Hayat işte. Gerçekleri gözüne sokmadığı taktirde şımarık bir çocuk gibi görmezden gelir, bahaneler üretiriz. Ucu bucağı görünmeyen bahaneler sıralanırken de mükemmel olmasa da güzel bir hayatın olduğuna kendini ikna edersin. Ve tamamdır her şey.
Yere düşen fotoğraflara uzandığımda aptal düşünceleri aklımdan kovmaya çalışsam da virüs gibi beynimde yayılmaya başlayan düşünceler hala beynim kemiriyordu. Birden yazılanlara dikkat kesildim. Orada yazılana göre annemin de bu durumdan haberdar olduğu aşikardı. Fakat neden bana bir şeyden bahsedilmedi. Hiddetle elimdeki fotoğrafları alnıma vururken aklıma küçükken anneme devamlı sorduğum sorular geldi.
"Anne babamla nasıl tanıştınız?"
"Anne babam sence nasıl biri?"
"Anne babamı seviyor musun?"
Ve birden aklıma dank etti. Annem bu soruları hep geçiştirirdi. Birden kaşlarını çatmış olan görüntüsü belirirken bana tehditkar bakan gözlerini gözlerime sabitlemişti. Israrla ona masal anlatmasını söylediğimde hep bu yüz ifadesiyle karşılaşırdım.
Aklımda bir ampul yanmıştı. O anın heyecanıyla boynuna sarılmıştım. 5-6 yaşlarında olsa gerektim henüz beni taşıyabiliyordu her ne kadar hatrı sayılan bir ağırlığım olsa da.
"Anne babamla ilgili bir anını anlat o halde?" Dediğimde gözünde çakan şimşek o zamanlar bana anlamsız gelse de şimdi anlam kazanıyordu her şey. Sahi, ne demişti annem bu soruma cevaben?
"Geçmişi karıştırma. Anlatacak güzel bir anı olsa anlatırdım Beste. Uyu şimdi. "
Fakat o an içimdeki şımarık çocuk kendini göstermekte ısrarcı oluyordu.
"Olsun, kötü de olsa duymak isterim. Lütfen dedim e'yi uzatarak.
Tereddütte kaldığını hissettim bir an. Bir an yüzü yumuşadı sandım fakat aksi bir durum söz konusuydu.
"Geçmişi karıştırmak biz insanların yaptığı en büyük hatalardan biridir. Önemli olanın geçmiş olmadığını anla. Çocuk değilsin artık!"
Korkuyla gözüne bakarken yüzümdeki ifade son sözüne tezat düşüyordu. Ben hala çocuktum ama o görmüyordu.
Bir elim saçlarıma gitti önüme gelen saç tutamını geriye atarken 3 kişilik çekirdek ailenin aslında hiçbir aile belirtisi vermediğini o an anlamıştım. Sahi bu zamana kadar farketmemem çocukluğumdan mıydı? Içimdeki o küçük şımarık çocuk hala etkisini mi gösteriyordu? Ve ben bu olanları daha önce nasıl göremedim?
Soru işaretleri beynimde 9 şiddetinde deprem etkisi yaratırken birkaç dakika sonra kafamdaki o soru işaretlerinin yerini büyük bir enkazın aldığını anlamıştım.
Gözyaşlarının gözlerime istila ettiğini hissettiğim anda ellerimle rüzgar etkisi yaratmaya çalıştım. Onları oradan uzaklaştırmaktı amacım. En son ne zaman ağladığımı düşündüğümde beynimin en ücra köşelerine anı için ayrılan bölüme uğradım. Kurcaladım fakat yanıtı yoktu.
En son ne zaman ağladığımı bilmediğimi anladım.
Elimdeki zarfa sıkı sıkı sarılırken gözlerimden akan sıvı burnumdan süzülerek aşağı doğru iniyordu. Babam annemi aldatmıştı.
Bu gerçek beynimde dönerken arkamdan birinin ayak seslerinin bana yaklaştığını hissettim. Umrumda değildi. Gözlerimdeki yaşlar özgürlüğünü ilan edercesine serbest kalırken omzuma dokunan elle sarsıldım.
Bu sabahki karşılaştığım arıza çocuktu.
Ona sert olduğunu umduğum bakışlarımı atarken o sırıtıyordu. Bu duruma iyice öfkelenirken kendimi içten içe sakinleştirmeye çalışıyordum. Sonunda sessizliği bozan bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben buyum
Novela JuvenilBen ne Pamuk Prenses kadar güzelim, Ne de Rapunzel kadar saçları güzel biriyim, Ya da Külkedisi kadar safım. Evet, bambaşka bir masal yazmak için buradayım. Daha gerçekçiyim daha gerçeğim. Ben içinizdeki prensesim. Uzak diyarlardan gelen, her daim k...