7.BÖLÜM - Sana Biraz Beyaz Bana Biraz Siyah

4.4K 265 5
                                        

Bu hikâyeyi iki kişi olarak yazıyoruz. Yorumlara tekil olarak cevap verdik, ama arkadaşımla beraber yazıyoruz. Sınavlarımız bittiğinden bölümler erken gelecek.

Beğenmeniz umuduyla ❤

Yağmurdan sonra gelen toprak kokusu gibi kokuyordu. Kokusu ciğerlerime dolarken, istemsiz bir şekilde gözlerimi kapattım. Ellerim anî gerçekleşen bu durum karşısında, göğsüne yerleşmişti. Elimin altındaki bedenin kasıldığını hissettim.

Aklım yerine geldiğinde ellerimi hızla sıcak bedeninden çektim ve kurumuş dudaklarımı ıslattım. Dudaklarımı ıslatmamla pişman olmam eş zamanlıydı.

Bakışları dudaklarımda gezinirken, istemsiz bir şekilde yutkundum.

Bakışlarını hafif aralık olan dudaklarımdan çekip, gözlerime baktığında, kahverengi gözleri daha koyulaşmıştı.

Bakışları ıslak bir toprağı andırırken, kokusu da bunu destekliyordu.

"Artık gitmem gerekiyor." dedim, kısık bir sesle.

Az önceki yaşadığım yakınlık beni serseme çevirmiş, dilim işlevini kaybetmişti. Yaşadığım sersemlikten beni kurtaran onun sözleri oldu.

"Konuştuktan sonra gidersin."

"Ne konuşacağız seninle? Bizim konuşacak ne konumuz olabilir ki?"

"Mesela sen ve görmemen gerekenler."

Dediğinden hiçbir şey anlamamıştım. "Bu ne demek şimdi?"

Ciddi ifadesini bozmayarak, "Ne demek olduğunu öğrenmek istiyorsan, geç içeri." dedi.

Pes edercesine baktım. Tamam, kazanmıştı. Gergin bir şekilde, salona doğru yürümeye başladım.

Salona geldiğimde, ayakta durmaya başladım. Sağ ayağımı sabırsız bir şekilde sallıyordum.

Evin dekorasyonu göz boyayacak şekildede olmasa da bütün odayı kaplayan lacivert rengi dekorasyona daha asil bir görüntü veriyordu. Bakışlarım mafyaya gelince, bakışlarımı yüzünde gezdirmeye başladım.

"Çabuk olursan, sevinirim. Babaannem merak edecek." dedim.

Eve birazcık daha göz gezdirdikten sonra bu adamın laciverte olan ilgisinin merakına yenik düşerek, "Laciverti çok seviyorsun sanırım?" dedim.

"Evet." dedi net ve soğuk bir şekilde. Hep soğuk olmak zorundamıydı ya da net cümleler kurmak? Onun verdiği cevaba gözlerimi devirip, bu hareketini umursamamaya çalıştım.

"Senin de en sevdiğin renk, fosfor pembesi sanırım." dediğinde, gözleri masanın üzeride duran fosforlu pembe tabağı göstermişti.

Ben de aynı netlikle karşılık verdim. "Hayır."

"Ne o zaman?" diye sorduğunda, 'sanane' demek istesemde, diyemedim.

"Mavi." diye cevapladım.

Kafasını onaylar biçimde salladı.

"Aslında ikimizin renkleri de aynı fakat sana biraz beyaz bana biraz siyah karışmış." dedi.

"Evet, sana fazlası ile siyahlık karıştığı belli oluyor. Sonuçta seni bir adama işgence ederken görmüş bir insanım."

"İşte konumuzda bu."

"Konumuz senin mafya işlerin mi?"

"Konumuz bu mafya işlerini senin öğrenmiş olman."

"Unuttum, tamam mı?"

"Unuttuğunu hiç zannetmiyorum. Ve unutmadığını da az önce kendin belirttin."

Sinirim kat ve kat artmıştı. Sinirden terleyen avuç içlerimi pantolonuma sürttüm.

"Senin mafya işlerin beni zerre ilgilendirmiyor. Artık gitmek istiyorum." diye dişlerimin arasından tısladım.

"Tabii ki de ilgilendirmiyor. Ama sen o yaşananları gördün ve benim için tam bir tehlikesin."

Ben mi tehlikeydim? Yok artık.

"Yetti artık! Seni şikâyet edeceğim artık." Alayla baktı.

"İstediğin kadar et."

Benimle dalga mı geçiyordu?

"Bak kimseye söylemedim, söylemeyeceğim. Tamam mı? Artık bir mafyayla aynı ortamda bulunmak istemiyorum."

"Bu kadar mafya dememelisin bence."

Dediği şeyin üzerine kaşlarım anında havaya kalktı.

"O ne demek şimdi?"

Dudağının kenarı kıvrıldı ve sağ elini pantolonunun cebine soktu.

Ne kadar çekici gözüktüğünden haberi var mıydı?

Ah! Lanet olsun.

"Komşuna ismi ile hitâp edersen, daha kibar bir davranış olur." dedi.

Gözlerimi abartılı bir şekilde devirdim. "Peki, ne o zaman?"

"Buğra. Adım, Buğra."

BÖLÜM SONU

Okuduğunuz için çok teşekkürler. İki cümle bile olsa düşüncelerinizi belirtirseniz, yazmamıza daha fazla teşvik etmiş olursunuz. Hoşça kalın! :)

Komşum Bir MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin