Lale Cafe'ye geldiğimde Berkay masalardan birine oturmuş elindeki telefona bakarak gevşekçe gülüyordu. Kesin bir kızla konuşuyordu yoksa yüzünde piç gülümsemesini takınmazdı.
Çantamı sertçe masaya bırakarak, sandalyemi geri çektim ve oturdum. Berkay karşısında beni görmesiyle birlikte telefonunu kapatarak masanın üzerine bıraktı ve tatlı denebilecek şekilde gülümsedi.
"Selam," dediğinde başımı hafifçe salladım. Hala kırgınlık omuzlarımdaydı ve yük gibi omuzlarıma inmişti.
"Selam." Sesim soğuk, sert ve benim pek tercih etmediğim bir tondu.
"Şimdi sesinden de belli olduğu üzere, hala bana kırgın ve kızgınsın." Dalga geçercesine gülümsedim.
"Bunu bilmen güzel. Yaptığının ne kadar yanlış olduğunun farkına vardın mı?"
Kafasını hafifçe eğerek ne diyeceğini bir süre bilemedi. "Haklısın," dedi ilk önce.
"Öyle seni yalnız bırakmamalıydım." Başımı aşağı yukarı salladım ve onayladım. Beni oraya götürmek için o ikna etmişti ve beni bir bar taburesinde bırakıp bar lavabolarında pek güzel şeyler yapmamıştı.
"Gerçekten de uçkuruna düşkün erkeklerden nefret ediyorum. Sen benim en yakın arkadaşım da olsan o şekilde hareket etmen beni çok kırdı. O gece başıma çok farklı şeyler de gelebilirdi. En basitinden sarhoş biri bana taciz edebilirdi. Ama sen bunu düşünemeyecek kadar çok mu kötü oldun? "
"Gerçekten ne desen haklısın," dedi mahçup bir şekilde. Bir şey demeyerek yüzüne baktım.
Bakışlarını yüzüme çevirip, "Beni affedebilecek misin?" diye sordu.
Aslında affetmiştim. Ama bunun bilmesine gerek yoktu. "Bilemem artık."
"Aslında benim bir suçum yok," dediğinde kaşlarım anında havaya kalktı. "O karı ayarttı beni gözleriyle!"
"O ne demek?" Suratına anlamadığımı belli edercesine baktım. Gerçekten de ne demek istemişti?
"Ya ben uslu uslu oturuyordum, o açtı da açtı! Ee, ben de erkek adamım görünce duramadım."
"Durduracaktın," dediğimde sesim katı bir tondaydı. Evet, kendini dizginleyecekti. Erkeklik hormonlarına sahip çıkacaktı. Ama o bunu yapmamıştı... Ve beni oracıkta yapayalnız bırakmıştı ve o gece ve ertesi günlerde Buğra denilen herif başıma bela olmuştu. Yani aslında bela da denilemezdi de...
"Erkeklerin durdurma özelliği biraz zor oluyor." İğrendiğimi belli edercesine yüzümü buruşturdum. Erkek konularını sevmediği özellikle biliyordu ama hala konuşmaya devam ediyordu.
"Bunlar beni ilgilendirmiyor, Berkay," dedim buzdan şatoyu andıran bir sesle. "Hiçbir cümle, hiçbir kelime beni o kadar sarhoş adamın olduğu yere götürüp beni tek başıma bırakmanı değiştirmiyor. Fazla zorlama istersen."
Sağ elini kaldırarak ensesindeki kısa saçlarla oynadı. "Özür dilerim," dedi. "Tam bir aptal gibi davrandım. Ama inan aramızın açılmasını istemiyorum. Yani... Şu inatçılığını kenara bıraksan da barışsak... Hem sana limonlu ceheesecake ısmarlayabilirim."
Teklifi cazipti. Ama bunu belli etmedim. "Beni limonlu ceheesecake ile mi kandıracaksın?"
Hızla ellerini salladı. "Hayır, hayır! Biliyorsun asla öyle bir şey yapmam. Ben sadece seviyorsun diye dedim."
Onun bu komik hallerine daha fazla dayanamayarak kahkaha attım. "Tamam affedildin."
Berkay tüm dişlerini göstererek gülümsedi ve sandalyesinden kalkarak yanağıma öpücük kondurdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/34247294-288-k788155.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komşum Bir Mafya
RandomGecenin kör karanlığına düşmek üzereyken tanıdım onu. Bir şeylerden kaçmak istermişcesine sığınarak bir çift el ve bir de güvenebilecek bir yürek arıyor gibiydi. Issız bir koridorda kollarımın arasında ağlarken buldum onu. Gözyaşları isyan ediyordu...