Telefonu kapattıktan sonra Berk'in yüzünü tokatlayarak
"Berk! Lan uyansana! Berk! Evleniyoz oğlum!" diye bağırdım. Uyku sersemi olan Berk yatakta doğrulup
"Nolmuş?" diye sordu. Bağırarak
"Lan! Bizi evlendiriyolar lan!" diye bağırdım. Ayağa kalktıktan sonra
"Ne?" diye bağırdı oda. Tek kaşımı kaldırdıktan sonra
"Ben sana kaç saattir ne diyorum?" diye sordum. Dişlerini sıkarak telefonu aldıktan sonra birisini arayıp bağırarak konuşmaya başladı;
"Anne! Nil'in dediği doğru mu?"
.....
"Evleniyor muşuz Nil'le!"
.....
'Anne! Ben evlenmem anne!" O zaman kalbimin sızladığını fark edip ayağa kalktım ve aşağıya indim. Ayakkabılarımı giydikten sonra sahile doğru yürümeye başladım. Neymiş? Evlenemezmiş miş! Ben sana çok meraklıydım! Dümbelek!
Sahile geldiğimde ayakkabılarımı çıkarıp deniz kenarında yürümeye başladım. Ya ben daha 18 yaşına yeni bastım ya! Hem ben daha çocuk gibi bir şeyim! Ben evlenemem! Ben evlenmiycem!
"Of!" diye bağırıp deniz suyuna tekme attıktan sonra yere oturup ağlamaya başladım. Her şey çok hızlı ilerliyordu. Allah kahretsin!
"Nil, burada mıydın?" Berk'in sesini duyduğumda
"Defol!" diye bağırmıştım. Her şey onun yüzündendi! Keşke bu kadar yakışıklı olmasaydı!
"Ben ne yaptım ki?" diye bağırıp yanıma oturan Berk'e uzunca baktıktan sonra omuz silkip
"Haklısın, annen ve babam döl israfı yapmışlar!" dedim. Berk bu sözlerimi duyduğunda derin bir nefes alıp dişlerini sıkarak nefes vermişti. Yerim lan ben seni! Nefes alma sen!!
Kısa oldu özür dilerim ama yazamıyordum. Çok özür dilerim okuyucularım.