Rana Yaman...
Yeni Bölüm... Bu bölümü Hanife icin yazıyorum. Onu çok sevdiğimi bilsin istedim.
Okuduysaniz vote ve yorumlarinizi (iyi ya da kotu ) bekliyorum.
Keyifli okumalar...
Türkiye'ye , memleketime gelmiştim. Her karşıni ayrı ayrı çok özlemişim.
Valizimi alıp cam kapıdan geçtim.Gözlerim beni almaya gelecek olan babamı arıyordu.Gözlerim onu bulduğunda dudaklarima bir gülümseme yerleşti. Onu ne kadar da özlemişim.Tam iki buçuk yıldır görmüyordum onu. İşlerimiz çok yoğun oluyordu son iki yıldır. Görüntülü konuşma yapmıştık tabi ama canlı kanlı karşımda görmek farklı oluyor.
Babama sıkı sıkı sarıldım. Yolda epeyce konuştuk. Canım babam annemin yerini hiç aratmamaya çalıştı bize. Onu hem anne hem baba bildim ben.
Eve vardığımızda ablam bizi bahçede karşıladı.
"Abla."
Koşar adamlarla ablamın yanına gelip ona sıkı sıkı sarıldım. Onu da çok özlemişim.
Ablam Türkiye'de dış hekimi. Kliniği var, orada çalışıyor. Babam bu mesleği pek istemesede ablam sevdiği mesleği yapıyor ya önemli olan da bu.
Valizimi odama çıkarıp boşalttım. Eşyalarımi dolabıma yerleştirip yatağımın altindaki kutumu çıkarttım. O kutuyu çıkarınca sanki annem yanıma geliyordu birlikte dertleşiyorduk Ah anneciğim seni ne kadar özledigimi bir bilsen.
Kutunun kapağını açıp içindeki albümü elime aldım. Fotoğraflara bakarken gözlerim dolmuştu. En son ki annem babam ablam... O fotoğraf karesi göz yaşlarıma engel olamadım. Beb yoktum. Çünkü annem beni doğururken ölmüştü. Albümdeki tüm fotoğrafları inceleyip ağadıktan sonra annemin fularını elime alıp kokusunu içime çektim. O kadar güzel kokuyordu ki.
Kutumda bir de annnemin alyansı vardı. Bir kaç tane daha anneme ait eşyayı inceledikten sonra kutuyu kapatıp yerine koydum.
Yatağıma yatıp düşünmeye başladım. Acaba annem nasıl biriydi. Fotoğrafları var ama gençlik halleri. Hep annemin ölümüyle kendimi suçladım. Ben doğmasaydım annem ölmeyecekti. Hep benim yüzümden demekten kendimi alamıyorum. Ablam ve babam senin bir suçun yok deselerde yine de suçlu hissediyorum kendimi.
Kapıyı tıklayıp ablam içeri girdi. Yanıma oturup "Napıyorsun yine eskileri mi karıştırıyorsun." Nasılda anlamıştı.
Konuşmak yerine kafamı salladım.
"Hep benim yüzümden be abla."
"Şşt hiç bir şey senin yüzünden değil tamam mı? "
"Bilmiyorum. "
Kısa sessizliği benim sorum bozmuştu.
"Abla."
"Efendim." dedi bana bakmadan.
"Nişanlın kim?"
"Tanımazsın yarın tanıştıracağım sizi."
"Hmm."
"Kardeşi var sana ayarlayım mı? " Diye terbiyesizce sırıttı.
"Yok ben almayım canım. " diye reddettim teklifini.
Kahkahayla karşılık verdi. Dayanamayıp kahkalara bende katıldım.
☆★☆★☆★☆★☆
Bugün büyük gün. Nişan var.
Nişan geç başlayacaktı. Şık bir otelde olacaktı. Nişanlısıyla detaylari halletmişler. Öyle söyledi.
Ancak yine sabahın köründe kalktık. Sabah kalkmaya alışık biri olduğumdan kolayca kalktım.
Daha benim kiyafetim hazır değildi. O yüzden alışverişe gidecektik. Aslında bana kalsa bir sürü kiyafetim var. Onlardan birini giyerdim ama ablam bu onun çok önemli bir günü her şeyin özenli ve güzel olmasını istediğini söyledi.
Ablam alt kalttan bağırıyordu. Onu bekletmemek adına daha doğrusu o cırtlak sesini duymama adına yanına indim.
"Ne bağırıyorsun. " diye çıkıştım.
"Geç kalacağız. " dedi. Yuh yani saat yediydi. Ve nişan akşam sekizdeydi."Abla nişan saat sekizde."derken kapıyı açıp çıkmasını işaret ettim.
"Daha çok işimiz var ama tatlım. "
Ona cevap vermeye gerek duymamıştım. Çünkü cevap verseydim çok uzatacaktı. Garajın kapısını açıp içeri girdiğimizde üstü açık siyah spor bir arabayla karşılaştım.
"Arabayı değiştirmişsin." Bu sırada arabayı inceliyordum. Güzel bir araba almış doğrusu.
"Kendi emeğimle kızım. " dedi.
"Sanki bizimki baba parası. "dedim kavga çıkmamasını dileyerek. Gerçi ablam pek kavgacı değildir. Genelde kavgaları hep ben çıkarırdım.
Arabayı garajdan çıkarıp AVM'ye doğru yol aldık. Ablama cevabını merak ettiğim dün aklıma neden gelmediğini düşündüğüm bir soruyu sordum.
"Abla sen ne giyeceksin?" Gözlerim cevap verecek olan ablamdaydı.
"Balık,yırtmaçlı şık bir elbise. Göstermeyi unutmuşum. "
Cidden ablam göstermeden nasıl durdu. Alışveriş yapsa bile hemen gelir aldığı kıyafetlerle bana mini bir defile yapardı. Sanırım nişan heyecanı.
Otaparka girip arabayi park ettik. AVM'ye girip güvenlikten geçtikten sonra alt kattaki bir mağazaya girdik. Daha doğrusu ablam girdi ben arkasından gittim. Bir kaç elbise beğenip elime verdi. Benimde beğendiğim bir kaç elbiseyi alıp kabine girdim. Eşyaları kabindeki koltuğa bırakıp kapıyı kitlemeye çalıştım. Anladığım kadarıyla kapı kilitenmiyordu , bozuktu. Ablamı çağırıp kapıyı tutmasını söyledim. Gerçi o bir mağazadayken kıyafet bakmadan nasıl duracak hiç bilmiyorum.
"Sakın bir yere gitme."diye kabinin içinden dışarda beni bekleyen ablama seslendim.
"Tamam." Sesini duyunca üstümdeki elbiseyi yarım çıkarıp diğer beğendimiz elbiselerden birini giyecekken kapının açılıp içeri bir adamın girmesiyle yarım çıkardığım elbiseyi üstüme çektim. Adamın bana dönmesiyle gözlerini kapatmasi bir oldu.
Ablam yine nereye kaybolmuştu. Rahat durmadı tabii. Gösteririm ben sana. Rezil oldum ya. İtalya'nın mimari Rana Yaman'ın kabin arkadaşı kim. Şok şok şok! Başıma bunlarda mı gelecekti diye dertlenmeye vakit yetmemişti.
"Ne yapiyorsunuz hanimefendi. Kapınızı kitlesenize."
Ay bu oydu resmen. Cem Bey. Cem Ziyaoğlu mu ne.
Sesim ince çıkmıştı nedense.
"Ay yine mi sen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Tesadüf
RomanceSaçma sapan tesadüflerle görmüştüm onu. Nerden bilecektim evimin direği,çocuklarımın babası olacağını... Kader bizi nefretle bir araya getirmişti. Hiç inanmadığım "Büyük aşklar nefretle başlar. " sözü benim başıma gelmişti. Ondan öylesine nefret ed...