Bölüm 2

41 9 1
                                    

Uyandığımda kendi odamdaydım. Nedensiz bir şekilde kollarımı hareket ettirecek gücü kendimde bulamadım. Uyku sersemliği baş gösterirken hafızamı yoklamakla meşguldüm. Ne olmuştu bana böyle?

Elim başıma gittiğinde gözlerimi sımsıkı kapadım ve olanları kafamda tarttım.

Kutay'ın arabasından sonraki görüntüler siyah bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Omzuna düşen başım, homurdanmaları, kollarına alması, anneme kısaca durumu özetlemesi ve yatağıma yatırması.

Gözlerimi dehşetle açtım ve hafızamı zorladım ama fazlası için bellek yoktu. Kendimi suçlu hissederken bir yanım hakettiğini fısıldıyordu.

Ayağa kalkmak için kendimle kısa çaplı bir savaş yaşadım. Bedenim et yığınından başka bir şey değildi. Neyse ki sonunda kendime geldim ve ayna karşısına geçtim. Gözlerimin altı şişmiş ve garip bir şekilde tatlı bir görüntü oluşturmuştu. Gözüm saate kaydığında akrep 6' yı gösteriyordu. Akşam erken uyusam da öğrencilik duygularım biraz daha uyumamı söyleyip duruyordu. Onun yerine kendime ağır bir kahve yaptım ve sıcak olmasına bakmadan ağzıma götürdüm. Ellerim karnıma kaydığında ufak bir yağ tabakası ellerimin içini doldurduğunda çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Kilo almıştım ve şimdiye kadar farketmemiştim. Ellerim dolaba yöneldiğinde devamlı sabah sporu yapmayı kendime hatırlattım. Bana artık bir beden küçük gelen eşofmanımı ve üstünü üzerime hızla geçirdim. Saçlarımı hızla topladım ve evdekilere hissettirmeden evden ayrıldım. Ayaklarım geri geri giderken kendimi zorlamaya çalıştım. Ve yavaş hareketlerle ısınmayı kısa kestim. Ardından koşarak evin civarını bilmem kaçıncı kez turladım. Küçüklükten beridir koşarken hep kendime arkamdan aç bir köpeğin koşuşunu hayal eder ve gerçekmiş gibi etki yaratmasını beklerdim. Yine aynı duygu hakimken arkamdan köpek sesleri duymaya başladığımda gaipten sesler duyduğumu sanıyordum. Ta ki köpeğin bacağıma yapışmasına kadar...

Gözlerimi açtığımda bir parkın bankında öylece uzandığımı gördüm. En son hatırladığım şey köpeğin bacağımdaki kumaş parçasını parçalaması idi.

Yerimden doğrulurken ayak ucumda nefes alan o şeyi gördüğümde çığlık atmak için hazırlanıyordum ki birden bir el ağzıma yapıştı.

"Şş. Sakin ol o bir köpek üstelik eğitimli. Ağzını açtığımda bağırmamanı rica ediyorum. Kulak sağlığım için."

Sesin sahibine döndüğümde bana eğlendiğini gösteren bakışları atan, benim yaşlarımda, sakalları yeni yeni çıkmaya başlayan,aşina olmadığım gözleri gördüm. Ardından başımla onaylayarak ona sert bir bakış attım.

Göğsü rahatladığını belli edercesine indiğinde köpek havlamaya başladı ve ben adını bile bilmediğim kişinin arkasına saklandım.

"Bana bak köpeklerden korktuğun için düşüp bayıldın ve ben yarım saate yakındır başında bekliyorum. Sakın başıma daha fazla bela olma. Altı üstü köpek sonuçta."

Normal bir şeyden bahseder gibi baktığında gözlerimi devirdim. Köpeğe olabilecek en uzak köşeye oturduğumda bakışlarını üzerimde hissettim.

"Şu köpeğini ve aptal çeneni de alıp gider misin? Korkuyorum ve bu durumun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum. Ayrıca sana başımda beklemeni rica ettiğimi de hiç sanmıyorum bence artık gitmen-"

Ellerini kulaklarına tıkadığını gördüğümde onun bir aptal olduğunu anladım. Uğraşmaya değmezdi. Gitmek için hamle yaparken sesleri kulaklarıma ulaştı.

"O iğrenç şey gibi baktığın köpek bile birkaç kez havlamanın ardından uzunca bir soluklanıyor. Problemin ne? Nefes almadan konuşmanı neye borçlusun? Üstelik sesin kulak zarlarımı delecek nitelikte. Sadece SUS!"

Onun da nefes almadan konuştuğunu hissettiğimde buruşan suratında oluşan ifadeden yalnız benim anlamadığımı hissettim.

"Lanet olsun! Bu durum bulaşıcı. Aptal kız."

Gülümseyerek zafer kazanmış edasıyla yürürken ayağıma takılan bir şeyle dünyam ters düz oldu.

Yanımdan o yaratık köpeğiyle birlikte geçip giderken yardım etmeyeceğini anladım. Gerizekalı işte ne olacak?!

"Hem çok konuşuyor,hem aptal hem de yürüme özürlüsü. Senden bir tane daha varsa bu mahalleye bugün taşındığım gibi pılımı pırtımı toplar giderim."

Arkasına bile bakmadan söylediği sözler sinirlenmeme ve yumruklarımı sıkmama neden oldu. Adını bile bilmediğim biri ne hakla bana bunları söyleyebilirdi ki? Ona cevap vermeye yeltendiğimde ufak bir inilti dudaklarımdan havaya karıştı. Lanet olsun lanet olsun lanet olsun!

#####

Sporu falan boşverip onunla karşılaşma imkanımın olduğu her yerden elimi ayağımı çektim. Bu durumun uzun sürmeyeceğini biliyordum. Ne demişti? Buraya taşındığım gibi...

Ne yani ben her dışarı çıktığımda o aptal ve onun köpeğiyle burun buruna mı gelecektim? Yok ebesinin örekesi!

Hızla formamı üzerime geçirdim ve ayna karşısına geçtim. Hafif bir makyajın ardından parfüm sıktım, kapının yanındaki çantamı koluma taktım. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve evden çıkarken anneme seslendim.
"Anne! Ben çıkıyorum öptüm" der demez çıktım çünkü daha şimdiden soru sorar gözleri üzerimde hissediyordum ve vereceğim cevaplardan tatmin olmayacağını bildiğimden sadece zaman kaybı olacaktı.

Saatin farkında olmadan çıktım fakat erken olduğunun farkındaydım. Hiç arkadaşım olmadığından okula erkenden de gitmek istemiyordum.

Evin karşısındaki parka oturdum ve çantama elim kaydı. Kulaklık ve telefonumu elime aldım hemen tuş kilidini açarak müziği son ses açtım. Lindsey Stirling'in muhteşem performansı kulaklarımı doldururken kendimden geçtim.

Birden ayaklandım ve saate baktım. Tam 8 olduğunu gördüğümde gitme vaktinin geldiği barizdi.
Evin önünden geçerken A4 kağıdı büyüklüğünde bir cismin kapının önünde olduğunu gördüm. Gitme vaktimin  geldiğini bilsem de kabaran merakıma yenik düştüm ve tek kaşımı kaldırarak ona yaklaşım. Saman kağıdından oluşan zarfın ön kısmına baktığımda kendi ismimi gördüm.
Merak hissi katlanırken ellerim olabildiği kadar hızla zarfında arka tarafını döndürdü. Gönderilen yerle ilgili hiçbir bilgi verilmemesi dikkatimi çekse de buna pek takılmadım ve zarfın üst kısmını dikkatle yırttım. Birkaç fotoğraf ve ikiye katlanmış bir A4 kağıdı gördüm. Ilk önce elim A4 kağıdına giderken bunun bir mektup olduğunu gördüm. Düzgün bir el yazısıyla kağıda aktarılmıştı. Her cümlede merağım yerini şaşkınlığa bırakırken cümleler beynimde yeniden yankılandı.

' Huzurlu aile tablosunu bozmak haddim değil fakat evin küçüğü ve tek çocuğu olan senin bir şey bilmediğini öğrenmek işime gelmedi desem yalan olur. Benim ailem mahvoldu. Sıra sende,Beste.'

Ellerim titreyerek fotoğraflara gittiğinde içimden bir ses geri çekilmemi söylüyordu. Fakat inadım ağır bastı ve fotoğrafların her karesine göz gezdirdim. Ellerimden hızla kayarken olayın şoku sonradan geldi. Bu fotoğraftaki sarmaş dolaş çiftin bir bayan ve babam olduğunu gördüğümde tüylerim ürpertti.

Ben buyumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin