Alarmın çalmasıyla o iğrenç ötesi baş ağrısı her sabahki etkisiyle beynime hücum ediyordu. Okulu sevmeyen tiplerden değildim elbette. Okula lanetler yağdıran ama okulda arkadaş ortamı olan aptallardan da değildim. Ama her sabah şu eziyeti çekmek beni de o gruba dahil etmeye zorluyordu. Annem başıma dikilmeden formayı üzerime geçirdim ardından pantolonumu bacaklarıma geçirdim. Ufak bir zorlanma yaşamamın sebebi karşımda duruyordu. Çikolata!!!
Hayatta hayır cevabı vermeyeceğim tek varlık. Evet kabul ediyorum çok fazla tüketiyorum. En yakın zamanda kendime sınırlama koymaya çalışacağım. Her sabah bu konuşmayı yapsam da beni mutlu eden bir şeye neden sınır koyayım ki?!
Her neyse kendimi tanıtayım. Ben Beste Yıldırım. Evet kendimle ilgili bu kadar bilgi yeter okula geç kalacağım. Ne bön bön bakıyorsun evet sen de geliyorsun!
Ayna karşısında kendimle ufak bir tartışma yaşamamı şu an itibariyle unutuyoruz.
Annem hışımla içeri girdi ve bana gülümsedi.
"Kahvaltı hazır kızım" dedi ve yatağıma oturdu. Ben aptal bakışlarımı üzerine sabitlediğimde o da karşılık olarak 'Ne var' bakışı yolladı. Annemi sabahın bu saatinde ilk kez bu kadar bakımlı ve neşeli görüyordum sonuçta.
"Anneciğim, bu görüntüye sahip olmanı neye borçluyuz?" diye sorduğumda bana gülümsedi ve
"Hiçbir şeye. Haydi okula geç kalacaksın elinden tutup okula götürmemi istemiyorsan hemen kahvaltını yap ve çık."
Hemen kahvaltı masasına oturdum. Karnımın doyduğuna kanaat getirdiğimde gözüm saate kaydı ve evden koşarak çıktım. Yan eve baktığımda Kutay'ın da yeni çıktığını gördüm. Demek ki fazla geç kalmamıştım. Çünkü Kutay hayatımda tanıdığım en dakik insandı ve okula asla geç kalmazdı. Sabah selamı verip yanından geçecektim ki Kutay durmamı sağlayan bir şey söyledi.
" Seçmelerde bizim tarafın kazanması için elimden geleni ardıma koymayacağım ve sen ufak bir pürüzsün unutma benim ismimin geçtiği yerde senin gibilerin adını andırmam."
Garip bakışlarımı üzerine yolladıktan sonra karşılık vermekte geç kalmadım.
"Hiç değişmeyeceksin Kutay. Hem ne o sabah sabah içine Turabi mi kaçtı ne bu atarlı giderli sözler?"
Bana uzaylı mısın bakışı attıktan sonra arabasına doğru harekete geçti ve ön koltuğa oturdu. Ben de okul yoluna doğru yürümeye başlamıştım ki Kutay yanımda arabasıyla durdu.
" Atla götürüyüm "#####
Okula 100 metre ötede beni bıraktı ve sebebini bakışlarıyla ima etti. Okulda benimle görünmesi isteyeceği son şey bile değildi. Üstelik çoklu kişilik bozukluğu tanısı bana konuldu konulalı bana karşı tuhaflaştı. Evet Kutay'ı tanıtayım. 17 senelik hayatımın 12 yılına tekabül eden, hayatını benimle rakip olmaya adamış her ne kadar annelerimiz dünyanın en güzel dostluğun sahip olsa da onunla küçüklükten beridir aramızda mesafe var ve seneler geçtikçe o mesafenin yerini kocaman bir çukur almıştı. Nefretimi umursamamazlığa çeviren etken de buydu.
Güzel bir sevgilisi kendi gibi ukala ve laubali arkadaşları olması dışarıdan bile bakılsa mükemmel bir hayatı olduğunu gösteriyordu. Okula girdiğimde hayatımın aşkı olan Doğan'ın bana doğru geldiğini gördüm. Yan tarafında gitar kutusu asılı olan bu yaratık en güzel gülümsemelerinden birini bana bahşetti. Bende karşılık verdiğimde aceleyle konuşmaya başladı.
"Beste,kızım, gitarın akorduyla birisi oynamış." Dediğinde gözündeki endişeyi gördüm.
"Nasıl yani?" Diye aptalca bir soru yönelttiğimde derin bir iç çekti ve gözünü bir yere sabitleyerek konuşmaya devam etti.
" Yani yıldızların altında çalıyorum Ankara'nın bağları çıkıyor gitardan."
Tekrar ona baktığımda Doğan'ın arkasında birinin alayla dolu bakışları benimle buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben buyum
Teen FictionBen ne Pamuk Prenses kadar güzelim, Ne de Rapunzel kadar saçları güzel biriyim, Ya da Külkedisi kadar safım. Evet, bambaşka bir masal yazmak için buradayım. Daha gerçekçiyim daha gerçeğim. Ben içinizdeki prensesim. Uzak diyarlardan gelen, her daim k...