yerime geçerek kafamı sırama koydum. Kahkaha sesleriyle kafamı kaldırdım ve sol tarafıma baktım. Demir ve Duygu birşeyler konuşup kahkaha atıyordu. Acı acı gülümsedim. Evet. İçimde hala acı var. Cidden bi insanı sevdiğin zaman o kişi mutlaka içinde iz bırakıyordu. Size Demir'in ne bok yediğini anlatayım. Demir'le sevgiliydik ve çok ağır kavga etmiştik. Beni Kaan'dan kıskanmıştı. Ve aramızda büyük kavga oldu sonra ben pişman olup evine gittiğim zaman kapıyı Demir'in gömleğiyle bi kız açtı. Arkasından Demir "bebeğim kim gelmiş" diye bağırdığında ordan koşarak uzaklaştım. Aşık olduğum adam, sonuna kadar güvendiğim adam, her bana baktığında kalbimin ritmini bozan adam benim için aynı duyguları beslemiyordu. Üstüne aldatmıstı. Tabi her erkeğin uydurduğu yalanları sıralamıştı bana. Bikere biri güveninizi parçaladığı zaman başkasına güvenmek gerçekten zor oluyor. Hep altında birşey aramaya başlıyorsun. Ayrıca kalbin paramparça oluyor. Sen acıyı değil resmen acı seni hissediyor. Cidden Dünya'm yıkılmıştı. Ama şuan hiçbirşey hissetmiyorum. Ona karşı değil. Cidden artık acıya o kadar alıştım ki vursalar bile acımıyor. Yani hissetmiyorum. Hissizim. Anılar aklıma geldiğinde kafamı sallayarak kendime gelmeye çalıştım. O arada yanıma birinin oturduğunu farkettim.
"Günaydın" Ada sırıtarak bana bakıyordu.
"Günaydın da hangi dağda kurt öldü? Seni böyle sabah sabah güldüren ne bakıyım?"
"Ne olsun kızım bişey olduğu yok. Sadece, mutluyum işte." Ona boş gözlerle baktığımda pes eder gibi kafasını sıraya koydu.
"Tamam ya tenefüste anlatırım" gülümseyerek arkama yaslandım. Kapı hayvan gibi açıldığında o tarafa döndüm ve gelen kişiye baktım. Tuna'yı görünce şaşkınlıkla bakakaldım. Aslında şaşırmamam gerek çünkü buraya kayıt olduğunu biliyordum ama bu sınıfa gelmesi cidden kötü oldu. Sınıfa göz gezdirirken gözleri benim gözlerimle buluştu ve sırıttı. Yan sıramda ki en arka sıraya geçerek oturdu. Hayır yani ben gülüncek bişey görmüyorum bu niye mal mal sırıtıyorsa. İçeri matematik hocası girdiğinde işkence başlıyor diye düşündüm hepimiz ayağa kalktık.
"Günaydın arkadaşlar"
"Günaydın"
"Oturabilirsiniz." Hepimiz oturduk. Hoca masasının üstüne oturarak konuşmaya başladı
"Hoşgeldin Tuna"
"Hoşbulduk"
"Bence kendini tanıtmana gerek yok zaten gelmeden adın duyuldu. Umarım iyi anlaşırız."
"Umarım hocam." Bana baktığında gözlerimi kaçırıp önüme döndüm. Neden bakıyorsa salak. Hoca ders anlatmaya başladığında dikkatle dinlemeye başladım. E tabi ders önemli.
Zil çaldığında herkes dışarıya akın etti. Ada ayağa kalkıp bana döndü
"Hadisene acıkmadın mı?"
"Acıktım acıkmasınada harçlıklarımın hepsi taksi parasına gitti."
"Bunu mu sorun ediyorsun tamam hadi bendensin ben 2 tost kapıp geliyorum" gülümseyip kafamı salladım sınıftan çıkıp kapıyı kapadığında telefon sesi duyasaya kadar sınıfta tek olduğumu sanıyordum. Kafamı çevirdiğimde Tuna telefonunu cebinden çıkarıp aramayı cevaplayarak konuşmaya başladı.
"Efendim sevgilim?" karşı tarafı bi süre dinledikten sonra konuştu
"Tamam ders bittiğinde bizim okul çıkışına gel dışarı çıkıp birşeyler yapalım. Seni seviyorum." Gülümseyerek tefonunu kapattı. Ben gülmeye başlayınca bana döndü
"Komik olan ne?"
"Bence sevgiline o kadarda güvenme."
"Ne sikimden bahsediyorsun?"
"Hatta sana şöyle söyliyim kendinden başka kimseye güvenme."
"Sana mı sorucam?" Teslim olur gibi ellerimi kaldırdım
"Sadece tavsiye" ayağa kalkıp masamın önünde durdu ve eğildi yüzü yüzüme olması gerekenden daha yakındı.
"Ne biliyorsun?"
"H-hiç bişey." Lanet olsun kekelemiştim.
"Yemedim. Melis hakkında birşey mi biliyorsun?"
"Hayır. Bunu da nerden çıkardın?" Nefesini yüzüme verdiğinde yutkundum. Lanet olasıca gülüşü dikkatimi dağıtıyordu.
"Partide Kaan bizi tanıştırırken Melis'le birbirinize şankınlık ve tiksinircesine baktınız." Şu kusursuz yüzünü bi benden uzaklaştır ben sana mantıklı cevap vericemde dibime dibime giriyorsun be.
"Yoo alakası yok sana öyle gelmiştir. Hem sevgilin varken bana bu kadar yakın olman normal mi?" Doğrulup sadece gülmekle yetinip arkasını dönerek sınıftan çıktı. Şundan eminim ki bu aptaldan uzak durmalıyım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 BROKEN
Random"Yaralı bi adama aşık olmak yaralı kadının başına gelen en acı olaydı."