Odaya girdiğimiz de Mehmet Abi pencereden dışarı bakıyordu. Ozan hafif öksürünce bize doğru döndü.
"Hiç gelmeseydiniz "dedi sinirli yüz hatlarıyla.
"Ne yapalım Abi ancak gelebildik" dedi Ozan.
"Neyse hadi geçin, oturun"dedi siyah, deri sandalyeye yönelirken. Bizde Ozan ile yerlerimizi almıştık.
"Dediğim gibi gönderdiğim adamlar bir kaç önemli bilgi ulaştırdı elime"dedi Mehmet Abi.
"Ne bu bilgiler, anlatacak mısın?" Dedim dayanamayıp.
"Pekâlâ" dedi Mehmet Abi masanın üzerinde duran dosyaları bize uzatarak.
"Bunun içinde benim birazdan anlatacaklarımın daha detaylı hali var."dedi.
" Zümra'ya saldıran adamlar hakkında kesin bilgi olmasada tahminimce Aytun Kandemir olabilir. Çünkü Kandemir'in adamı olaydan sonra o çevredeymiş. Yani bu saldıran olabilir. "Diye devam etti.
"Olmayadabilir "dedim lafa atlayarak.
"Evet bu şıkkımız da var ama araştırmakta fayda var "dedi.
Ozan "Bence Mehmet Abi haklı. Geçen gittiğimiz de bizi fark etmişlerdi. Bence bunlar olabilir."dedi.
Derin nefes alıp geniş,rahat,siyah,deri sandalye den kalktım ve pencerenin önünde durdum.
"Tamam anlıyorum. Onlar olabilir. Ama Kandemir o kadar acemi değil. "Dedim onlara dönerek.
"Nasıl yani ?" Dedi Ozan." Yani bu başka biri olabilir. Çünkü geçenkinde gerçekten iyi bir plan yapmıştık ama yine de fark ettiler. Tamam benim olduğumu anlamasalar da ne iş çevirdiğimizi anladılar."dedim.
"Zümra mantıklı düşünürsek öyle ama elimde ki bilgi hiç onu göstermiyor. "Dedi Mehmet Abi.
"Ne demek onu göstermiyor ?" Diye sordum kollarımı masaya dayayarak.
"Dediğim gibi o gün gönderdiğim adamlar senin olduğun kafenin kamera kayıtlarını son anda alabilmiş. "Dedi.
"Son anda derken neyi kast ettin ?, daha açık konuşur musun ?" Dedim.
"O gün kafe sahibiyle anlaşma yapıp kamera kayıtlarını satın almış. Ama tam çıkıp giderken başka bir adam gelmiş. Bizim adamımız da şüphelenmiş haliyle ve konuşmalarını dinlemiş. Adam direk "Kandemir'e borcumu ödeyeceğim ama biraz zaman verin "gibi şeyler söylemiş. Gelen adamda "kamera kayıtlarını verirsen borç kalmaz" demiş. Yani anlaşılacağı üzere bu kişi Aytun Kandemir "diyerek benim yanıma geldi.
"Iyi ama neden böyle bir şey yapsın. Yani neden beni kafe de,herkesin ortasında öldürmek istesin ki ?"diye sordum hala bu olanların Kandemir ile alakası olmayacağını düşünerek. "Demek ki sandığımız gibi işin de iyi değil"dedi Ozan.
"Belki de" diye bir şeyler mırıldandım.
□
Ozan'a sahilde yürüyeceğimi söyleyip Ondan ayrıldım. Temiz hava ve yürüyüş iyi gelecektir.Biraz yürüdüm ama hava soğumaya başladı. Bu yüzden çantamdan yün,siyah şapkamı çıkarıp başıma taktım.
Eve gitmek için caddeye çıktım. Ama bütün taksiler doluydu.
Ellerimi montumun cebine koyup arabaların geldiği yolun ters istikametinde yürümeye başladım. Siyah, Eskimeye yüz tutmuş araba önümde durdu. Camı açınca içerideki adamın hiç bu arabaya uygun olmadığını fark ettim. Hafif dağılmış saçları,siyah takım elbisesi ile bana bakıyordu.
"Beni Ozan Bey gönderdi efendim. Sizi eve bırakmamı istedi."dedi ciddi ve tedirgin ses tonuyla.
"Ozan' mı? Iyi de Ozan niye araba göndersin ki ?"diye sordum kendi kendime. Adam dağılmış saçlarını eliyle iyice dağıtıp iç çekti. "Efendim, bana bilgi verilmedi. Sadece Zümra Hanım'ı alıp getirmem söylendi" dedi bir eli cebindeyken.
Bu işten biraz şüphelenmiştim. O sırada telefonum çaldı. Çantadan telefonu çıkarmak için içine iyice gömüldüm. O sırada arabanın içinde bir hareketlenme oldu. Adam silahını bana doğrultmuştu.
"Çabuk arabaya bin "diye bağırdı. Silahın namlusunun bana dönük olmasına alışmıştım artık. İlk silah gördüğüm de korkmuştum. Siyah takım elbiseli bir adam babama silah doğrultmuştu. O zaman silahtan mı korkmuştum yoksa babamın ölmesinden mi bilmiyorum. Artık bu iş canımı fazlasıyla sıkmıştı. Adam tekrar bağırınca hemen çömeldim. Arabanın kapısının arkasına saklanmak gibi bir salaklık yapmıştım, hemde eski bir arabanın.
Ama kapının arkasına saklanmamın bir faydası olmadı çünkü arkadan uzanan bir el burnuma bez tutup beni bayılttı.
□ □ □ □ □ □
Gözlerimi açtığım da heryer karanlıktı. Ellerimi ve ayaklarımı oynatmaya çalıştım ama beni sandalyeye bağlamışlardı. Sandalyeyi oynatmaya çalıştım ama nafile sesten başka hiçbir şey olmadı. Ama kilit sesi duydum ve ardından gözlerimi yakan o ışık. Gözlerimi kıstığım için gelen kişinin kim olduğunu göremedim.
Yavaş yavaş gözlerim alıştı ışığa. Gözlerimi tam anlamıyla açtığım da gelenin o arabada ki adamın olduğunu anladım. Ama üzeri ilk gördüğümkü gibi temiz değildi. Ellerinde ve paçalarında kan lekeleri kendini belli ediyordu. Adamın her adımın da odayı tok bir ses kaplıyordu. Tabi benim ağzıma bez bağladıkları için konuşamıyordum. Bu yüzden ağzımdan garip sesler çıkıyordu. Aslında bu sesler ona nefretimi kusmaya çalıştığımdı. Bu adamların kim olduğunu kestiremesemde bir yerlerden ısırıyordu. Adam sanki bu işi isteyerek degil de zorla yapıyormuş gibi bir hali vardı. Cebinden çıkardığı telefonla birini aradı.
"Alo, abi uyandı ne yapalım ?" Diye sordu ve karşı tarafı dinlemeye başladı. Acaba bana ne yapacaklardı. Korkuyormuydum. Hayır. Artık korkmuyordum bu adamlardan,beni öldürmeye çalışanlardan.Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ^-^
Bölüm kısa biliyorum ama dördüncü bölümü uzun tutacağım :)Hoşça kalın *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAMIN SİYAH TONU
Roman pour AdolescentsTehlike. Üç hece. Yedi harf. Bu kadar basit görünse de aslında değil. Tehlike, bir kafesin içinde olsanız da yine tehlikedir. Peki ya intikam. İntikam, öç almak mıdır sadece. Yoksa geçmişteki izleri de kapatır mı ? İntikam soğuk yenen bir yemek gibi...